Cadde BÜSTÜ DiKiLECEK ADAM

BÜSTÜ DiKiLECEK ADAM

07.02.2013 - 22:13 | Son Güncellenme:

Amerikan yakın tarih sayfalarından kopup gelen çok ilginç tarihi kişilikleri canlandırmış Daniel Day-Lewis, Steven Spielberg imzalı ‘Lincoln’le bu galeriye belki de en görkemli örneği eklemek üzere. Tabii Oscar’larına da üçüncüsünü

BÜSTÜ DiKiLECEK ADAM

Daniel Day-Lewis, Amerika’nın yakın tarihinde gezinmeyi seviyor. Hoş, filmografisi tarihi filmden geçilmiyor ama ‘Lincoln’ vesilesiyle biz bunu ‘Amerikan’ alt başlığında inceleyelim.
‘The Last of the Mohicans/Son Mohikan’da Amerikan kolonyal toprakları üzerinde birbirlerini gırtlaklamakla meşgul Britanya ve Fransız askerleri arasında sıkışıp kalmış bir yerliyi canlandırıyordu. ‘The Age of Innocence/Masumiyet Yaşı’nda 19. yy. New York sosyetesinde yasak aşkın kollarına düşen Newland Archer’dı. ‘The Crucible/Cadı Kazanı’nda
17. yy.’ın sonlarında Salem’de bir cadıyla birlikte olmakla suçlanan John Proctor’a hayat verdi. ‘Gangs of New York/New York Çeteleri’nde yine
19. yy’ın yeni yeni kurulan New York’unda acımasız çete lideri Kasap Bill’i; ‘There Will Be Blood/Kan Dökülecek’te 20. yy. başında petrol bereketi yaşayan Kaliforniya’da açgözlü kuyu sahibi Daniel Plainview’i ete kemiğe büründürüyordu. Zirveyi, Steven Spielberg’ün ‘Lincoln’ünde görüyoruz.

Haberin Devamı

Kibarca reddetmek
Spielberg, 2003’te Daniel Day-Lewis’den bir mektup aldı. Uzun süredir Lincoln’ü sinemaya aktarmak isteyen yönetmen, aktörle bir süre önce görüşmüştü. Mektup görüşmelerine istinaden yazılmıştı. Day-Lewis kibarca teklifi reddediyordu. Kibrinden değil, kırılganlığından! Bu rolü canlandıracak kişisel bağları kuramayacağından korkuyordu. Spielberg, sonradan ona yeni bir senaryo daha sundu, onu da kabul ettiremedi. Yılmadı, birkaç kez daha zorladı. Day-Lewis, Nuh deyip peygamber demeyince de projeyi askıya aldı.
Daniel Day-Lewis’i ikna edenin Leonardo DiCaprio olduğu söyleniyor. DiCaprio, bir gün aktöre telefon edip “Kararını yeniden gözden geçirmen lazım. Steven seni çok istiyor, bu filmi sensiz yapmak niyetinde değil” dedi. Bunun üzerine Day-Lewis senaryoyu okumayı kabul etti ve çok etkilendi.
Spielberg’ün yıllar süren koşturmacası bitiyor ama acıları dinmiyor, tersine yeni başlıyordu. Day-Lewis hazırlanmak için tam bir yıl istedi. Yönetmen, büyük hayal kırıklığı yaşadıysa da “Önce karakterin sesini bulmam gerek” diyen aktöre direnecek hali yoktu.
Day-Lewis’se endişelerinde haklıydı. Abraham Lincoln, fotoğrafları yoğun biçimde çekilen ilk ABD başkanıydı. Fakat sesi ve konuşmasıyla ilgili tasvirler çağdaşlarının anlattıkları tevatürlerdi. Biraz yampiri, düztabanmış gibi bir yürüyüşü vardı. Sesiyse ince ve tiz, ara ara hafif çatlayan, Illinois, Indiana ve Kentucky aksanlarının bir karışımı olarak betimleniyordu. Pek çok Amerikalı için de Abraham Lincoln demek başkent Washington’da Lincoln Anıtı’ndaki meşhur büstü demekti. Day-Lewis tüm Amerikalıların belleğine o büstle yerleşmiş adamı sakil görünmeden ete kemiğe büründürmeliydi.

Haberin Devamı

Mükemmelin peşinde
Metot oyunculuğunun yılmaz bir savunucusu olan Daniel Day-Lewis, çekimler boyunca rolünden hiç çıkmamasıyla tanınıyor. Sette ekip de ona yardımcı olmuş. Tüm ekip,
19. yy.’a uygun kıyafetlerle işlerini yaparken, Spielberg filmi baştan sona takım elbiseyle yönetmiş. Çekimler boyunca Day-Lewis’e de “Bay Başkan” diye hitap etmeyi ihmal etmeden...

Haberin Devamı

‘METOT’LU HAZIRLIKLAR

Bugüne dek dillere destan performanslar vermiş aktörün filmlerinden efsane gibi anlatılan, çekim öncesi ve sırasında kimi hazırlık örnekleri...

‘Sol Ayağım/My Left Foot’ (1989)İrlandalı felçli yazar/ressam Christy Brown’ın hayatını oynadığı filmin çekim aralarında bile tekerlekli sandalyesinden kalkmayı reddedince ekiptekiler öğlen yemeğini yedirmiş, onu mekândan mekâna taşımışlardı. Çekimlerde iki kaburgası ciddi biçimde zedelenmişti.

‘Son Mohikan/The Last of the Mohicans’ (1992)Film için Alabama’nın vahşi doğasında altı ay yaşadı. Michael Mann’in söylediğine göre, bu süreçte doğru dürüst yemek yememişti. Kano yapmayı, iz sürmeyi, hayvan derisi yüzmeyi öğrenmişti. Tüfeğini de yanından ayırmıyordu.

‘Babam İçin/In The Name Of The Father’ (1993)Yanlışlıkla terörist olarak suçlanan bir adamı canlandırdığı filmde, hapiste zorlu günler geçirmesi gerekiyordu. Terk edilmiş bir hapishanede bu yüzden aylarca inzivaya çekildi. Bir sorgulama sahnesi için üç gün uyumamıştı.

Haberin Devamı

‘Cadı Kazanı/The Crucible’ (1996)Çekimlerin başından sonuna hiç yıkanmadı, karakterinin evini kendisi inşa etti, vücuduna gerçek dövmeler yaptırdı.

‘The Boxer/Boksör’ (1997)Eski dünya şampiyonu Barry Mcguigan’dan 18 ay boyunca boks dersleri aldı.

‘New York Çeteleri/ Gangs Of New York’ (2002)Uzun süre bir kasabın yanında takıldı. Çekim aralarında sürekli bıçağını biliyordu. 19. yy.’da mantolar olmadığı için, çekim aralarında kalın kabanlar giymeyi reddetti. Zatürre oldu.

Yazının tamamı, Milliyet Sanat şubat sayısında.