Beşiktaş Beşiktaş kalitesi

Beşiktaş kalitesi

30.09.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Bu ligin fark yaratan en önemli adamı Gökhan Töre... En önemli golcülerinden biri Gomez... Gene ligin en etkili orta saha adamlarından biri Atiba... Kilit pasların usta ismi Oğuzhan... Beşiktaş’ın kadro kalitesi tartışılmaz. Üstelik en önemlisi, oyunda takım bütünlüğü var.

Beşiktaş kalitesi

BİLAL MEŞE sordu DUAYEN cevapladı
ŞANSAL BÜYÜKA ile DOBRA DOBRA

Haberin Devamı

İstanbul derbileri her zaman çok farklı, çok renkli olur. Kazanan, kaybeden, yapılan yapılmayan, verilen ve verilmeyenler her zaman konuşulur.

Beşiktaş-Fenerbahçe mücadelesi de kendi kalelerine atılanlar, olanlar, olmayanlar, çalınan ve çalınmayan düdüklerle geride kaldı. Diğerlerinden farkı, futbolseverler gerçek derbinin tadına vardı, dostluk “Tam da böyle olmalı” denecek bir futbol sayfalarında yerini aldı.

Bir hocadan fazlası

Ustamız Şansal Büyüka, geçen hafta Beşiktaş’a tavsiyede bulunmuş, ilk golü aramalarını ve öne geçmelerini salık vermişti. Gerçekten de dediği gibi oldu ve Kartal, ilk golü atmanın morali ve hevesiyle maçı aldı götürdü.

Beşiktaş’ın bu üç puanı ve liderliği, ligde neleri değiştirdi?
Beşiktaş bu maçı kaybetse, altıncı hafta sonunda Fenerbahçe’den altı puan geride kalacaktı. Sezon başı olsa bile, bu Beşiktaş için “yıkım” olurdu. Özgüven iflas eder “N’olacak bu derbiler” muhabbeti tavan yapardı. Bu galibiyetle Beşiktaş, şampiyonluk yarışında kim ne kadar iddialıysa o kadar iddialı duruma geldi.

Haberin Devamı

Şenol Güneş’e bir paragraf açsak... Onun varlığı Beşiktaş’ta neleri değiştirdi de artık derbi kazanır hale geldi?
Şenol Güneş hiç kuşkusuz bir hocadan daha fazlası... Ama “Şenol Hoca geldi, Beşiktaş derbi kazandı” mantığı çok doğru değil... Zaten bıçak sırtı bir maç oldu. Beşiktaş kaybedebilirdi de... Kaybetse de Şenol Güneş değerinden bir şey kaybetmezdi ama Beşiktaş iddia adına, yarış adına, moral ve heyecan adına çok şey kaybederdi. Şurası unutulmasın; bu ligin fark yaratan en önemli adamı Gökhan Töre... En önemli golcülerinden biri Gomez... Gene ligin en etkili orta saha adamlarından biri Atiba... Kilit pasların usta ismi Oğuzhan... Beşiktaş’ın kadro kalitesi tartışılmaz. Üstelik en önemlisi, oyunda takım bütünlüğü var.

“Mario Gomez mi, Cenk mi?” diye tartışılır mı? Bu bağlamda Mustafa Pektemek’in bu takımda şansı olur mu?
Mario Gomez varsa oynar, Cenk Tosun bu formuyla sıkça şans bulur. Kabul edelim ki, Mustafa Pektemek şu anda bu ikilinin gerisinde... Çok iyi çalışacak ve bekleyecek. Şans mutlaka gelecektir. Önemli olan şans kapıyı çaldığında, o kapıdan içeri girip kalıcı olabilmek...

Haberin Devamı

Son olarak Beşiktaş’ın Sporting Lizbon ile zorlu bir maçı var. Kartal, Avrupa kulvarında ne yapar?
Beşiktaş, Avrupa maçlarını iyi oynuyor. Ancak şu gerçeği asla unutmayalım; rakip iyi olsun, vasat olsun, bizim ligdeki futbol, Avrupa maçları için yeterli olmuyor. Beşiktaş’ın futbol ortalamasının üstüne koyarak oynaması gerekiyor.

İstese de Van Persie’yi kesemez

Pereira’nın da, Fernandao’nun da ilk on birde oynatmak ve oynamak konusunda bir kredisi vardı. Beşiktaş maçında Fernandao’nun kaçırdıkları ile bu kredi bitti. Pereira bundan sonra istese de Van Persie’yi kesemez.

Duayenimiz Şansal Büyüka, Fenerbahçe’yi yorumlarken, “kaybederse kredisinden yer” diye bir cümle kullanmıştı. Bugün sonuca baktığımızda koltuğu bırakan bir Fener ve liderliğe oturan bir Beşiktaş var. Elbette köprünün altından daha çok sular akar.

Geleceğe fazla takılmadan bugüne bakalım ve ustamıza, Fenerbahçe’yi nasıl bulduğunu soralım.
Fenerbahçe’nin son Beşiktaş maçını kötü oynadığı söylenemez. Hatta en fazla pozisyona Beşiktaş maçında girdi. Ama Fernandao çok elverişli üç pozisyonda “sıfır” çekti. Fenerbahçe’nin golcüsü isen, Fenerbahçe’nin yıldızı isen böyle maçlarda ortaya çıkacaksın. Fernandao da, çok önemli bir-iki yıldız da bu maçta sahne alamadı, kendini gösteremedi.

Haberin Devamı

Gökhan’a ne oldu?

Her hafta aşağı yukarı aynı konuları konuşuyoruz ama günler geçiyor, futbolcuların form durumu değişiyor. Dün, Pereira’nın Van Persie tercihine hak vermiştiniz, bugün ne düşünüyorsunuz? O olsa sonuç değişir miydi?
Dün için Pereira’nın da, Fernandao’nun da ilk on birde oynatmak ve oynamak konusunda bir kredisi vardı. Beşiktaş maçında Fernandao’nun kaçırdıkları ile bu kredi bitti. Pereira bundan sonra istese de Van Persie’yi kesemez. Bakın, Şenol Güneş Q7’yi oynatmıyor, kim iyiyse onu oynatıyor. Pereira da bunu yapmalı... Volkan Şen, bu kadar iyiyse oynayacak. Arkasında hangi şöhret beklerse beklesin... Markoviç’e yazık oldu. Bu kadar hızlısını, kısa mesafede bu kadar etkilisini ilk kez gördüm. Sahi, Gökhan Gönül ne oldu Allah aşkına... Türkiye’nin vazgeçilmez sağbeki bir çırpıda buhar oldu. Gökhan’ı “yok” saymak bu kadar kolay mı?

Haberin Devamı

Hakem konusuna girmeyelim istiyoruz ama el mecbur! Şimdi de Halis Özkahya ve yardımcıları topun ağzında... Fenerbahçe tepkili, kamuoyu da onlara hak veriyor. Sizin yorumunuz.
Fenerbahçe, Halis Özkahya konusunda tepeden tırnağa haklı... Özkahya maçın kaderiyle resmen oynadı. Ama görüyoruz ki bu işler bağırıp çağırmakla olmuyor, bir yarar sağlamıyor. Eğer Trabzonspor-Galatasaray, Fenerbahçe-Antalyaspor, Gençlerbirliği-Beşiktaş ve son Beşiktaş-Fenerbahçe maçlarında “damardan” hakem hataları olmasa bugün takımların puanlarında radikal farklılıklar olurdu. MHK atamaları yaparken titiz davranmalı... Halis Özkahya’nın geçmişine baktığınızda, zaten bu maça atanması doğru bir tercih değildi. Ülkenin önde gelen hakemlerinin daha ligin başında maçları bu kadar derinden etkilediğini ilk defa görüyorum. Hatanın, yapılan yanlışın elbette bir ölçüsü olacak da, bir sezonluk hata da, bir maçta yapılmaz ki... Üstelik bu hakemler profesyonel, maaşları Allah versin çok iyi... Ama hakemliklerinde zerre kadar aşama yok. Hatta eskiyi aratıyorlar.

Dükkanı kapa git!

Hadi Atletico Madrid’in gücü, kariyeri, kalitesi, tecrübesi var. Ama Astana takımını da yenemiyorsan, hele puan alamazsan, dükkanı kapa git... Galatasaray’ın genlerinde Avrupa var. Son dönemlerde ne kadar etkisiz olursa olsun, bu kadar da değil.

Galatasaray, Trabzonspor’un ardından Gaziantepspor’u da yenerek lige tutundu. Aslında bu iş de kolay olmadı ama sonuçta üç puan Cim-Bom hanesine işleyince kazanana bir şey denmedi.

Burak sakat, Selçuk cezalı derken, sahaya çıkan 11 işi bitirdi. Hamza hocanın mevcutlar içindeki takım kurgusunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hamza hocaya başından beri haksızlık yapıldığını düşünüyorum. İşte kıyamet kopartılan Galatasaray, lider ve takipçilerinin iki puan gerisinde... Üstelik ciddi bir geçiş dönemi var. Savunmanda Denayer, Carole, orta sahanda Rodrigez, atakta Jem Paul Karaca, Sinan Gümüş... Hepsi yirmili yaşların oyuncuları... Bu geçiş dönemi sanıldığı kadar kolay değil... Buna rağmen Galatasaray’ın hücum gücü ve zenginliğinde bir sıkıntı yok. Ama topu kaybettikten sonra savunma anlamında eksiği var. Rakibe basamıyor, kontrol edemiyor, sadece uzaktan yalandan takip ediyor. Geçen yılın son altı maçında gol yemediği için şampiyonluğu yakalayan Galatasaray’ın bu sezon bir maç dışında, her maçta gol yemesi garip değil mi?

Umut’un deyimiyle sorayım, futbol kamuoyu geçen sene Demba Ba’ya toleranslı, Umut Bulut’a karşı agresif miydi? Galatasaraylı futbolcuya çok mu yükleniliyor?
Umut kusura bakmasın, öyle bir benzetme yaptı ki, hiçbir inandırıcılığı olmadı. Kendini mukayese ettiği Demba Ba geçen yıl 18 gol atıp gitti. Uğruna şarkılar, besteler yapıldı. Umut en son hangi sezonda 18 gol attığını hatırlıyor mu acaba... Öyle goller kaçırıyor ki, “saç baş yoldurdu” ifadesi de karşılığını buluyor. Çalışıyor, mücadele ediyor ama unutmasın ki, hele Burak Yılmaz’ın yokluğunda birinci görevi golleri atmak... Mikrofonda konuşacağına sahada attığın gollerle cevap verirsin, kimsenin de sesi çıkmaz. Galatasaray seyircisi Umut için boşuna mı homurdanıyor? Dilerim, Burak Yılmaz’ın yokluğunda atacağı gollerle gerçek golcü kimliğine kavuşur. Bu şansı iyi değerlendirmeli...
Şampiyonlar Ligi’nde kaybedilen Atletico Madrid karşılaşmasının ardından şimdi Astana sınavı var. Kazakistan’da başımıza çorap örmesinler!
Hadi Atletico Madrid’in gücü, kariyeri, kalitesi, tecrübesi var. Ama Astana takımını da yenemiyorsan, hele puan alamazsan, dükkanı kapa git... Galatasaray’ın genlerinde Avrupa var. Son dönemlerde ne kadar etkisiz olursa olsun, bu kadar da değil... Astana’yı yener, gelir. Aksi bir sonucu kimse kabullenmez.

Atanla tutanın mucizesi bitti

Trabzonspor, Osmanlıspor karşısında yenilerek, büyük bir avantajı kendi elleriyle itti. Kazansa, Beşiktaş ile birlikte zirvede yer alacaktı. Galatasaray maçına kadar övgüler yağdırılan Trabzonspor, iki haftadır kayıplarda... Bu gerilemeyi nasıl yorumluyorsunuz?
Trabzonspor için söylenecek tek şey var; “Tutanla, atan mucizesi” bitti. Kaleci Onur sakatlanana kadar son iki yılda mucize yarattı. Mucize bir olur, iki olur... İki yıl olmaz. Atan, nereden vursa gol oluyordu, yani Mehmet Ekici... Ohh ne rahat, Onur tutuyor, Mehmet Ekici atıyor, Trabzonspor kazanıyordu. Onur ile Mehmet Ekici normale dönünce iş takımın başına düştü. Haydi beyler o zaman iş başına... Onur ile Mehmet Ekici sizi, yani takımı taşımaktan yoruldu, biraz da siz taşıyın.

Geç bile kaldık

Pazartesi akşamı inanılmaz şeyler oldu. Kasımpaşa-Rize maçında çok yanlış kararlar veren hakem Deniz Çoban maç sonu canlı yayında özür diledi, bunu nasıl karşılıyorsunuz?
Özür dilemek kimseyi küçültmez. Belki de izinsiz yayına çıktı diye Deniz Çoban’ın hakemliği biter ama toplumda saygınlığı devam eder. Bizim futbol dünyasında ilk defa birinin yanlışını kabul ettiğini gördüm. Başkanlar, teknik adamlar, futbolcular, medya, hatta seyirci hiç mi yanlış yapmazlar. Bugüne kadar birinin özür dilediğini gördünüz mü? Ben kusurlu, öteki kusurlu, bir başkası kusurlu, herkes kusurlu, bir sen kusursuz... Tövbe, tövbe; Allah mısın arkadaş... Futbol ailesinin içinde sürekli birbirizi suçlayacağımıza, artık özeleştirimizi de yapmaya başlamalıyız. Bu konuda geç bile kaldık.

Namus simgesi Çalımbay

Biraz da iyiye bakalım. Rıza Çalımbay, Kasımpaşa-Rize maçı sırasında ve sonrasında, özellikle hakem Deniz Çoban’a karşı, canları çok fena yanmasına rağmen, çok olgun davrandı. Bizim futbol dünyasına bu davranış örnek olur mu?
Rıza Çalımbay için hep söylerim, Türk futbolunun “namus” simgesidir. İşini bu kadar düzgün yapan adamı zor bulursunuz. Mersin başarısı ortada bu sezon Kasımpaşa da daha şimdiden yaptığı sıçrama ortada... En önemlisi, son saniye doğranıyorsun, buna rağmen bağırmıyorsun, çağırmıyorsun, kırıp dökmüyorsun. Rıza Çalımbay ve benzerlerine ihtiyacımız var. Örnek alır mıyız dersen, bizim futbol dünyası iyiden örnek almayı sevmez, biz kötüyle beslenmeyi severiz.

Vicdan, insaf, vefa iflas etmiş

Bu da oldu, Bursa’da tarih yazan, takımı şampiyon yapan Ertuğrul Sağlam’ı istifaya davet ettiler, hatta ağlattılar.
Neymiş, geçen sezon Şenol hoca, Bursa’ya hücum oynatıyormuş. Bu sezon Ertuğrul hoca gelmiş, savunma oynatmaya başlamış... Ertuğrul hocanın istifasının istenme sebebi bu... Geçen yıl Şenol hoca ile Bursa’nın lige ne kadar kötü başladığını da biliyoruz. Üstelik bir takım gitti, yeni bir takım geldi. Hoca haklı; vicdan, insaf, vefa iflas etmiş... Para ile satılmıyor ki, gidip alasın. Her şey bir yana, Bursaspor tarihinin en önemli başarısına imza atan hocanın şampiyonluğunun hiç mi hatırı yok. Türkiye’de seyirci profilinin bu kadar bozulacağı aklıma gelmezdi. Aklımıza gelmeyenler, başımıza geliyor.

Haftanın takımı: Osmanlıspor
Haftanın futbolcusu: Gabriel Torje (Osmanlıspor)
Haftanın teknik direktörü: Mustafa Reşit Akçay (Osmanlıspor), Şenol Güneş (Beşiktaş), Rıza Çalımbay (Kasımpaşa)
Haftanın hakemi: Deniz Ateş Bitnel (Osmanlıspor-Trabzonspor)

Yazarlar