Cadde ‘ESAS OLAY SEVGi’

‘ESAS OLAY SEVGi’

29.06.2012 - 21:48 | Son Güncellenme:

Aşkının peşinden İstanbul’a geleli 23 yıl olmuş. Söz eşi Sinan Çetin’den açılınca, onunla yaşamanın kolay olmadığını anlıyoruz anlattıklarından. Ama bu, mutlu olmalarının önünde engel değil. Peki ya aşk? Rebekka Haas Çetin’in cevabı net: “Esas olay sevgi. Sinan’a çok aşıktım, şimdi çok seviyorum.”

‘ESAS OLAY SEVGi’

“YÖNETMENLiK iÇiN YETERiNCE EGOM YOK”

Haberin Devamı

Yönetmen Sinan Çetin’le ‘Çanakkale Çocukları’ adında bir film çeken Rebekka Haas Çetin,”Tek başına büyük film çekmek için gücüm yok. Yönetmenlik çok güç istiyor” diyor

Rebekka Haas Çetin, aşkının peşinden İstanbul’a gelip burada bir hayat kuralı tam 23 yıl olmuş. Bu kadar zamana kendisi bile şaşırıyor. Boyunu geçen iki oğlu, bir kızı olan Çetin’in üç çocuk annesi olduğuna inanmak zor. Bu aralar çok yoğun çalışıyor. Eşi Sinan Çetin’le bir film çekimini tamamlamak üzereler, her günü sette geçiyor. Bu arada da sahibi olduğu yoga okuluyla ilgileniyor. Ev ve aile sorumlulukları da cabası. Her şeye rağmen güne yogayla başlamayı ihmal etmiyor.

* Bu aralar sinema filmi de çekiyorsunuz, anlatır mısınız?
Plato Film olarak Sinan’la ‘Çanakkale Çocukları’ adında bir film çekiyoruz. Farklı bir film, bir annenin gözünden anlatıyor savaşı. “Erkeklere ait bir kavram olan savaşın içerisine giren bir anne, tüm kaderi değiştirebilecek mi?” Konuya ilk kez bu şekilde yaklaşıldı.
‘Cihangir Yoga’ adında iki tane yoga okulumuz var. Bu da sonunda bir şirket ve her şirketin istemeden çok fazla işi oluyor. Bu arada tişörtler yaptım, logolar tasarladım, fotoğraf çekiyorum, bize ve arkadaşlarıma zeytinyağı yapıyorum. En önemlisiyse ailemle vakit geçirmek.

* Çocuklarınız kaç yaşında, ne okuyorlar?
Cemo, 19 yaşında, New York’ta SVA School of Visual Art’ta yönetmenlik okuyor, ikinci yılında. Orfeo, 17 yaşında, Londra’da oyunculuk üzerine eğitim alacak. Kızım Tess Sahara, 15 yaşında, IICS International School’a gidiyor.

* Oğlanlar anne-baba mesleğini seçiyorlar...
Evet, kimse yogayla ilgilenmedi. Bu daha sonra olacak. Küçüklükleri hep sette geçti. Film işimiz olmasaydı da evde senaryo konuşup film izleyecektik. Bu tutku aynı zamanda işimiz.

* Peki Rüzgâr’la aranız nasıl?
Birbirimize çok yakınız, hem arkadaş hem anne-oğlu gibi. Rüzgâr çok dürüst ve sevimli, şefkatli biri. O da beni seviyor.

* Yönetmenlik yapmak istiyor musunuz?
Yapıyordum, biliyorum ama tek başına büyük film çekmek için gücüm yok. Yeterince egom yok sanırım! Yönetmenlik çok güç istiyor. Eğer bir film çekmek istiyorsan, hiçbir şey seni durduramaz. Böyle bir tip değilim, birçok şeye parçalanmış durumdayım. “Film yapmak, içinde kalan bir şeyi tükürmek gibi” diyor Sinan. Yoksa bu zorluğa kimse dayanamaz. Sinemanın tek tutku olması lazım bu işi yapmak için. Oysa benim tutkularım çok.

Haberin Devamı

”Film çekerken yoga anında uçup gidiyor”

* Film çekilirken evde nasıl bir atmosfer oluyor?
Bunu yeni fark ettim. Film çekimi sırasında sette istediğim şeyler olmadı, strese girdim ve herkese bağırıp çağırdım. Film çekerken çok fena bir insan oluyorum. Bütün yoga anında uçup gidiyor. Film işi o kadar yutuyor ki seni. Başka hiçbir şey düşünüp yapamıyorsun.

* Film yüzünden evde kavga ediyor musunuz?
Kavga etmiyoruz artık! 23 seneden beri beraberiz, kavga etmekten o kadar sıkıldık ki... Film setinde gerginlik oluyor, ondan çok rahatsız oluyorum.

* Aşk için geldiniz buraya, nasıl geçti bunca sene?
Aşk için geldim evet. Hayatımın akışı bu oldu. İyi ki de olmuş, harika çocuklarım var. Çocuklar gerçekten hayattır. Gerçek sevgiyi çocuklar öğretiyor.

* Sinan Bey’den ve bu evlilikten ne öğrendiniz?
1. Sabır. Ama Sinan’da sabır yoktur, yani ben sabırlı olmayı öğrendim. 2. Küsmemek. 3. Daha çabuk karar vermek- hâlâ öğreniyorum-. 4. Masa tenisi oynamak. Şimdi ondan daha iyi oldum. 5. Sarılarak uyumak. 6. Kendi hakkımı savunmayı öğrendim Sinan’dan.
Ne öğrenemedim derseniz, Türkçeyi tam olarak öğrenemedim. Çünkü kendisi kötü konuşuyor (gülüyor)... Bana öğretemiyor, başkasına bir şey öğretmeyi bilmiyor çünkü. Yol tarif etmeyi bile bilmiyor! Soruyorum bilmediğim bir yolu, “Uzak değil” diyor. “Akşam yemek daveti saat kaçta” diye soruyorum, “Ne zaman istiyorsan” diyor. Çok komik adam.

* Hâlâ âşık mısınız?
Aşık olma hissi çok kısa ömürlü bir şey, bunu artık biliyoruz. Eğer birisi “20 yıldır aynı kişiye aşığım” diyorsa, o bir yalandır. Kimse kusura bakmasın. Aşık olma hissi bir süre sonra bitiyor, eğer ilişki iyiyse bu his sevgiye dönüşüyor. Sevgi, aşık olmak hissinden daha güçlü. Ben de Sinan’a çok aşıktım, şimdi çok seviyorum.

Haberin Devamı

‘ESAS OLAY SEVGi’

Haberin Devamı

“Sinan’ın her şeye karışması beni sinir ediyor”
* İlişkinizde affetmeyeceğiniz şeyler nelerdir?
Affetmek benim çok beğendiğim bir laf değil. Ben kimim ki birini affedeyim? Eğer bu insanın yaptığı şeyler bana acı verdiyse bunu aslında basit bir soruyla karşılaşıyorum: “Ben hâlâ bu insanı istiyor muyum?” Sözdeki ‘kötülük’ten sonraki süreç olaydan daha önemli. Hayat ortağın senin yaşadığın acıyı görüyor mu, seni daha fazla acıdan koruyor mu, acı verdiği olay üzerine konuşmak istiyor mu, yoksa kaçıyor mu? Bir seyi öğrenmek ve bir şeyi değiştirmek için açık mı? Bazen bu krizler bir ilişkiyi güçlü ve muhteşem yapıyor.

* Evde her şeye karışır mı Sinan Bey?
Her şeye karışır, çok sinir eden bir şey bu. Bir resim asıyorum, o indiriyor. O yüzden psikolojim bozuldu! Çok manipülatif bir insan. Yastık alıyorum çöpe atıyor. Sürekli bir yarış var aramızda. Karışma diyorum karışıyor, ne yapayım?
n Bunlar ilişkinin tadı tuzu. Mutlu evliliğin sırlarını sorsam ne söylersiniz?
Diğeri değişecek sanma. İlişkiye, kendine ilgi göster. Yoga öğret, esnek ol. Eşinin cep telefonunu kontrol etme!

Haberin Devamı

“BENDE GiZLi OTORiTE VAR“

* Ailece olduğunuzda nerelere gidersiniz, nasıldır tatilleriniz?
Benim için en mutlu an, bir yerde tatilde olmak. Mesela tekneyle Yunan Adaları’nı plansız şekilde gezmekten daha güzel bir şey yok. Ben macerayı seviyorum. Sinan fazla gelmiyor bu tür seyahatlere. Hindistan, Nepal, Afrika buralara herhalde çocuklarımla gideceğim. Ailece zamanımızın çoğunu New York’ta geçiriyoruz. Senede üç dört kez gidiyoruz. Sinan bile orada çok mutlu oluyor. Bütün gün bisiklet üzerinde geziyor.

* Çocuklarla aranız nasıl? Otoriter bir anne misiniz?
Bende otorite var ama gizli bir otorite bu. Fazla göstermiyorum. Ben anneyim, onların arkadaşı değilim. Çocuklarıma rehberlik ediyorum, yol gösteriyorum. Çocukları ne kadar özgür bırakırsam o kadar iyi oluyor, o zaman otoritem yükseliyor; çünkü güven var. Ama bu, korumasız bir özgürlük değil. Her konuyla ilgileniyorum ama her zaman karışmıyorum. İşlerini zorlaştırmıyorum, her zaman gözüm üstlerinde. Eğer sorun varsa çözümü birlikte olmak.