“GiRiŞiMCiLiK DNA’MIZDA VAR”

Bilkent Üniversitesi’nin ‘dahi’ isimlerinden biri olarak tanıdık sizi. Yolunuz İstanbul’a nasıl düştü?

Yaşamımın ilk 23 senesini İstanbul’da geçirdim. ABD’de akademisyen, Kanada’da profesör oldum. 2005’te Bilkent’ten dekanlık teklifi alınca düşünmeden Türkiye’ye döndüm. Bilkent’te çok destek gördüm ve birçok projeyi meslektaşlarımla hayata geçirdim. 2007 sonundaysa, Koç Üniversitesi’nin kurucu rektörü Seha Tiniç’in telefonuyla kariyerim yeni yola girdi. Çok iddialı bir üniversite kuruluyordu ve rektör aranıyordu.

Kurucu rektör olmanın sizin kariyerinizdeki yeri nedir?

Araştırmacı olarak yüzlerce kişinin kariyerini etkilediysem öğretmen olarak binlerce öğrenciye katkıda bulundum. Kurucu rektör olaraksa, 10 binlere dokunma ve yaşamlarını etkileme şansım var. Yaşamın amacını dünyayı değiştirmek, anlam ve fark yaratmak olarak tanımlayan biri için, kurucu rektörlük inanılmaz bir fırsat. Eğitim sisteminin durumunu da düşünürseniz, üniversiteyi, yaşama atılmaya hazırlanan gençlerin son şansı olarak görüyorum.

Özyeğin Üniversitesi’nin farkı nedir?

İş dünyasıyla iç içe eğitim anlayışımızla, ilk yıldan itibaren sunduğumuz yurt içi ve yurt dışı staj imkanlarıyla, mezuniyete kadar öğrencilerin yanındayız. Bizi ayrıştıran diğer unsur, girişimciliğe ve girişimci bakış açısına verdiğimiz önem. Özyeğin Üniversitesi Türkiye’nin en başarılı girişimcilerinden Hüsnü Özyeğin tarafından kuruldu. Girişimcilik, üniversitenin DNA’sında var. Türkiye’nin ilk ‘Girişimcilik Lisans Programı’nı açtık. Şimdi de ‘Girişimcilik Lisansüstü’ programını açıyoruz.

Hangi kentlerden öğrenciniz var?

Türkiye’nin dört bir yanından var. Ağırlıkla İstanbul olmak üzere Antalya, Bursa ve İzmir en çok öğrenci aldığımız şehirler. Altunizade ve Çekmeköy olarak iki merkezde eğitim veriyoruz. Şehir içinde olursanız, öğrenciye sosyal ve spor alanları veremiyorsunuz. Şehirden uzak olursanız da öğrenciyi yaşamdan koparıyorsunuz. Biz İstanbul’da bu iki faktörün en iyi dengelendiği yerlerden birindeyiz.

Özyeğin Üniversitesi’nin İstanbul’daki yeri nedir?

Projelerimizin tümü iş dünyasını ilgilendiriyor. Öğrencilerimizin hemen hepsi birden fazla işyerinde staj yapıyor. Her sene en az bir uluslararası kongreyi İstanbul’a getiriyoruz. Ama, “Özellikle İstanbul’un tümünü ilgilendiren bir projeniz var mı?” derseniz, Enerji, Çevre ve Ekonomi Merkezi’mizin ‘Sıfır İstanbul 2050’ şemsiye projesini örnek verebilirim. Bu proje, IBM’in tüm dünyada verdiği 24 ödülden birini aldı.

Sosyal sorumluluk çalışmalarınızda, ‘girişimcilik’ konusuna vurgu dikkat çekiyor...

İki yıl önce Türk üniversitelerini ziyaret eden Amerikan Devlet Dairesi başdanışmanlarından Steven Koltai, üniversitemizi “Sadece Türkiye’de değil, ABD dışında gördüğü tüm üniversiteler arasında girişimcilik eğitimini en doğru algılayan ve en etkin şekilde veren üniversite” olarak tanımlamıştı. Girişimciliği bir ülkenin olmazsa olmazlarından olarak görüyoruz. Ekonomimizin gelişmesi ve yeni istihdam olanaklarının yaratılması için girişimcilik şart.

Girişim Fabrikası, girişimcinin fikrini gerçekleştirmesi için gereken tüm desteği içeriyor. Program kapsamında mobilyalı ofis alanı, internet, telefon gibi temel destek, iş planı desteği ve kütüphane hizmeti gibi orta seviye destek ve mentörlük programı, avukatlık hizmetleri, patent/teşvik başvuruları ve mali müşavirlik danışanlığı gibi ileri seviye destek yer alıyor.

Maddi destek?

15 bin-30 bin TL arasında çekirdek sermaye desteği sağlayacağız.

Güçlü kadın girişimler yaratmaya katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Programda, işlerini büyütme potansiyeline sahip kadınlara işletme ve yöneticilik eğitimleri veriliyor. Mezunlar bir yıl mentörlük ve danışmanlık hizmeti alıyor. Türkiye’de bugüne dek 168 kadına eğitim verildi. Hedef 400 mezun. Programa, işini büyütmek isteyen tüm kadınlar başvurabiliyor.

Tatvan Kırsal Kalkınma Projesi hakkında bilgi alabilir miyiz?

Altı köy ve beş mezrada, yaşam kalitesini yükseltmeye yönelik çalışmalar yapılıyor. Örneğin, vakfın kurduğu bir ilköğretim okulunun kendi elektriğini üretmesi sağlandı. Diğer bir projeyse, uzaktan eğitime imkan veren tekno-kütüphane. Bu sayede ÖZÜ Sosyal Girişimcilik dersi öğrencileri altı ve yedinci sınıf öğrencilerine İngilizce eğitimi veriyor. Geçen yaz başlattığımız yaz okulunda öğrencilerimiz, bölgedeki çocuklarla kitaplar okuyup tartıştı, tiyatro grubu kurdu, koro çalışmaları yaptı.

‘Maddi yönden erişilebilir’ olma hedefiniz ne kadar gerçekçi?

‘Maddi yönden erişilebilir’ olmak ucuz olmak demek değil, toplumun ekonomik gruplarından en başarılı öğrencilerin bizde okuyabilecek olanaklara sahip olmasıdır. Bunu yüzde 100, yüzde 75 ve yüzde 50 gibi oranlarda burslar vererek sağlıyoruz. 3 bine yakın öğrencimizin sadece yüzde 13’ü burssuz olacak. Ancak burslar girişteki başarıyla sınırlı değil. Okurken akademik performansı yüksek olanlar için başarı bursları, maddi ihtiyacı olanlar için ihtiyaç burslarının önü her zaman açık.

Kampüste çalışma fırsatı var mı?

Yarı zamanlı çalışma ve kampüs dışında maaşlı staj olanakları var. Yalnızca geçen dönemde 100’den fazla öğrencimiz kampüste çalıştı ve yine 100’den fazla öğrencimiz başarı ve ihtiyaç burslarından faydalandı.

“YAŞAM SONSUZ BiR KOŞU”

Sizi hep takım elbisenizin altında spor ayakkabıyla görüyoruz... Çok hareketli bir yaşantım var. Zamanımın çoğu okul dışında koşuşturmakla geçiyor. Rahat giyim önemli. Bir de tabii koşu ayakkabısı giyerek yaşamın sonsuz bir koşu olduğunu da kendi kendime hatırlatmış oluyorum. Bir yerlere varmak için çok koşmak gerek.

PiLOT EĞiTiMi BAŞLIYOR

“Havacılık sektöründe büyüme yaşanıyor. 15 yıl içinde en az 300 bin pilota ihtiyaç olacak. Bu yılda yaklaşık 20 bin pilot ihtiyacı demek. Ülkemizdeyse yılda 500 pilota ihtiyaç duyulacağının göstergesi... Bu verilere dayanarak, geçen yıl açılan ‘Sivil Havacılık Yüksekokulu’nun geleceğin yöneticilerini yetiştireceğini söyleyebiliriz. Bu yıl ilk pilot adaylarını kabul edecek ‘Pilot Eğitimi Lisans Programı’ysa, pilot ihtiyacını karşılamayı hedefliyor.”

TWITTER’DA EN ÇOK TAKiPÇiSi OLAN REKTÖR

Twitter’da en çok takipçisi olan rektör sizsiniz...Babam hep çok konuştuğumdan şikayet eder. Twitter benim için yeni bir kendini ifade etme kanalı. Maalesef ülkemizde rektörlerin ulaşılamaz olduğu yönünde yanılgı var. Twitter’da hesap oluşturan rektörler sadece meraktan takipçi topluyor. Özellikle ‘girişimcilik’ üzerine birçok tweet yazdım; girişimcilikle ilgilenenler takip etmeye başladı. Yükseköğrenim veya futbol hakkında düşündüklerimi yazınca farklı, ekonomi veya kadın haklarıyla ilgili bir şey yazınca başka kişiler takibe alıyor. Benim gibi birçok konuda görüşü olan ve belirtmeye çekinmeyen birinin takipçi toplaması normal.