Cadde ‘Evlatlık alabilirim’

‘Evlatlık alabilirim’

16.11.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Etel Baler, evlatlarının hayatının merkezinde olduğunu belirterek, “Annelik, bebeği dokuz ay karnında taşımak değil. Başka çocuğa da annelik yapabilirim” dedi

‘Evlatlık alabilirim’

- Etel Hanım, ‘Fashiontalks’ kısa bir zaman önce Apple Store’da indirilen ilk 10 aplikasyon arasına yerleşti. Bu proje nasıl doğdu?

Haberin Devamı

Biz sosyal ağları takip ederken, yapılan yorumlarda kıyafetlerin nereden alındığının sorulduğunu fark ettik. Instagram bunları paylaşmaya uygun bir ortam olmadığından bu bilgiler takip edenler için yetersiz kalıyordu.

Herkes arkadaşlarının veya yolda gördüğü birinin üzerindeki kıyafetleri beğenip “Tam aradığım şey, nereden aldı acaba?” diye düşündüğünde sormaya gerek kalmadan hesabına girip bulabildikleri bir platform istedik. Hatta tek tıkla o ürüne kavuşabilmeliydiler. Dolayısıyla sadece moda üzerine bir sosyal paylaşım uygulaması yapıp toplum baskısını kırmak istedik.

- Bu kadar yoğun ilgi bekliyor muydunuz? Geri dönüşlerden bahseder misiniz?

Biz aplikasyonu lansman yapıp tanıtmayı düşünüyorduk. Daha sonra hava muhalefeti dolayısıyla tanıtım tarihini ertelemek zorunda kaldık. “Bari arada app store’a deneme amaçlı Fashiontalks’u koyalım, arkadaşlarımızın yorumları görürüz” diye düşündük. Daha ne olduğunu anlamadan ‘Best new app’ listesindeydik. Bizim için de güzel bir sürpriz oldu.

Haberin Devamı

- Fashiontalks’ta herhangi bir yenilik var mı?

Evet. Artık kullanıcılar link verebiliyorlar. Yani ilk tıkla nereden aldığını gördükten sonra ikinci kez tıkladığınızda bire bir ürünün satıldığı sayfaya gidiyorsunuz ve dilerseniz satın alabiliyorsunuz. Ayrıca web sürümünü de
çıkardık.

- Modayla iç içe bir hayatınız var. Kendi stilinizi nasıl tanımlarsınız?

Moda bana göre insanların düşüncelerini, beğendiği şeyleri, tarzlarını konuşmadan ifade etmelerinin yollarından biri. Benim eklektik
bir stilim var. Öncelikle daha sanatsal ve özel parçaları seçiyorum. Bunları vintage parçalarla ve yeni tasarımcıların özgün tasarımlarıyla
harmanlıyorum.

- Geçen aylarda talihsiz bir kaza geçirdiniz. Yalıdaki son durum nedir?

Maalesef gemi kazası Boğaz’da her 3 - 4 senede bir oluyor. 2008’de Sarıyer’de yük gemisi, çocuk parkına çarptı, büyük şans eseri saatin erken olmasından dolayı parkta çocuk yoktu. Bebek’te de kaza olmuştu. Sonuçta Boğaz’da sadece yalılar yok, okullar, parklar, restoranlar, yollar ve yürüyüş yapan insanlar da var. Boğaz’dan yılda
200 milyon ton tehlikeli madde geçtiğini düşünürsek petrol yüklü bir tankerin çarpmasının yaratacağı faciayı tahmin edebilirsiniz.

Haberin Devamı

- Çevre kirliliği açısından da oldukça sakıncalı...

Kesinlikle. 1979’da Independenta tanker kazası, 27 gün süren yangına ve çevre felaketine yol açmıştı. Boğaz’da gemilere kılavuz zorunlu tutulmalı. Sonuçta Montrö Antlaşması yapıldığında Boğaz’dan elle gösterilecek kadar az sayıda gemi geçerken, şu an yılda 40 bin gemi geçiyor. Yetkililerin de bu konuda önlem almak istediklerini ama uluslararası politikaların bizi zora koştuğunu düşünüyorum.

‘İş bitmeden uyumam’

- İki oğlunuza olan düşkünlüğünüzü her fırsatta dile getiriyorsunuz. Annelik size neler hissettirdi?

Tüm samimiyetimle şunu paylaşmak isterim. İlk çocuğumu beklerken dokuz ay boyunca muhteşem hissi duyacağım anı bekledim ve o an hiç gelmedi. Hastaneye giderken, “Bende galiba o annelik hissi yok” diye ağlamaya başladım. Oğlumu normal doğumla dünyaya getirip kucağıma verdiklerinde birden yıldızlar parladı etrafımda, her tarafımı saf sevgi sardı. Tarif edilemez bir his. Ve o an anneliğin, bir çocuğu dokuz ay karnında taşımak olmadığını ve bana sokaktan getirilen bir çocuğu da vermiş olsalar aynı hissi yaşayacağımı anladım. Hatta o gün bugündür evlatlık almaya çok sıcak bakarım. Annelik bana göre bir çocuğun gözlerine bakıp sadece sevgi hissetmek.

Haberin Devamı

- Son derece tempolu bir hayat... Bu yoğunluk zaman zaman yorucu olmuyor mu?

Yorucu oluyor tabii ki. Ben çocukluğumdan kalan bir alışkanlıkla planımı yetiştiremediğim zamanlarda uykumdan feragat etmeyi seçiyorum ve işimi bitirmeden asla uyumuyorum.

‘Favori sporum scuba’

- Büyük şehirlerde yaşam gün geçtikçe zorlaşıyor. Günlük hayatınızı genelde nasıl geçiriyorsunuz?

Sizin dediğiniz gibi ev, iş, çocuklar ve kıramadığım dostlarım arasında mekik dokuyarak geçiyor. Her yere yetişmeye çalışıyorum.

- Yoga yaptığınızı duydum. Ne zaman doğdu bu merak?

11 yıl önce pilatese başladım. Dört yıl yapınca artık yeterli gelmemeye başladı ve yogaya geçtim. Vücudun kendi ağırlığıyla spor yapmayı, nefes ve denge konsantrasyonunu çok sevdim.

Haberin Devamı

İmkansız gözüken hareketler biraz çalışmayla çok basit bir hal alıyorlar. Vücuda muhteşem bir elastikiyet kazandırıyor. Son zamanlarda scuba da favori

sporlarım arasında. Yine yoğun nefes konsantrasyonuyla denizin müthiş yaratıkları arasında kayboluyorsunuz.

- Eşinizle yıllardır mutlu bir evlilik sergiliyorsunuz. Bu zamanda ise ilişkiler pamuk ipliğine bağlı. Huzurunuzu muhafaza etmek adına neler yapıyorsunuz?

Eşimle, çocuklarımla ve gelecekle ilgili büyük sözler etmeyi sevmiyorum. Uzun zaman diliminde... “Huzuru kendi içinizde bulmasanız, kimse onu size veremez.” Çok sevdiğim bir laf daha vardır; “Mutluluk alınan bir şey değildir; verilen bir şeydir.”