‘Sette annemle meslektaş gibiyiz’

Altan Gördüm ve Vahide Perçin’in kızı olmanın üzerinde baskı yarattığını belirten Alize Gördüm, ilk zamanlarda oyunculuğa sıcak bakmadığınıanlattı: “Oyunculuk, onlara karşıdurduğum sayılı konudan biridir.”

Diziyle başlayalım... Çok iyi reyting alıyor, bu ilgiyi bekliyor muydunuz?

Başarılı bir iş olacağını tahmin ediyordum ama ilginin bu kadar büyük olacağını beklemiyordum. Bu proje, hayatımda kapılar açmakla kalmadı, aynı zamanda genç bir oyuncu olarak kendimi tanımama da fırsat verdi. Değerli isimlerle karşılıklı oynamak çok şey öğretiyor. Gamze gibi hikayede önemli sözler söyleyen bir karakteri bana emanet etmiş olmaları büyük bir şans.

Gamze’yle ilgili neler söylersiniz?

Sert ve duvarları olan bir kız. Güneş ailesinin ortanca ve asi çocuğu. Ne kadar güçlü ve dik kafalı görünse de, hassas ve zaafları olan biri. Kabul etmese de ablasına çok hayran ama annesinin ablasına gösterdiği ilgiyi hep kıskanmış, bu yüzden de ona karşı tepkili büyümüş. Gamze’yi kötü karakter veya anti kahraman olarak adlandırmak doğru olmaz.

Çocuğa şiddeti işleyen bir dizi, sosyal sorumluluk mesajı da veriyorsunuz...

Bu konuda iyi ve kötü bir sürü eleştiri aldık. İzleyenlerin içinin parçalandığı birçok sahne var. Çocuk istismarı ve şiddet, bu hayatta en çok karşı durduğum şeylerden biri. Evlatlarımıza gerçek sevgiyi öğretirsek her şey daha güzel olur, inanıyorum.

Annenizle oynamak nasıl bir tecrübe?

Zor. Düşünsenize hem ustanız hem anneniz. Sorumluluklarım var ona karşı. Her bölümde belli eleştirileri oluyor, bunları dikkate alıp, hayata geçirmem lazım mesela. Dediklerini unutur da yapmazsam, tekrar hatırlatıyor. Her yeni bölüm benim için bir sınav! Bir yandan da babam var, onun da söyleyecekleri oluyor. Bazen de aynı anda denk geliyorlar, iki hoca aynı anda beni eleştiriyor. Kolay değil. Ama onları çok seviyorum.

Altan Gördüm ve VahidePerçin’in kızı olmak üzerinizdebaskı yaratıyor mu?

Yaratıyor ama onların mesleğini yapmayı benseçtim. Layık olabilmek adına sürekli çalışıyorum, okuyorum ve araştırıyorum.

Oyuncu olmanızı aileniz nasıl karşıladı?

İlk başlarda istemediler. Sonra baktılar niyetimde ciddiyim, hayatıma ona göre yön veriyorum, kabul ettiler. Uzun süre bana bu mesleğin göründüğü kadar konforlu ve rahat olmadığını anlatmaya çalıştılar. Normalde annemlere karşı gelen biri değilim, dediklerini yapmasam bile en azından değerlendiririm. Oyunculuk meselesi, onlara karşı durduğum sayılı konudan biridir. Bu onlarda bir etki yarattı ve böylece ciddiyetimi anladılar.

Daha önce ‘Muhteşem Yüzyıl’da birlikte rol almıştınız. Annenizin sette olması nasıl bir güven veriyor?

Bir ustayla aynı seti paylaşmak her zaman için insana güven verir tabii. İşteyken öyle anne falan yok. İki meslektaş gibiyiz. Roller değişiyor. Olması gereken bu zaten. O dengeyi çok iyi kurduğumuza inanıyorum.

‘Onu hayran hayran izliyorum’

Senaryo gereği annenizle henüz karşılaşmadınız. O sahnede heyecanlanır mısınız?

Bayılabilirim bile. Bu duyguyu anlatmam mümkün değil. Aşık olmak gibi bir şey olur herhalde; ellerim terler, nefesim kesilir, hayran hayran bakakalırım öyle. Bazen evde bile kendi kendime izliyorum onu. Düşünüyorum ‘Allah’ım sen nasıl güzel bir kadınsın’ diye. İnanmıyor, “Hadi canım sen de” diyor. Sette karşılaştığımda bir de heyecanla birleşti mi küt diye bayılabilirim, bilemiyorum.

Hayallerinizde neler var?

Ailemi ve sevdiklerimi ihmal etmeden mesleğimi yapmaya devam etmek... Bir de yoga eğitmeni olduğum için olabildiğince insanla yogayı paylaşabileceğim bir okulum olsun istiyorum.

Bir yandan da İrlanda’da eğitiminiz devam ediyor. Gidip gelmek zor olmuyor mu?

Setten bulduğum boş günlerde oraya kaçıyorum. Biraz delilik tabii ama böyle yaşamayı seviyorum. Oyunculuk adına ne kadar çok şey öğrenirsem, o kadar iyi olurum.