Haberler Beşiktaş Haberleri Beşiktaş - Galatasaray maçının ardından yazar görüşleri Beşiktaş - Galatasaray maçının ardından yazar görüşleri Beşiktaş'ın galibiyetiyle sona eren Galatasaray derbisi sonrası spor yazarı Ömer Üründül... 1 G.Saray havlu attı - Ömer Üründül / Sabah Galatasaray maç başlar başlamaz bir atak geliştirdi, bundan sonra devre bitene kadar 44 dakika Beşiktaş oyunu tamamen karşı alana yıkıp, yoğun bir baskı kurdu. Derbilerde çok ender girilen bir tek kale ilk yarısı izledik. Yüksek tempolu hücum girişimlerinde Beşiktaş, iki bekini de ofansif kullanarak kaleyi şut yağmuruna tuttu. 1 tanesi çok net olmak üzere 5 tane Muslera kurtardı. 6 şut da ya auta gitti ya da G.Saraylı oyunculara çarpıp kornere çıktı. G.Saray bu yarıda sadece fırsat buldukça kısa süreli enlemesine hazırlık pasları yaparak, tempoyu kırmaya çalıştı. İkinci yarı çok daha ilginç bir maça sahne oldu. Kaleci Günay çıkmaması gereken bir uzun topa hem çıkma hatası yaptı hem de topa vuramayarak Sneijder'in önüne bıraktı. O da uzak da olsa boş kaleyi hemen gördü. Bu Beşiktaş için büyük bir yıkımdı. Hem skor dezavantajı hem de moral açısından büyük bir yıkımdı. Eğer G.Saray kısa bir bölüm oyunu tutabilse bütün saha içi dengeleri tamamen lehlerine dönerdi. Ama Gomez iki dakikada beraberliği sağlayınca, iyi oynayan Beşiktaş'a tekrar güven geldi. Şenol Güneş de doğru ve zamanında yaptığı hamlelerle önemli rol oynadı. Maça girer girmez Gökhan Töre de golü atınca, Beşiktaş kritik derbiyi kazandı. Ben en çok İsmail Köybaşı'nı beğendim. Yalnız Şenol Güneş'in üstünde durması gereken önemli bir konu var. Tamam, Lizbon maçında da bu maçta da Tolga ve Günay'ın hataları gündeme geldi ama stratejik hata bence onların da önüne geçer. Lizbon'da beraberlik yetiyor golü atmışsın artık alan daraltan savunmaya geçmek yerine geniş alanda yakalıyorsun. Dün gece de aynı olay tekrar gündeme geldi. Derbide skorda denge var, daha ikinci yarının başı yine geniş alanda uzun bir topta yakalanıyorsun. G.Saray çok kötü bir ilk yarıdan sonra ikinci yarıda sürpriz bir gol buldu. Ama takımın genel durumu o kadar olumsuz ki bu avantajı dahi değerlendiremedi. Belki erken olacak ama bana göre lige havlu attılar. 90 dakika boyunca sahada kalıp da defansif ofansif hiçbir şey yapmayan bir futbolcu olur mu diye sorarsanız; cevabı 'olur' der ve dün geceki Podolski'yi gösteririm! 2 G.Saray yeniden dizayn edilmeli - Serhat Ulueren BİR o kaleci, bir bu kaleci… Bir Günay’dan, 2 Muslera’dan nefis ikramlar(!) Allah’tan Tolga yok kadroda… Tolga da olsa… Günay yediği şaka gibi golden sonra sakatlanıp veya ‘Moralim bozuldu’ deyip çıksa yerine de Tolga girse… Bu arada Muslera aynı köşeden, aynı açılardan sağ kolunun altından 2 gol yemişken, bir de Tolga komedisi yaşansa… Ne komik bir gece olurdu… Yine de kalecilerin her anlamda damga vurduğu bir maç oldu. Ne Günay bundan sonra oynayacağı maçlar için güven verdi ne de Muslera klasında bir kaleciye o yediği 2 gol yakıştı. Şimdi daha iyi anlıyorum Muslera’nın neden Barcelona veya Real Madrid’de olmadığını. ŞİMDİ kalkıp da birileri, ‘Muslera daha ne yapsın?’, ‘Adam 2 yedi ama 5 de çıkardı’ demesin. Yediği 2 gol de %100 Muslera hatası… Ha hangisi daha hatalı yedi diye sorarsanız… Yok aslında birbirlerinden farkı cevabını veririm. Günay’ın muazzam(!) ikramıyla öne geçen G.Saray yine kazanamadı. Çünkü gücü yok, enerjisi yok, morali yok… BEŞİKTAŞ, Lizbon’dan adeta vurgun yemiş gibi gelmesine rağmen maçın tamamında çok üstündü G.Saray’dan. Üstelik G.Saray bu maça 5 gün dinlenerek çıkmıştı. Gel gör ki sarı-kırmızılıların ayakta duracak hali yoktu. Podolski, Yasin, Selçuk rezil ötesi oynadı… Sneijder balık bir gol atmasına rağmen döküldü. Burak sen nasıl bir futbolcusun kardeşim. 2 depar atıp kendini yere bırakıyorsun. Sözleşme zamanı olsa tay gibi sahadasın. Biraz sıkışınca, biraz kötü oynamaya başlayınca arka adelen hemen çekiveriyor. Çalışsana, pilates yapsana, başarılı sporcuların yaptığı gibi düzenli yoga yapsana. Bak gör bakalım o arka adalen bir daha çekecek mi? ŞAMPİYON OLAMAZLAR G.SARAY artık dikiş tutmaz.Çünkü Hamza hocanın ahını aldılar. Fark şimdilik 9. Ama devreye 12-13 puan geride girebilirler. Sonra istedikleri kadar transfer yapsalar da asla şampiyon olamazlar. Denizli’nin işi zor değil, imkansız. Bu takımda artık Selçuk, Burak, Umut, Sabri ve hatta Sneijder gibi doymuş, hedefi olmayan, G.Saray sayesinde zengin olmuş futbolcuların yeni sezonda kesinlikle işi yok. Bir şekilde bu takım yeniden dizayn edilmeli. Beşiktaş’ı tebrik ediyorum.Günay hariç hepsi mükemmele yakın oynadı.İsmail, Queresma, Ersan ve Atiba harika oynadı. Maçı kaybetseler inanın çok yazık olurdu. Ve hak eden Beşiktaş sezonun en rahat galibiyetini aldı.Çünkü G.Saray neredeyse 95 dakika Beşiktaş ceza sahasın bile girmeden maçı bitirdi. 3 Beşiktaş’a yakıştı! - Sergen Yalçın Beşiktaş için farklı bir geceydi. UEFA Avrupa Ligi’nde Lizbon önünde kaybedilen prestiji tekrar kazanmak isteyen siyah beyazlı oyuncular, ilk 45 dakikada yüreklerini ortaya koyarak savaştılar, mücadele ettiler. İlk yarıda tek taraflı oyun izledik. Beşiktaş kazanmayı hak eden oyun çıkardı. Maçın tamamında siyah beyazlı oyuncular, Galatasaray’ın hep çok önünde ve üstündüler. Zaten siyah beyazlılar, sezon başından bu yana gerçekten iyi oynuyor. Galatasaray karşısındaki performansı izleyenlere keyif verdi. Sahada görev yapan tüm futbolcular mükemmel bir efor sarf ettiler. Galatasaray’ın tamamen savunmaya yönelik oynaması, Beşiktaş’ın iştahını artırdı. Yasin, Sneijder ve Podolski’nin ofansif ve defansif görevleri birlikte yapamamaları kötü sonucu hazırladı. Sarı kırmızılı oyuncuların geri dönüşü olmadığı için Beşiktaş üçüncü bölgede çok rahat oynadı. MUSLERA FARKI ÖNLEDİ Muslera ilk yarıda sayısız şutu kontrol etti. Ama yediği iki golün de kapattığı köşeden olması dikkatlerden kaçmadı. Demek ki çok önemli kaleciler hata yapabiliyor. Genç Günay sezon başından bu yana kulübede oturuyordu. Maç eksiği şiddetli bir şekilde hissediliyordu ama yüreğini ortaya koydu, hırslı ve inançlıydı. Çıkmayacağı topa müdahalede bulununca kalesinde golü gördü. Böyle hatalar maç oynayarak kapatılır. Günay üzülmemeli. Beşiktaş’ta Atiba görünmez kahraman... Quaresma bencil oynasa da asistleri ile süper iş yaptı. İsmail Köybaşı sol kanatta alkışlanacak işlere imza koydu. 72’nci dakikada oyuna giren Gökhan Töre, 74’üncü dakikada golünü atarak vazifesini yapıp buz gibi Olimpiyat Stadı’nı dolduran taraftarlara bayram havası yaşattı. (Hürriyet) 4 2-1 bile mucize - Güntekin Onay İLK yarı öyle bir maç oldu ki sanki G.Saray, Beşiktaş’ın 6 puan önünde veya kupada ilk maçı evinde 2-0 kazanmış, rövanşa gelmiş. Kazanmak zorunda olduğu bir maçta bu kadar pasif, defansif bir G.Saray açıkçası şaşırttı. Pas ve hücum yapamayan G.Saray, Beşiktaş’a pozisyonlar da verdi. Oyun olarak çok üstün oynayayan Beşiktaş, Muslera’yı geçemeyince devre golsüz kapandı. İlk yarıda Sneijder, Podolski ve Beşiktaş kalecisi Günay’ı hiç görmedik. Bİr futbol takımının rakip ceza alanına hiç yaklaşmadan gol attığına ise ilk kez bu derbide tanık olduk. Kaleci Günay Güvenç’in son derece gereksiz bir çıkışla kendi yarı sahasının ortasında kaybettiği topu Sneijder boş kaleye gönderdi ve G.Saray’ı mucizevi bir şekilde öne geçirdi. GOMEZ bu gole klas bir vuruşla 2 dakika sonra cevap vermese o dakikaya kadar sahanın tek hakimi olan Beşiktaş, psikolojik bir baskı ile da mücadele etmek zorunda kalabilirdi. 1-1’den sonra da üstün oyununu sürdüren Beşiktaş’ta Şenol Güneş, Kerim ve Gökhan Töre hamleleriyle galibiyeti istediğinin mesajını oyuncularına yineledi. Nitekim Kerim’in ortasında Gökhan golü atarken Beşiktaş, 2-1’den sonra da presli oyununu sürdürdü. BU KADARINI GÖRMEDİK! BEŞİKTAŞ maçın tamamında G.Saray’a karşı o kadar hakim bir oyun oynadı ki son yıllarda 3 büyükler arasında bir takımın diğerine oyun anlamında bu kadar üstünlük kurduğu bir derbiye şahit olmamıştık. Beşiktaş’ta Oğuzhan, Atiba ve özellikle de İsmail çok iyi oynadılar. Oyuna girdikten sonra Kerim ve Gökhan Töre de etkili oynadılar. BEŞİKTAŞ’IN G.Saray’ı adeta sahadan sildiği bu karşılaşmanın 2-1 bitmesi bile mucizeydi. Mustafa Denizli gibi deneyimli bir teknik adamın Chedjou’yu orta alanda oynatması büyük hayâlkırıklığı. Bu Beşiktaş’ın kendi takımndan daha güçlü olduğunu kabul etmek anlamına geliyor. 5 Muhteşem dönüş! - Attila Gökçe UEFA Avrupa Ligi’nden travmayla çıkan Beşiktaş, Atatürk Olimpiyat Stadı’nda öfkesini enerjiye, kederini akıla dönüştürerek oynadı. Evet, bu bir derbi maçıydı. Ama derbinin hakkını veren, oyuna ağırlığını koyan, takım halinde yardımlaşarak, mücadele ederek ezeli rakibine üstünlük kuran taraf ev sahibi Beşiktaş’tı. Siyah - beyazlı takım zaman zaman (66/34) gibi farka kadar uzanan topa sahip olma oranıyla özgüvenini yükseltiyor. Kazandığı duran toplarla, korner atışlarıyla rakibini sürekli baskı altında tutuyordu. Beşiktaş’ta Quaresma, Sosa, Oğuzhan, Mario Gomez ve Olcay, dün klasik hücum organizasyonlarının dışında kazandıkları, kullandıkları toplar, harcadıkları pozisyonlara bütünüyle bakıldığında çok önemli bir iş yaptılar. Topu “netameli” savunma hattının dışında tuttular. Genç kaleci Günay’ı baskıdan uzak tutmaya çalıştılar. Onca gol pozisyonunun sadece tek fark yaratmasının nedeni, kanımca Galatasaray kalesinde Muslera gibi gerçek bir efsanenin yer almasıydı. Biri Kerim Frei’dan çatala giderken çeldiği top olmak üzere en az dört gol kurtardı. Beşiktaş’ın yediği gole gelince... Genç ve tecrübesiz Günay’a söyleyecek sözüm yok... Evet, aniden topla buluşan Sneijder’den topu kurtarmak için aceleyle çıktı. Ayağıyla müdahalesi yetmedi. Sakarlık yaptı. Sneijder de boş kaleyi süsledi (!)... Hazır kalecilerden söz açmışken, Beşiktaş’ın dünkü maça Tolga’sız çıkmasını da anlayamadığımı belirtmeliyim. Tolga Zengin gerçekten fiziksel bir sorunu varsa, evet oynamayabilir. Ama bir sakatlık bahanesiyle morali bozuk ve oynamak istemeyen kaleciyi ikna edememişlerse, büyük hatadır... Böyle bir durumda maçı kazanmaktan daha büyük kayıp Tolga’nın harcanması olur. Çok da ayıp olur! Kaldı ki Muslera’nın yedeği olarak Galatasaray kulübesindeki Cenk Gönen’i satmanın da bir hata olduğunu yeniden hatırladık dün! Galatasaray’da Muslera dışında, Sneijder’in gol pozisyonundaki cinliğini de dikkate almamıza rağmen maça ağırlığını koyan, takımına katkı yapan kim vardı, derseniz... Belki Chedjou! Denizli’nin Melo’dan beri boş kalan merkez görevine canla- başla uyum göstermeye çalıştı. Ama dün ezici pres yapan Beşiktaş karşısında kurtarıcı olamadı. Burak’ın da talihsiz sakatlığıyla takımını yalnız bıraktığını söyleyebiliriz. Asıl dikkatimi çeken, Podolski’nin etkisiz ve verimsiz oyunuydu. En azından Alman Milli Takımı’ndaki yerini korumak için çaba göstermeliydi. O çabayı Mario Gomez fazlasıyla gösterdi. Attığı usta işi golün yanı sıra denediği asistler de kalitesini gösterdi. Şenol Güneş’in hamleleri de doğru ve etkiliydi dün. Necip savunma enerjisini tazeledi. Kerim ikinci golde çok etkili orta yaptı. Semih’in kafayla uzaklaştırma gayreti Gökhan’ın önüne düşürdü topu. Soluyla dokunuverdi. Beşiktaş, hem oyunuyla, hem golleriyle hak ettiğini aldı. Zirveye alkışlarla döndü! 6 Oynamadan kazanılmaz - Uğur Meleke Olimpiyat’ta dün gece oynanan derbiyi doğru okuyabilmek için Denizli’nin son kez bir büyük takım çalıştırdığı 2009-2010 sezonunu anımsamak gerek. O yıl da Denizli, Beşiktaş kadrosunun rakipleriyle yarışacak kalitede olmadığını biliyor; büyük maçlara ölesiye kontrol ve şok hücum felsefesiyle çıkıyordu. Özellikle 7 Kasım 2009’da Trabzon’da oynadıkları maçın 11’ini unutmak mümkün değil: Beşli savunma (Ekrem-Toraman-Sivok-Ferrari-İsmail), önünde üçlü bir defansif blok (Uğur, Ernst, Fink) ve uçta iki umut: Tabata’yla Bobo! Hatta Trabzon’un tek kale oynadığı ilk yarının ardından Uğur’un yerine İbrahim Kaş’ı sokup daha da sertleştirmişti Beşiktaş duvarını! Dün de Olimpiyat’taki maça zirveyle arasındaki puan farkını koruma düşüncesiyle çıkmıştı Denizli. Ön stoper Chedjou’yla birlikte bir beşli savunma bloğu, Beşiktaş’ın tamamlayamadığı hücumları Yasin’e uzun vurarak aranan kontra atak umutları. İlk 45 dakika boyunca Beşiktaş’ın 13 şutuna karşılık Galatasaray’ın kaleye yetişmemiş tek bir şutu vardı sadece... İkinci devrede tablonun kısmen değişmesinin ise basit bir nedeni var: Avrupa’da rakibinden 48 saat önce, üstelik de İstanbul’da oynamış Galatasaray, zaten Beşiktaş’ın bir türlü rotasyona girmeyen on birinin ikinci yarı yorulacağı üstüne kurmuştu planlarını. Lizbon’da travmatik bir 90 dakika oynayan, üstelik 70 dakika Sporting’e her alanda pres yapan Beşiktaş dün gece ikinci yarıda yorgunluk belirtileri gösterdi doğal olarak. Ama Şenol Hoca’nın bu kez değişikliklerde geç kalmaması, özellikle Kerim’i hemen 59’da oyuna alması çok önemliydi. Çünkü bu değişiklik sahaya enerji kattığı gibi bir niyet de iletti: Beşiktaş kazanmak istiyordu. Beşiktaş, bu maçın sonunda da kalecisi konuşulsun istemiyordu. Beşiktaş, çizgide kahramanlaşan Muslera’yı bir noktada pes ettirmek istiyordu. Beşiktaş oynamak istiyordu. Sonuçta da oynayan kazandı zaten. Denizli’yse 6 yıl geç kalmış bir mesajla ayrıldı Olimpiyat’tan: Futbolun bazen adaleti var işte. Oynamadan kazanılmıyor... 7 Kepenk kapandı! - Osman Şenher Galatasaraylı futbolcular herhalde dün gece Beşiktaş’a karşı oynadıkları futbolla gurur duymuşlardır! Bu büyük camia tarihinde böyle bir şeyle karşılaşmadı... İkisi de büyük takım... Muslera kalede devleşmese öğle bir skorla maç bitecek ki, resmen utanç tablosu ortaya çıkacak... Ben haftalardır bu kötü futbolla G.Saray’ın hiç bir takımı yenemeyeceğini söylüyorum... İyi ki kalede Muslera var. O’nu bir kenara ayırın; böyle bir defans mı olur? Hadi Hakan Balta tecrübesiyle elinden geldiğince mücadele ediyor... Peki Semih’e ne demeli? Gomez, resmen dalga geçti. Her pozisyonda havadan veyahut yerden rakibini geçti, şut çekti. Bu Semih’i nasıl milli takımda oynattılar, bilemiyorum... İki beke bakıyorum. Bir tarafta Olcan, diğer tarafta Sabri, resmen yol geçen hanı... Bu G.Saray forması bu kadar ucuz mu? Bu transferleri, 30 yaşındaki futbolcularla 3-4 senelik mukaveleyi kimler yaptı? Her önüne gelen futbolcuya yıllık 3 milyon euroyu kim verdi... Yazıklar olsun... Bir kulüp böyle mi idare edilir... Burak sakatsan oynama kardeşim... Hiç olmazsa G.Saray 11 kişi sahaya çıkar... Sezon başı Hamza hocaya golcü aldırmadı. Şimdi ise takımını bir kişi eksik bırakıyor... Bir Gomez’e, bir de Burak’a bakıyorum... İnanın Gomez yılda 5 milyon euro bile alsa Burak’ın yanında bedavaya oynuyor... Podolski son vuruşlarda etkiliymiş... Peki takım oyununda var mı? Hiç yok... Yasin’in aldığı para azmış... Ayıp yahu... İnanın ayıp... Bu kadro bitmiştir... Mustafa Denizli, kendini yaktı, bu takıma geldi. Transfer sezonunda alınacak iki-üç futbolcuyla G.Saray’ı tekrar ayağa kaldıramaz... Chedjou mecburiyetten orta sahada oynuyor... İyi ki hoca Chedjou’yu orta sahaya monte etti. G.Saray’ın en direnen futbolcusuydu o... Selçuk, Sneijder bile dünkü Beşiktaş’ın baskısına, temposuna dayanamadı... Çok pas hatası yaptılar...Umut, Burak’ın yerine oyuna girdi. Çocuğun düne kadar aldığı para tartışılıyordu. Tamam tekniği falan yok ama hiç olmazsa mücadele ediyor... Biraz olsun rakibe baskı yapabiliyor... Golcü mü değil, tekniği iyi mi o da değil... Çare yok... Mustafa Denizli, Beşiktaş’la 9, Fenerbahçe ile 8 puan farkıyla ilk yarıyı bitirirse yine başarı. Ama bu G.Saray’ın, ne burada Akhisar’ı ne de deplasmanda Kayserispor’u yenmesi mümkün değil. 8 Günay'a sahip çıkmak - Bilal Meşe Bu oyunda, rakamsal veriler üzerinden hesap-kitap yaparsanız, yanılırsınız, hatta hayal kırıklığı yaşarsınız. Efendim topla oynama yüzdesi falanmış, pas yüzdesi yüksekmiş, pozisyon üretmesi şu kadarmış, hatta biraz daha ileri gidelim, tek kale oynamış... Valla bu özelliklerinizi gollerle taçlandıramıyorsanız neye yarar ki? Örnek dünkü derbinin ilk yarısı... Benzetme yerindeyse, Beşiktaş tek kale oynadı dersek abartmış olmayız. Kaleci Günay ilk yarıda soğuktan grip olacaktı! Kaçan fırsatlar mı? Hangisini sayalım, biz de şaşırdık! Gomez üç, İsmail bir olmak üzere dört net pozisyon. Hele hele İsmail’in kaçırdığı yarım penaltı!Sağına yani yürüyüş için kullandığı ayağına geldi, mazereti ancak bu olabilir! Diyeceksiniz ki, son vuruş beceriksizliği mi, hayır asla... Aslan’ın kalesinde Muslera gibi müthiş bir kaleci var. Adamın önsezileri, yer tutuşu, zamanlaması inanılmaz. Muslera neredeyse yarım takım arkadaş. Muslera görevini yaptı, ya önündeki savunma bloğu? İşte Galatasaray’ın sorunu da burada yatıyor. Denizli, tecrübeli bir hoca... Ne var ki eldeki malzeme bu! Denizli, bu ekibi toparlar mı, yeniden yarışa sokar mı? Valla yanıtı zor bir soru! Gelelim yeniden liderlik koltuğu ele geçiren Kartal’a... Dedik ya müthiş pozisyonlar üretti, gelin görün ki, bunları skor tabelasına yansıtamadılar, iki golle yetinmek zorunda kaldılar! İşin özeti tabeladaki skor ezici bir futbol ortaya koyan Beşiktaş’ın gerçek gücünü asla yansıtmıyor... Haa önemli üç puansa ki öyle, gerisi sadece detaydır bizim penceremizden. Kaleci Günay kardeşimize üzüldük... Yaptığı hatayı az kalsın pahalı ödeyecekti! Bak kardeşim daha çok gençsin, sakın ola üzülme, kalecilerin kaderi budur. Bak Muslera’ya neler çıkardı, ama kapadığı köşeden iki golü de o yedi! Büyük kaleciler böylesi hatalı gol yiyorlarsa senin hatan onların yanında vız kalır! Evet, Güneşli Kartal, artık derbi kazanmaya başladı... Önce Fener, dün de Cim-Bom... Yani yarışın en büyük favorisi olduğunu dün bir kez daha kanıtladı. UEFA Kupası’na veda etmek ne bir ayıp, ne de dünyanın sonudur. Kartal’ın kadro derinliği eğri oturalım, doğru konuşalım, üç kulvarı taşıyamazdı. Şampiyon olsun, yeter de artar bile. 9 Kötü bile değil - Mehmet Ayan KÖTÜ olmak bir sıfattır, kötü oynamak bir fiil. G.Saray kötü bile değildi. Hamza hocanın sonrasında herkes Denizli’nin zor görev devraldığını biliyordu. Hoca 4. resmi maçında ‘zor’ ile değil ‘imkansız’ ile karşılaştığını ise dün anlamıştır. G.Saray, taraftarına söyleyecek söz bırakmadı! Savunulacak alan bırakmadı. Futbol adına söyleyecek söz bırakmadı. GÜVENÇ’İN hediyesi gol dışında Olcan’ın tek şutuyla geçen koca 95 dakika! Yazılacak yorumlanacak, içinden futbol analizi çıkartılacak üst üste 3 dakika yok! 10’a yakın pozisyonda devleşen Muslera dışında sarı-kırmızı bir cümle yazamayacağınız bir maç! Ayıptır, yazıktır; 25 milyon gönüldaşına günahtır G.Saray’ın. HOCA sulayacak mı, budayacak mı, kesecek mi, biçecek mi ne yapacaksa bir an evvel yapıp atmosferi temizlemeli. Kim kötüyse, kim gitmeliyse, kim koşmuyorsa, kimin yağ oranı yüksek, kimin sprint kalitesi düşükse bir an evvel kararını verip bu ağacı ‘dediği gibi’ yeşertmeli. KUSURSUZ BİR BEŞİKTAŞ! BEŞİKTAŞ’A gelince! Maçın en kötüsü Atiba’ydı! Çünkü onun yapacağı hiçbir şey yoktu. Ona ihtiyaç duyulacak pozisyon yoktu! Muhteşem bir Beşiktaş, harika oyun, büyük bir kabiliyet, nefis bir 95 dakika. Kusursuz … Her yönüyle G.Saray’ı ezip geçen siyah-beyazlılar. Her haliyle hiçbir açık alan bırakmaksızın toplu, topsuz olağanüstü disiplinle, rakibini iyi analiz etmiş biçimde sonuna kadar hak eden Beşiktaş … 1. bölgeden top çıkarma gereği dahi duymadan, oyunun neredeyse tamamını 2 ve 3.bölgede yerleşik oynayan siyah-beyazlı oyuncu grubu … Futbola ait ne varsa yapan, ne gerekiyorsa sahaya döken tek kelimeyle maçın hakimi… 21 şut … Karşılığında kalede görülen 1 gol artı 1 Olcan şutunda Güvenç … Maçı yeteri kadar anlatıyor … Tüm Beşiktaş’a, tüm camiaya anasının ak sütü gibi helal bir galibiyet! 10 Sonuna kadar hak etti - Ömer Güvenç LİZBON’DAKİ yorgunluk ve moral bozukluğu... Dün Beşiktaş bunların hepsini yok saydı ve ben bu maçı ne olursa olsun kazanacağım dedi ve kazandı. Çok açık ve net söyliyeyim Beşiktaş 1. dakikadan 93. dakikaya kadar oynadığı futbolla bunu sonuna kadar hak etti. 90 dakikanın tek hakimi Beşiktaş’tı. G.Saray’a neredeyse pozisyon bile vermedi. Buna karşılık çok da net pozisyonlar buldu. ERSAN’IN takıma dönmesi defansı derleyip toplamıştı. İsmail’e maşallah... Aylar önce ‘Ben bu takıma gireceğim ve bir daha da çıkmayacağım’ demişti sözünü tuttu ve tutmaya devam ediyor. Ersan ve İsmail, Podolski’ye pozisyona girme şansı bile vermediler. Beşiktaş’ın yediği gol mü, onu G.Saray atmadı, Beşiktaşlılar yedi. Günay bu golde % 100 hatalıydı. Ama inanın o gole Günay’dan daha çok üzülen olmamıştır. Tolga’nın morali yerlerde. Bir tek Günay’la da gitmeyeceğine göre Beşiktaş’a bir kaleci Allah’ın emri... ŞENOL hocanın değişiklilkleri yerinde ve kazanmak içindi. Olcay ve Quaresma’yı alarak yerine daha diri Kerim-Gökhan gibi etkili hücum oyuncularını oyuna soktu. Yani Güneş şunu diyordu; ‘Bu maç bizim hakkımız, hakımızı da alacağız...’ G.SARAY’DAN biraz söz etmek istiyorum ama çok fazla bir şey söyleyemeyeceğim. Çünkü kazanmak için çok fazla bir şey yapmadılar. Eğer G.Saray dünkü maçtan 1 puan alsaydı, çok büyük haksızlık olurdu. 2 çift lafım da taraftara. Hani derler ya 12. adam diye. Resmen öyleydiler. Vallahi öyle havaya girdim ki ben de çıksam o havayla 5-10 dakika oynardım. METE Kalkavan genelde çok iyi bir maç yönetti. Ama sanki biraz Beşiktaş lehine sarı kartlarda cimriydi. Bu arada Selçuk’a gösterilen sarı haksızdı. Çünkü faulü Semih yaptı. Sarı kartı da Selçuk gördü ve hiç yoktan cezalı duruma düştü.