Cadde EN BÜYÜK SAVAŞIM, ÖNYARGILARI YIKMAK

EN BÜYÜK SAVAŞIM, ÖNYARGILARI YIKMAK

03.02.2014 - 20:05 | Son Güncellenme:

Varlıklı bir ailede, göz önünde büyümenin zorluklarını yaşayan Mehmet Aslan, “Vurdumduymaz ya da doyumsuz biri değilim. Aile terbiyesi çok sağlam dikte edilmiş bir ailenin çocuğuyum” diyor

EN BÜYÜK SAVAŞIM, ÖNYARGILARI YIKMAK

‘Asayiş Berkkemal’le televizyona dönüş yapan Mehmet Aslan, ekrandan ayrı kaldığı dönemde iş hayatına yoğunlaştığını söylüyor. Hakkındaki önyargıların aksine çalışkan, kariyer odaklı ve oyunculukta hızlı adımlarla ilerliyor. Aslan’la yeni projesini ve özel hayatını konuştuk.

Haberin Devamı

Uzun süre ara verdiğiniz için oyunculuğu bıraktığınızı düşünmüştük. Uzak kalmanızın sebebi neydi?
Hiçbir zaman bırakmadım ama hayatta bir elinde bir sürü elma taşıyorsan, onu dengelemek zorundasın. ‘Doktorlar’ dizisinin ardından bir karar vermem lazımdı ve işlerin başında durmam daha elzemdi. Ticaret öyle ötelenebilecek bir şey değil. Onu bir yere getirdim, şimdi oyunculuğa devam ediyorum. Özlemiştim zaten. Bu işler de biraz şans, kısmet ve çağırmayla alakalı. Bunu istedim, biraz o psikolojiye büründüm, sonra rol geldi zaten.

‘Asayiş Berkkemal’ çağırdıklarınızı karşılıyor mu?
Benim bu diziyi kabul etmemin üç nedeni var. Birincisi, sıcaklığı hoşuma gitti. İkincisi; kanalı çok önemliydi. Üçüncüsü de; yapımcısı hem arkadaşım hem de dizinin anlatım tarzıyla rakibi yok. Onu
geçelim, bir iddiası da yok. Keyifli, butik bir iş yapmaya çalışıyoruz. Birinci bölümde ufak tefek hatalar vardı ama ikinci
bölümden sonra o hatalar düzeltilince, seyirci bunu çok güzel yakaladı, 16 sıra birden atladık.

Haberin Devamı

Bir yandan da iş hayatına devam ediyorsunuz. Setten çıkıp ofise gelmek, o dengeyi kurmak zor olmuyor mu?
Çok zor ama bunun böyle olmasını ben istedim. Özel hayat diye bir şey yok. Olsun da istemiyorum. Ben işimi, durmadan çalışmayı seviyorum. Babam da (Fahrettin Aslan) öyleydi... Hep bir meşguliyetim olsun, hep koşturayım istiyorum. Sabah çok erken ofise geliyorum, sonra çekime gidiyorum, çekim bitince de tekrar ofise dönüyorum. Benim için her gün pazartesi yani. Belki bundan 20-30 sene sonra farklı olabilir ama şu an o enerjiyi görüyorum kendimde. Durmak hoşuma gitmiyor.


Eğitiminiz ne üzerine?
Ben Moliere Enstitüsü’nde okudum. Sayılı tiyatro eğitimi veren merkezlerden biridir. Edebiyat mezunuyum. Edebiyat mezunu olduğum için de zaten tiyatro, Fransız envanterinde mecbur olduğum bir şeydi. Sonra bir yıl Sorbonne’da psikolojiye devam ettim. Boston Üniversitesi’nde Uluslararası Ticaret okudum. Ama oyunculuk, gönül bağı olan bir iş.
Ben para için yapmıyorum bu işi.
Çok sevdiğim için yapıyorum.

Haberin Devamı

Paris gençliğimin şehriÇocukluğunuz Fransa’da geçmiş. Paris sizi nasıl etkiledi?
10 yıl yaşadım Paris’te. Orada yaşadıkça farklı bir kültürü öğreniyorsun, ayakların yere basıyor, yaşıtlarından çok daha olgun bir hale bürünüyorsun, geniş perspektiften bakıyorsun.
Güzeldi. Sonuçta
gençliğimin şehriydi.

Varlıklı bir ailede büyümenin karakterinizdeki etkisi nedir? Çünkü genelde her şeyi çok rahat elde ettikleri
düşünülür...

Benim hayattaki en büyük savaşım, önyargıları yıkmak. İnsanlar muhabbet ettikten sonra “Vay be, biz
seni böyle bilmiyorduk, boş veya hovarda olduğunu düşünüyorduk, öyle biri değilmişsin” diyorlar. İlk başta bu duruma çok üzülüyordum. Şimdi herkes önyargılı davransın, ben onlara doğrunun ne olduğunu göstereyim istiyorum. Onlara gerçek Mehmet Aslan’ı gösterdiğim zamanki hayretleri,
şaşırmaları, ilgilenmeleri hoşuma gidiyor. Ben hovarda, vurdumduymaz ya da doyumsuz biri değilim. Aile terbiyesi çok sağlam
dikte edilmiş bir ailenin çocuğuyum.
Dondurma bile isteyemezdim. Bana verilenlerin kıymetini bilirdim. Doyumsuzluğu
bırak, şımarmaya vaktimiz olmadı.

Haberin Devamı

SABA, ÇOK iYi BiR DOST

İşinizin öncelikle olduğunu söylediniz. Aile kurma fikri çok uzak mı?
Ben onu nasip olarak görüyorum. Gönül işi bu sonuçta.


Hayatınızda biri var mı?
Bir kız arkadaşım var, evet. Saklamıyorum ama insanların gözüne de sokmak istemiyorum.


Saba Tümer’le sizi sık sık görüyoruz. O nasıl bir dost?
Saba, benim 15 senelik arkadaşım. Vefakardır, sırdaştır. Sırrını gün gelince senin yüzüne vurabilecek veya seni satabilecek bir insan değil. Güvenebileceğim biri Saba. Çok iyi kalpli, samimi bir dost.


İdeal kadın nasıl olmalı sizce?
Bu yaşla da değişen, bir şey. 20’lerin başında daha çok fiziğe önem veriyorsun.
Belli bir yaştan sonraysa, gözlerinin içindeki enerji daha büyük bir etki yapıyor. Sonra huy, ruh, düşünceler önem kazanıyor.
Uyumlu olmasını istiyorsun. Sana destek, en azından köstek olmayan, seni geri çekmeyen birini istiyorsun. Huyu huyuna, suyu suyuna derler ya, öyle bir şey. Çok güzel ama uyumsuzsa eskiden belki de, şimdi çekemem.

Haberin Devamı

DUYGULARIMI SAKLAMAM

Sosyal medyada da çok aktifsiniz.
Sanatçıların çoğu herkesle arası iyi olsun diye, her çevreye aynı mesafede durmaya, şirin gözükmeye çalışırlar. Ben duygularını saklayan bir adam değilim.
Her zaman içimden geleni söylerim. İnançlarımdan, bağlılıklarımdan dolayı zarara uğramaktan çekinmem.
Ben rahmetli babamla gurur duyuyorum. Benim de tek isteğim, ileride evladımın benimle gurur duyması.