Cadde ELBET BiR GÜN BULUŞACAKLAR

ELBET BiR GÜN BULUŞACAKLAR

13.02.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:

Koleksiyoner Dr. Sertaç Kayserilioğlu en romantik aşk kartpostallarını CADDE okurlarıyla paylaştı. 1900 - 1965 yılları arasında yazılmış sevgi sözcükleri, Sevgililer Günü öncesi aşkınızı pekiştirecek

ELBET BiR GÜN BULUŞACAKLAR

Dünyanın çeşitli yerlerinden postalanmış yaklaşık iki bin aşk kartpostalını toplayan Dr. Sertaç Kayserilioğlu, aslında bir araştırmacı yazar. Koleksiyonerlik tutkusu onu bir kitap yazmaya kadar götürmüş. Yeni kitabında aşk kartpostallarını toplayacak Kayserilioğlu, bu tutkusunu şöyle anlatıyor: "Kartların görsel güzelliklerinden ziyade, onların değerini arttıran başka bir şey var: Sevgiliye hitaben yazılmış aşk sözcükleri. Kimi zaman kartların ön yüzündeki resim, arkasına yazılanların büyüsüyle aşkları anlatmış; kimi zaman da sevgilinin karta sinmiş parfüm kokusu tenleri buluşturmuş. Kartın ön yüzündeki çiçek resimlerinin arasına kendi fotoğrafını yerleştirerek: ‘Aşkım senin için çiçek açtı’ diye yazmış biri."

Haberin Devamı

Aşk, dünyadaki tek gerçek
Kayserilioğlu, "Bizler The Beatles'ın 'And I Love Her' şarkısını dinleyerek büyümüş bir kuşağız" diyor, "Biraz da arada kalmışız sanki. "Bir bahar akşamı rastladım size’ diyerek sevgiliye 'siz' diye hitap eden bir önceki nesille, alabildiğine özgür aşkı yaşayan günümüz gençliği arasında kalan bir kuşak. Ne var ki; kimi tutkular, düşünceler, değer yargıları hiç değişmiyor ve belli ki değişmeyecek de. İşte aşk da; hangi dönemde ya da nasıl yaşanacaksa yaşansın, hep güzel olmuş. Hepsindeki ortak olgu ise, zamanın getirdiklerine meydan okumak. Çok küçük bir andan ya da bir kelimeden, yıllar boyu sürebilecek sonsuzluğu keşfedip bir ömür çıkarabilmek. Zira sır, ünlü sanatçı Ralph Fiennes’in sözlerinde saklı; “Aşk, bu dünyadaki tek gerçek”. Tıpkı 'İngiliz Hasta' filminde, Katherine’nin mağarada ölmeden önce sevgilisine yazdıkları gibi: “Sevgilim... Karanlıkta bir gün ne kadardır, ya da bir hafta? Korkarım, ışığı ve mürekkebi sana bu satırları yazmak için harcadım. Ya ölürüz, içine girdiğimiz bedenleri, tatları, sevgileri, sesleri, dokunuşları ve bu soğuk mağara gibi korkuları gizleyerek. Ya da ölürüz, sevgilerle zenginleşmiş bir nehir gibi büyüyerek. Gelip beni, Rüzgarlar Şatosu'na taşıyacağını biliyorum. Tüm istediğim, seninle haritasız, sınırları olmayan bir dünyada olmak. Çünkü biz, gerçek ülkeleriz.”