8 yıl sonra Tunus

Tatile gidelim denildiğinde ilk akla gelen ülkelerden biri değil o! Bir seyahat programı yapacaksanız ve seyircileriniz sizi ilk orada izleyecekse de en uygun seçenek mi tartışılır!? Ama 8 yıl önce TV8 ekranında Tunus yolculuğumla ‘Galaksi Rehberi’niz olmaya başlayan bendeniz için en doğru, en uğurlu yermiş meğer…
Romalılar, Araplar, Berberiler, Osmanlılar, Fransızlar… Topraklarından gelmiş geçmiş medeniyetlerin izlerini ve kültürel mirasını günümüze kadar müthiş bir harmanla taşıyan Tunus, sıra dışı bir coğrafyada yer alıyor.
Kuzeyi büyük bir coşkuyla Akdeniz’in masmavi sularına, canlılığına, bereketine kucak açarken; güneyi sessizce Sahra Çölü’nün ıssızlığına, kuraklığına tanıklık ediyor. Tunus’ta beni büyüleyen birçok şeyin arasında bunu ilk sıraya koyarım! Birkaç ay önce Tunus’a yeniden gittim ve çarşıda pazarda Tunuslular’a devrim sonrası nelerin değiştiğini sordum büyük bir merakla.
“Her şeyden önce ifade özgürlüğümüz var!” dedi herkes, özellikle de kadınlar… “Artık kendimizi ifade edebiliyoruz.” Ancak en çarpıcı sohbeti başkent Tunus’un çarşısında Marouen adlı bir esnafla yaptım.
“Özgür olmak bizim için iyi değil!” dedi birdenbire. Ben şaşırınca aslında tam olarak ne söylemek istediğini açıkladı: “Çünkü demokrasi deneyimimiz yok! Demokrasinin ne olduğunu bile bilmiyoruz.
Herkes kafasına göre davranıyor ve demokrasi böyle bir şey sanıyor. Tunus’un demokratik olduğundan bahsedebilmek için 10 yıla ihtiyacımız var!”

Veni, vidi, vici

HAMMAMET
Hem otantik, hem de turistik. Bir seyahatseverin arayabileceği her şeye sahip, ister deniz, kum, güneş tatili yap, ister alışveriş, ister kültürel ziyaret. Hammamet Tunus ziyaretinde olmazsa olmaz!
BAŞKENT TUNUS
Ülkenin başkentini gezmeden olur mu? Bilhassa medinasının içinde kaybolmak isteyeceksiniz… Medina, eski şehir merkezine verilen ad ve çarşı pazarın doruk noktası! Bunun yanı sıra Bardo Ulusal Müzesi’ne uğrayın Roma döneminden kalma devasa mozaiklere bakıp bakıp hayret edin. Burada yedi yıl arayla aynı noktada çektiğim fotoğraflara bir göz atın, kolay yoldan küçük çaplı bir zaman yolculuğu sayılmaz mı?
SİDİ BOU SAİD
Mavi-beyaz bir masal kasabası adeta. İşlemeli kapıları, daracık sokakları, pembe begonvilleri derken burada yaşamayı düşünebilirsiniz! Hemen sevdiklerinize odaklanın, evde sizi bekleyenleri aklınıza getirin. Yoksa dönmek çok zor.
BİZERTE
Tunus’un Venedik’i olarak anılan, Afrika kıtasının en kuzey ucunda yer alan bu şehrin içinde bir kanal yer alıyor ve isterseniz geleneksel teknelerle tur yapabiliyorsunuz.
DOUZ
‘Sahra’nın Giriş Kapısı’ olarak adlandırılan bu şehire gelerek çölün sonsuzluğunu seyredebilir, kum tepelerini aşabilir, 4x4’lerle veya develerle dolaşabilir, gül şeklindeki ‘çöl gülü’ taşlarını satan Tuareg’lerle tanışabilir, daha da fantastik bir şey yapayım derseniz de Bertolucci’nin ünlü filmine atfen ‘çölde çay’ içebilirsiniz!

Gezen bilir

- Vize yok!
- İstanbul’dan uçakla 2 saat 30 dakika mesafede
- Nüfusu 10 buçuk milyon
- Resmi dilleri Arapça ama eski Fransız sömürgesi oldukları için neredeyse herkes Fransızca da biliyor. İngilizce anlaşmakta da zorluk çekmezsiniz.
- Para Birimi Tunus Dinarı. 1 Euro = 2.2 TND ediyor.
- Alışverişte pazarlık yaygın. “Le le bırşa gali” yani “Yok çok pahalı” demek işinize yarayabilir. Üzerine bir de “Nakkas li” yani “İndirim yap” dediniz mi yüzünüz gülebilir.
- Evlerin hepsi birbirine benziyor ancak kapıların üzerindeki işlemelerden, işçiliğinin kalitesinden, kullanılan malzemelerden ev sahiplerinin varlık durumu hakkında fikir sahibi olabiliyorsunuz. Kapıların en güzel örneklerini Sidi Bou Said ve Hammamet medinasında görebilirsiniz.

Arkamızdan ağlamasın!

Brik: Bizim çiğ böreğimiz gibi bir şey. Hamurun içine ton balığı konuluyor, üzerine yumurta kırılıyor, yağın içerisinde kızartılıyor.
Harissa: İnanılmaz acı bir sos, ama bir o kadar da lezzetli. Bir sürü çeşidi var, ev yapımı olanları bir harika! Dönerken 5-6 şişe aldım.
Ojja: Domates, soğan, biber, yumurta, et ve çeşitli baharatlar. Az buçuk menemeni andırıyor, sabah kahvaltıda neden olmasın?