Cadde MAHCUP AKTÖR ‘ÇIPLAK GERÇEK’TE

MAHCUP AKTÖR ‘ÇIPLAK GERÇEK’TE

08.07.2012 - 19:06 | Son Güncellenme:

Star’ın ilk bölümü bu akşam yayınlanacak yeni dizisi ‘Çıplak Gerçek’te bir komiseri canlandıran Yetkin Dikinciler, yüreğini titreten hikayelerde rol almaya çalıştığını söylüyor.

MAHCUP AKTÖR ‘ÇIPLAK GERÇEK’TE

Çok ortalarda görünmemesini de “Özel hayat benim için sokakta oynadığım rolle anılmaktır. Yoksa benim de dostlarım, arkadaşlarım var” sözüyle açıklıyor.

Haberin Devamı

Yönetmenliğini Ümit Ünal’ın üstlendiği ‘Çıplak Gerçek’, bu akşam Star’da başlıyor. Her bölümü 45 dakika sürecek dizi, 18 yaşındaki bir genç kızın kaybolmasının ardından yaşananları anlatıyor. Yetkin Dikinciler, 16 bölüm sürecek dizinin başrollerini Derya Alabora, Mustafa Uğurlu, İdil Fırat ve Erdem Akakçe’yle paylaşıyor.

Bir önceki projeniz ‘Bizim Yenge’nin planlanandan önce bitmesi sizi nasıl etkiledi?
Erol Avcı’yla çok iyi niyetlerle yola çıktık. Olduğu kadarıyla da çok güzeldi. Mutlu bir süreç geçirdik. Her şeyin bir ömrü var, ‘Bizim Yenge’ninki de bu kadarmış.

Yeni diziniz ‘Çıplak Gerçek’, Türkiye’nin ilk 45 dakikalık dizisi olma özelliğini taşıyor. Ortaya çıkan işin ‘daha iyi’ olduğunu söyleyebilir misiniz?
‘Çıplak Gerçek’, 16 bölümlük bir iş. Bunun daha büyük bir önemi var. Çünkü az önce de bahsettiğimiz gibi çoğu kez reji ekibi, oyuncular, set bilinmeze doğru yolculuk yapıyor. Oyuncu, bir sonraki bölümde ne olacak diye soru işaretleriyle yaşamaya başlıyor. İşin kalitesinin yüksek olması beklenirken kaliteden ödün vermeye başlıyorsunuz. O zaman da uzun uzun bakışmalar, boş boş yürümeler, müzik altı sahnelerle dolu yani birazcık doldurma iş çıkıyor. Hikayeyi başından sonuna kadar biliyoruz. “45 dakikaydı ama hikayeden ve kaliteden ödün verilmemişti” densin bize yeter. Kararlı bir hikayemiz var ve biz de bu hikayeye hizmet ediyoruz. Çalışma koşulları açısından da fiziki olarak bir ilki yaşıyoruz, tek mekanda geçiyor tüm sahneler.

Haberin Devamı


Bu projeyi sizin için cazip kılan saydığınız unsurlar mıydı?
Kesinlikle! Bunların yanı sıra çok başka demirbaşlar var. Star Yapım olması, Ümit Ünal’ın çekmesi... Onunla sinema tadına çalışıyoruz. Tip yerine karakterlerle karşı karşıyayız. İnsanlar geçecek bu hikayeden.


‘Bizim Yenge’de oynadığınız Adem’le televizyon izleyicisini şaşırtmıştınız. Bu kez nasıl bir rolle karşımıza çıkacaksınız?
Oyuncunun yaşama amacı bu zaten. Bir gün ‘Babam ve Oğlum’daki saf amca Salim olur, bir gün Nâzım Hikmet olur, yarın bakalım ne olacak? Ben gerçekten içime değen yanı olan hikayelerde rol almaya çalışıyorum. Öykü hayatın içinden geçsin istiyorum, hayatı ıskalasın değil. Galip Komiser’e gelince... Kayıp şahıslar bürosunun titiz komiseri. Ofiste çok fazla mesai harcadığı kriminolog eşi ve çocuklarını, ne yazık ki bilgisayardan yönlendirmeye çalışıyor. Oradan yetişiyor. Galip, başkalarının kayıp çocuklarını bulmaya çalışırken, bir yandan da kendi çocuklarını kaybetmemeye çalışıyor. Karısı, hastalığı yüzünden bütün zamanını evde geçiriyor.

Haberin Devamı


Dizinin orijinali ‘The Naked Truth’u izlediniz mi?
Baştan sona izlemedim ama özellikle kendimle ilgili bölümlere baktım. Biz İsrail’deki işin aynısını yapmıyoruz, bir uyarlama yapıyoruz. Varlıklı sosyal statüsü yüksek bir aile, yediği önünde yemediği arkasında bir kız çocuğu... Aile ona her şeyi verdiğini düşünmüş. Birçok şekilde iletişimin şaha kalktığı bir dönemdeyiz. Ama gerçek iletişimin azaldığı bir süreci yaşıyoruz. Tam da bu noktada kayboluyoruz. Kayıp bir kızı arıyoruz, bulmaya çalışıyoruz ve son dakikaya kadar arayacağız. Biz bile bilmiyoruz bulup bulamayacağımızı.

Haberin Devamı

“Sokakta oynadığım rolle anılmak isterim”
Rol aldığınız projeler dışında pek göz önünde değilsiniz. İzlediğimiz o illüzyonu bozmamak için özellikle mi dikkat ediyorsunuz buna?

Eğer bir dizide oynuyorsam, insanlar gerçekten adımı unutsun ve beni oynadığım rolle hatırlayıp, çağırsınlar istiyorum. Böyle olunca ikna edebilmişim demektir, bu da mutluluk verir. Özel hayat benim için sokakta oynadığım rolle anılmaktır. Yoksa benim de dostlarım, arkadaşlarım var. Bu sadece magazinle de ilgili değil. Ruhum da almıyor kalabalık yerlere gitmeyi, çok flaşların patladığı yerlerde olmayı. Mesela restorana girdiğimde çok kalabalıksa bir mahcubiyet hissi gelir bana. Belki de biz oyuncular ya da bir kısmımız bu mahcubiyet hissini yıkmak için, bu hisle yüzleşmeye çalıştığımız için daha çok oynuyoruz. Belki de oyunculuk bununla mücadele çabasıdır.

“Sanıldığı gibi hastalıklı insanlar değiliz”
Burada sabahtan akşama kadar Galip olan biri, içinde Galip’i taşıyan biridir. Ama oyuncular sanıldığı gibi hastalıklı insanlar değil. Tam tersi sağlıklı insanlardır. Başka hayatları, başka öyküleri test ederler. Ama kendileriyle devam ederler. Hayatta da herkes biçilmiş rolleri oynuyor. Biz oyuncularsa bize biçilmesin,
biz seçelim istiyoruz.