Cadde “GÖRDÜĞÜM, BiLDiĞiM GALATA VE BEYOĞLU”

“GÖRDÜĞÜM, BiLDiĞiM GALATA VE BEYOĞLU”

16.04.2013 - 18:45 | Son Güncellenme:

İstanbul, Osmanlı ve Bizans sanatı alanlarında çalışmalara imza atan sanat tarihçisi Semavi Eyice, hayatına ve şehre dair anılarını bir kitapta topladı. ‘Semavi Eyice ile İstanbul’a Dair’ adlı kitapta, şehrin sosyal ve kültürel tarihi anlatılıyor. İlk bölümde, Galata ve Beyoğlu’nu Eyice’nin kaleminden tanıyalım

“GÖRDÜĞÜM, BiLDiĞiM GALATA VE BEYOĞLU”

“Galata, çocukluğumdan beri tanıdığım bir bölge oldu. Bu bölgenin en iyi bildiğim ve içinde bir dereceye kadar yaşadığım kısmı, Beyoğlu’dur. Aslında doğma büyüme çocukluğum Kadıköy’de geçti. Fakat yakın bir akrabamız olan bir hanım, Beyoğlu’ndaki Ağa Camii’nin sokağında otururdu. Bu yaşlı hanımın oğlu Cemil Abi, Beyoğlu sinemalarından birinin müdürüydü. Çocukluğumda beni çok sevdiklerinden sık sık Beyoğlu’na götürürlerdi ve Cemil Abi’nin sayesinde sinemaları dolaşırdım. Böylece 1930’lardaki Beyoğlu’nu ve buradaki sinemalarda gösterilen Avrupa filmlerinin
pek çoğunu görmüş oldum.

Haberin Devamı

Beyoğlu’ndaki Avrupa
İstanbul’da yaşayan Levantenler, Beyoğlu’nda varlıklarını her hususta gösteriyorlardı. Avrupadakileri aratmayacak düzende ve gösterişte vitrinler, yine Batı’daki gibi büyük birkaç mağaza vardı. Bunların en büyüğü, bir kapısı İstiklal Caddesi’nde olan, diğer kapısıysa Tepebaşı’na açılan Karlman Mağazası’ydı. Bu tip mağazalarda her eşya bulunur ve reyonlarda genellikle Ermeni kızlar çalışırdı.
1871 yılında Beyoğlu’nda büyük bir yangın olmuştu. Bu yangının arkasından İstiklal Caddesi’nde yeni inşaatlar yapıldı. Bunların arasında, İngiltere’deki kulüpleri andıran, ‘Serkl Doryan’ adında bir müessese de vardı. Bu binanın içindeki muhteşem salonlarda, zenginler şömine karşısında briç partileri yaparak ve viskilerini yudumlayarak otururlardı. İkinci bir kulüp binası da, Pera Palace’ın tam karşısındaki Union Française’di. Bu bina hala duruyor ama herhangi bir faaliyeti var mı, bilmiyorum.

Haberin Devamı

O günlerin eğlence hayatı
Osmanlı döneminde Beyoğlu’ndaki eğlence yerlerinin nasıl olduğunu pek fazla bilmiyorum. Ancak benim gençlik yıllarımda, Beyoğlu’nda iki güzel gazino vardı. Biri Taksim Meydanı’ndaki su maksemiyle Harbiye Caddesi arasındaki kesimde bulunan Kristal Gazinosu’dur. Ünlü şarkıcılarımızın sahneye çıktığı yerlerin başında gelir. Diğeriyse, Topçu Kışlası’nın oraya kurulan Taksim Belediye Gazinosu’dur. Bu da İstanbul halkından her kesimin gidebileceği bir yerdi. Cihangir’de de bazı gazinolar kurulmuştu. Bir de Küçük Çiftlik Parkı vardı. Çocukluğumda bu gazinoya götürüldüğümü hatırlıyorum. Ahşap sahnede, henüz o yıllarda genç bir kız olan, sonraların ünlü ses sanatkarı Safiye Ayla şarkı söylüyordu. Sonunda tüm tarihi binaların başına gelen şey Küçük Çiftlik Park’a da oldu ve buranın özünü teşkil eden kasır binası yanarak kül oldu. Yerine de bir Gazhane ve arkasından da Dolmabahçe Stadyumu yaptırıldı.”

ÇİÇEK PASAJI’NIN UNUTULAN ÇİÇEKÇİLERİ

“Kaliteli lokantalardan biri, İstiklal Caddesi’nin solunda olan dev iş hanının altındaydı. Bunun alt katında L biçiminde bir pasaj vardı. Bir ucu İstiklal Caddesi’ne, bir ucu da Balık Pazarı’na açılıyordu. İş hanının alt katı ‘Degustasyon’ adıyla İşletilen kaliteli bir restorandı. Pasajın en başında da bir Rum çiçekçinin mağazası vardı. Restoran, getirttiği bira fıçılarını yan kapısının önünde tutuyordu. Bir ara yandaki penceresinden ayakta bira içenlere servis yapmaya başladı. Kısa sürede müşterisi çoğaldı. Fıçıların üzerinde bira bardaklarını koyan müşteriler, ayakta içiyor ve etrafta dolaşan satıcılardan mezelerini alıyorlardı. Fakat zamanla bu işin kârlı olduğunu gören başkaları da, bütün çiçekçi dükkanlarını birer birer alarak geçidi, içkili lokantalar haline getirdiler. İçinde çiçekçi dükkanı kalmamasına karşılık burası Çiçek Pasajı adıyla ünlü bir meyhane dizisi durumuna girdi. Artık ayakta değil masalarda içki içiliyor, içeriden mezeler geliyor, garsonlar servis yapıyorlardı. Fakat bu lokantalar bu alt katı fazla dar bulduklarından, yerlerini genişletmek için devamlı duvarları açtılar ve salonlarını büyüttüler. Ve sonunda bir gece beklenen felaket oldu. İş hanı çöktü. Bina tarihi olduğu için tekrar ihya edilmesi düşünüldüyse de, mümkün olamadı. Yıkıntı kaldırıldı. Cephenin sadece alt kısmı muhafaza edildi ve meyhaneler de artık adı
Çiçek Pasajı olan yerde çalışmalarını sürdürdüler.”

Haberin Devamı

ABANOZ SOKAĞI
“Galata’nın kıyılarında gemicilerin eğlendikleri lokaller kurulmuştu. Yüksek Kaldırım’ın sağındaki birkaç sokak da hayat kadınlarının bulunduğu evlere tahsis edilmişti. Öğrencilik yıllarımızda bu evlerdeki kadınların zaman zaman üstlerinde sabahlıklarla Yüksek Kaldırım’a çıktıkları, hatta bu kıyafetlerle zührevi hastalıklar muayene istasyonuna gittikleri görülürdü. Bu istasyonun karşısındaki açık hava kahvehanesinde de otururlardı. Sonraları bu sokakların girişleri duvarla kapatıldı. Her nedense Abanoz Sokağı adını taşıyan bu sokak, yıllarca bu görevini sürdürdü. Ancak yakın tarihlerde sokağın böyle evlerden arınması düşünüldüğünden temizlendi, normal bir Beyoğlu
yolu haline getirildi.”

Haberin Devamı

YARIN: BiZANS VE OSMANLI DEVRiNDE BiR MEYDAN: HiPODROM