Cadde BENi ‘KULiS’E ALMADILAR

BENi ‘KULiS’E ALMADILAR

28.09.2011 - 21:33 | Son Güncellenme:

Yeşilçam’ın efsane mekanı Çiçek Bar’ı geçen yaz devreden Arif Keskiner, nam-ı diğer Çiçek Arif , eski İstanbul’un barlarını anlattı.

BENi ‘KULiS’E ALMADILAR

Bir dönem tüm sanatçı ve gazetecilerin tek mekanda buluştuğunu anlatan Keskiner “Yaşar Kemal koluma girdi, gittik. ‘Kardeşimdir, buraya gelecek. Sakın bir daha içeri almayız demeyin’

* Bir röportajınızda “Çiçek Bar kurulduğunda İstanbul’da sadece üç bar vardı” demişsiniz. Hangileriydi bunlar?

Atlas Sineması’nın içinde bir tane ‘Kulis’ vardı. Orası da 1948’de kurulmuştu. Corc çalıştırıyordu. Toprağı bol olsun, vefat etti. Aydınların sanatçıların gittiği bir yerdi.

* Kimler giderdi Kulis’e?
Kulis çok butik küçük bir yerdi. Türkiye entelijansiyasında kimler varsa. Gazetecilerin içinde Abdi İpekçi, Nadir Nadi, Ecmet Güresin dahil, herkesin geldiği bir yerdi. Yaşar Kemal, Edip Cansever, Fethi Naci, Zeki Müren, Benli Belkıs, tiyatrocuların tamamı, İzzet Günay, Fikret Hakan, Metin Erksan, Yılmaz Güney gibi sinemacılar... İşadamları da çok gelirdi. Sonra ona rakip gibi ‘Papirüs’ açıldı.

* Papirüs nasıl bir yerdi?
Oradan ayrılan Ertuğrul isimli bir garson arkadaş ‘işadamlarının yeri’ diye önce İş Bankası’nın altında ‘Papirüs’ü açtı. Sonra Ayhan Işık Sokak’ta Erman Han vardı onun bodrum katında açtı. İki ortaktılar. Sonra işletmesi onda kaldı. Bir yangın çıktı ve kapandı. ‘Kulis’i ise Corc Nişantaşı’na taşıdı. Beyoğlu’ndaki yerden çıkarmışlardı onu. Orası öyle boş kaldı. Yıllar sonra bir Almanyalı onu aldı, eski haline getirdi ama aynı ilgiyi görmedi.

Haberin Devamı

Kıvrımlı bar
* Çiçek Bar’ın kuruluş hikayesini anlatır mısınız?
Papirüs böyle yürürken ‘Takvim Sanat Evi’ açıldı. Oyuncu Ahmet Sezer’in açtığı bir yerdi. O da 5-6 sene gitti. O sırada biz açtık. Zaten ‘Papirüs’ iş yapmamaya başlamıştı. Benim de çok geniş bir çevrem var. O arada Tuncay Artun da ortağımız oldu. Üç yıl sonra ayrıldı. Biz Azmi’yle beraber devam ettik.

* Park Otel’in barını Zihni Şardağ kurtarmış. Kulis’in barını alan olmadı mı?
Kulis’in barı yoktu. Çok küçüktü. Özellikli bir şey değildi. Ama boydan boya ayna vardı. Büyük gözüksün diye. Papirüs’ün ilk yeri de güzeldi. Sanat Evi’nin barı uzunca güzeldi. Çiçek Bar’ınki kıvrımlı şık bir bardır. Herkes hayran kalır.

* Neden ‘Sinema Severler Derneği’ demeye neden gerek duydunuz?
Bu sokak kırmızı sokakmış. Yani içkinin yasak olduğu sokak, içki izni verilmiyor. Biz her şeyi bitirdik. Dediler ki: “Ruhsat veremeyiz”. Yakında okullar var. Valiye gittim. Dedim: “Eski bir gazeteciyim, sinemacıyım. Sinemacı ve gazeteci arkadaşlarım gelecek”. Orası daha önce Çiçek Film’in ofisiydi. Sonra ‘Çiçek Bar’ oldu. Vali Bey “Orası kırmızı sokaksa izin vermezler. Ama madem elit bir şey yapıyorsunuz, size bir akıl vereyim. Bir dernek kurun. Yönetimine siz geçin. İşletmesini de kurduğunuz şirkete verin” dedi. Böylece ‘Sinema Severler Derneği’ dedik. İşletmesini de ‘Çiçek Turistik İşletmeler’ diye bir şirket kurduk, ona verdik.

* Kapı onun için mi hep kapalı?
Gelenleri üye yaptık. Binin üzerinde üyemiz var. Öyle göstermelik bir şeyle idare ettik.

* Yakınlardaki Sainte Pulcherie’de okurken hep girmeye çalışırdık. Biri çıkar “Ne istemiştiniz?” deyip kapıyı suratımıza kapatırdı. Sonra Aydın Boysan’la gelebildim Çiçek Bar’a.
Bu durumu aynı ben Kulis’te yaşadım. 18 yaşındaydım. Arkadaşlarım gidiyor ama bir türlü gidemiyorum. Üstünde Küçük Sahne Tiyatrosu, içeride Atlas Sineması var. Tiyatroya gidip gelirken solda kadife kapı var. Bazen açıyorum. Bir adam çıkıyor “Burası kulüp” diyor. Suratıma kapıyor. “Bakacağım” filan derken kapatırdı. Bir gün Yaşar (Kemal) abiyle Galatasaray’da rastlaştık. “Kulis’te iki kadeh bir şey içelim” dedi. “Ben oraya gitmem. Beni almıyorlar” dedim. Koluma girdi, gittik. İçeri girince “Nerede bu Corc?” diye sordu. “Kardeşimdir, buraya gelecek. Sakın ha bir daha aynı şeyi yapma” dedi. Kulis’e öyle gitmeye başladım.

* Yaşar Kemal sizi götürmeseydi, bu dünyaya girmeyebilirdiniz öyleyse?
O zaman 18 yaşındaydım ama bütün sanatçılar akşamüstü Baylan Pastanesi’nde toplanırdı. Ben de şiir yazıyorum diye o grubun içine girmiştim. Atilla İlhan, Fethi Naci, Turgut Uyar, Doğan Hızlan, Demir Özlü, Adnan Özyalçıner... İnsanlar geldikçe bir masa eklenirdi. Oradan çıkılır meyhaneye gidilirdi. Nevizade’de bir tane meyhane vardı.
‘Lefter’in Meyhanesi’. Laterna çalıyordu. Konuşmalar oraya taşardı.

* Neler konuşulurdu?
Hep sanat üzerine konuşulurdu. Bir film çıkmışsa senaryosu tartışılırdı. Birisinin Varlık dergisinde bir hikayesi, birisinin Yelken dergisinde bir şiiri çıkmıştır. O konuşulur. Kulis pahalı bir yerdi. Param oldukça gitmeye başladım. Şimdi bu sohbetleri bulmak mümkün değil.her şey değişti. Yeni kuşak farklı kafe barlara gidiyor. Bizim zamanımızda üç dört tane bar vardı. Şimdi bin 500 tane var.
dedi. Kulis’e öyle gitmeye başladım”

PAZARTESiLERi ÇOK KALABALIK OLURDU
Pazartesi günleri tiyatroların dinlenme günleriydi. ‘Kulis’ ana baba günü olurdu. O geleneği biz burada da devam ettirdik. Yani pazartesi günleri gerçekten ‘en’di. Cumaları da öyleydi. Cumartesi günleri boş olurdu. Eş dost biz bize otururduk.

Haberin Devamı

ÇiÇEK BAR MÜDAViMLERi
Geçen gün Tuncel (Kurtiz) telefon etti. Eşiyle burada tanıştılar, aşık oldular, iki gün sonra evlendiler. Öyle bir dolu insan var. Canlı müzik başlayınca gelen insan profili değişti. Ama Tarık Akan, Bülent Kayabaş, Rutkay Aziz, Hikmet Karagöz eski müdavimlerimiz olarak gelmeye devam ediyor.

Haberin Devamı

ARiF KESKiNER KiMDiR?
1938 yılında Osmaniye’de doğdu. Gazetecilikle başladığı meslek hayatına sinemacılıkla devam etti. Önce Ekta Film, ardından Çiçek Film şirketini kurdu. Kapıcılar Kralı (Zeki Ökten), Selvi Boylum Al Yazmalım (Atıf Yılmaz), Maden (Yavuz Özkan) gibi unutulmaz filmlere imza attı. ‘Komünist Arif’ olarak tanınırken ‘çiçek gibi’ sözünü çok kullandığı için ‘Çiçek Arif’ olarak anılmaya başlandı. 1985’de açtığı mekanın adını koyarken bu lakaptan esinlendi.

Haberin Devamı

YARIN: BiR HOLLYWOOD MACERASI