Asena Sarıbatur

Asena Sarıbatur

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Instagram’ın hayatımızda olmadığı günleri hatırlıyor musunuz?
Aklımıza getirmek dahi zor değil mi? O zamana kadar olan tüm sosyal medya uygulamalarından farklı olarak, bize sonsuz bir görsel dünya sundu. Yaptığı işi veya estetik dünyasını burada paylaşan isimler, kitleleri etkiler hale geldi. Yapılan işlerin, mesleklerin sergilenmesine destek olan bu mecrada elbette en çok görsel işler kendini buldu. Moda ve güzellik alanları bu dünyadan en çok beslenen mecralar oldu. Öyle bir etki alanı yarattı ki bu konular, tam da bu noktada içerik üreten ve binlerce insanı peşinden sürükleyen kanaat önderleri ortaya çıktı. Onları ‘Influencer’ olarak tanıdık ve paylaştıklarına değer verdik.
Bize birçok konuda ilham oldular. Peki gerçek anlamda ‘Influencer’ kimdi?

SOSYAL MEDYA NEREYE  GİDİYOR


Influencer kim?
Instagram öyle bir dünya ki, bugün gittiği nokta ilk çıkış noktasından çok farklı. Estetik dünyasıyla ilham vermek amacıyla hepimizi içine alan bu mecra, artık satışa yönelik bir bakış açısı benimsiyor. Sadece buna yönelik içerikler üreten, sadece marka, ürün paylaşan, link ekleyerek satışa yönlendiren isimler aslında birer ‘Influencer’ mı? Genel kanıya göre değil. Çünkü ‘Influencer’ hali hazırda bir mesleği olan, uzman olduğu konularda mesleğini icra ederken, buna gönderme yapan paylaşımlarıyla ilham veren kişilerdir. Peki bugün sadece ne giymiş ve nasıl bir makyaj yapmış olduğu mu önemli takip ettiğimiz kişilerin? Bence değil, kesinlikle olmamalı da...
Yeni dönem
Instagram da artık aynı fikirde
olduğundan bazı değişikliklere gidiyor. Etkileşimler artık yarı yarıya düştü. Takipçi sayısının hiç öneminin kalmadığı bir noktadayız. Çünkü takipçi sayısına göre olması gereken ve ilk günden bu yana kabul ettiğimiz beğeni ve etkileşim oranı asla yakalanmıyor. Tüm dünyada durum aynı. Instagram da artık bir para kazanma mecrası haline gelen bu platformdan para kazanmak istiyor. İçeriklerini öne çıkarmak için sponsorlu içerikler oluşturulması gerektiğini söylüyor. Bir diğer gelişme ise herkesin görebildiği beğenileri, artık sadece kullanıcı görebilecek. Bu uygulama bazı ülkelerde deneniyor. Instagram, “Arkadaşlarının neler paylaştığına odaklanmanı istiyoruz, ne kadar beğenildiğine değil” diyor. Eğer gerçekten bakış açısı buysa, ben destekliyorum. Zira ben de yıllardır daha çok beğenilen içerikleri paylaşmak zorunda hissetmiyorum kendimi. Durum böyleyken, ne kadar beğenileceğine takılmadan, sadece paylaşmak istediğin içeriği paylaşman esas olan ve bu tam da aradığım şey.

KENDİNİZ OLUN!
İşte bu noktada paylaşımlarınızda kendiniz olmaktan şaşmayın. Geçtiğimiz günlerde dazeddigital.com’da tam da benim bahsettiğim bu detaylara yer veren, faydalı bir yazı okudum. Influencer dünyasının ve Instagram’ın gittiği noktayı değerlendiren yazıdan alınacak tüyolar şunlardı:
Instagram’ın ilk günkü hedefi estetik bir göz kazanmaktı. Şimdi ise takipçiler çok daha yakın hissedeceği ve yakın arkadaşı gibi gördüğü isimlerin hayatlarına konuk olmak istiyor. Aranılan şey tamamen samimiyet.
Önerdiğim bir diğer detay da, takip ettiğiniz kişileri kim olduğuna, gerçekten size ne kattığına bakarak seçmeniz. İçeriğin ne olduğuna odaklanmanız!
Markalar ise çalışacakları isimleri seçerken onu kaç kişinin değil, nasıl bir kitlenin takip ettiğine odaklanmalı.