HER YERE GAMSIZ GiRiYORUM

ÖSS’ye ilk gireceği zaman sınav günü uyuyakaldı. İkinci yıl trafiğe takıldı, yarısında girdi. Üçüncü yılda aradığını bulamadı. Dört yıl dersaneye gitti. Sonra özel üniversiteyi kazandı. Ona ‘Onur’ diye seslenen annesi her gün merakla bekliyor, “Ne zaman adam olacaksın?” diye sorup duruyor. Dışarıdaki arkadaşlarına göre ise o ‘Hayrettin’. İşte o adamın 10 parmağında 10 marifet var. Stand-up, kısa film, 50’ye yakın tiyatro oyunu, reklamlar... Ama onun hayalleri daha yükseklerde. Oyuncu, Oscar almak istiyor. Belki o zaman annesinin gözüne girer.

Kendinizle dalga geçer bir haliniz var.
Girdiğim her yere gamsız giriyorum. Üzüntülerim olsa da kendi kendime paylaşırım. Bir hafta tek başıma tatile giderim. Bir de fotoğraf makinemi alırım. Uçlarda yaşıyorum.

Değişmek istiyor musunuz?
Bana ‘Değişecek misin?’ diye soruyorlar. Tabii ki değişeceksin. Değişim güzel bir şey. Ama ben yine her pazar babaannemi, hafta içi anneannemi ziyaret edeceğim, ailemle vakit geçirmeye devam edeceğim. Bir büyü var ortada, o büyünün bozulmaması gerekiyor.

Yıllarca reklamcılık okumak için kursa gittiniz, sonra üniversiteyi bitirdiniz ve oyuncu oldunuz? Madem oyuncu olacaktınız neden reklamcılığın peşinde bu kadar koştunuz?
Bir bileziğim olsun ve sevdiğim bileziği takayım istedim. Reklamcılık beni rahatlatan bir iş. O yüzden böyle bir tercih yaptım. Kadir Has Üniversitesi Tiyatro Topluluğu’nda dört yıl boyunca eğitim gördüm. 50’ye yakın oyun sergiledik, turnelere çıktık. Çekinerek söylüyorum ama İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş tarafından en iyi erkek oyuncu ödülüne layık görüldüm. Absürd komedi bir oyunla ödül almak beni çok heyecanlandırdı ve gaza getirdi.

Bilezik reklamcılık mı?
Evet, işe yarıyor. Arada çıkarıp ortaya koyuyorum. Sekiz kişilik bir ekibimiz var, ‘Kızsız Adam’ı onlarla yapmıştık.

Stand-up’ınızda ne anlatıyorsunuz?
Aslında klasik stand-up ama hepimizin yapıp fark etmediği detaylardan oluşuyordu. Bir kere hareket komedisi var. Sahnenin her yerini kullanıyorum. Duvarı deleceğim neredeyse. Yenisini de yazıyorum, Martta oynayacağım. Türkiye’deki bütün üniversitelere hazirana kadar turne yapacağız.

Peki küfürle mi güldürüyorsunuz?
Yerinde küfürle güldürüyorum.

Hiperaktif misiniz?
Değilim. Hiperaktiflik bir hastalık. Ben hasta değilim. Ben normal bir insanım. Hiperaktifler yerinde duramaz.

Bence siz de yerinizde duramıyorsunuz?
Ben evde yerimde duruyorum. Durmak istediğim zaman duruyorum, otokontrolüm var yani. Tabii uyurken ayaklarımı oynatırmışım, bu da farklı bir enerji.

‘Gelecekten Bir Gün’ filminde oynuyorsunuz. Filmin afişinde ‘İnsan kendi şansını yaratır‘ sözü dikkatimi çekiyor. İnsan kendi şansını nasıl yaratır?
Sorumluluklarını bilerek, mantıklı hareket ederek yaratır. Hayalimin en tepesinde Oscar almak var.

Bu film projesi nasıl gelişti?
Çok şanslıyımdır. ‘Kızsız Adam’dan sonra bir sürü teklif aldım. Ama ben bu projeyi çok doğal, içten ve samimi olduğu için tercih ettim.

Galadaki ‘Bu gala daşlı gala’ tişörtünü farklılık yaratmak için mi giydiniz?
Yok. O da bir hayaldi benim için. İleride bir galam olursa o tişörtü giyerim diye düşünmüştüm. Gala günü aklıma geldi ve o gün bastırdım.

Piyasada çok Türk filmi var. ‘Gelecekten Bir Gün’ü ayıran nedir?
Bir kere kadrosu çok fantastik değil mi sence de? Senaryosu her öğeyi barındırıyor. Romantik komedi, kara mizah, dram, düşündüren bir film. Mesaj vermemeli.

Ne düşündürüyor peki?
Hayata karşı kolay pes etmemeyi, hayata karşı savaşmayı düşündürüyor. Şaşkınlık ve şansın başka bir şey olduğunu gösteriyor.

Siz hiç pes ettiniz mi?
Etmediğim için buralardayım. Hayallerimi görüyorum, hayallerimi yaşıyorum ve hayal etmeye devam ediyorum.

Siz kızsız adam mısınız?
Evet, hâlâ kızsız adamım. (Gülüyor)


‘SAÇIM TAMAMEN RASTLANTI’
Sizi Jim Carrey’ye benzetmelerine ne diyorsunuz?
Onun yaptıklarını yapmak istesem ‘Gelecekten bir Gün’ filmini çekmezdim. Bizim halkımızın huyunu biliyorum. Aşılacak diye umut ediyorum.

Nasıl oldu bu saçlar böyle?
Kendi kendine oldu. Yedi, sekiz sene önce bir gün ben yattım. Kalktığımda böyle olmuş, beğendim. Sonra böyle kullandım.

Ayrıca Doritos’un ‘Hisseler Tatlar Kampanyası’nda reklam yüzüsünüz. Kampanya yeni tatlar yaratanlara yüzde 1 hisse veriyor. Bu hisseye sahip olsanız ne alırsınız?
Büyük bir para. Denizi çok seviyorum. Bir sandal ve bir tekne alırdım. Zeki Müren, Sezen Aksu, Levent Yüksel çalsın.

Modayla aranız nasıl?
Ben yaşanmış giysileri giymeyi seviyorum. İkinci el mağazalarda çok dolaşırım. Oduncu gömleği koleksiyonum vardır. Bir de ilk defa 25 yaşımda kot giydim. Öncesinde kanvas pantolon ya da eşofman giyiyordum. İki hafta önce kot aldım. ‘Yakışıyor’ dediler.