Cadde İstanbul’daki New Yorker’lar pek dertli

İstanbul’daki New Yorker’lar pek dertli

09.12.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

İstanbul’daki New Yorker’lar pek dertli

İstanbul’daki New Yorker’lar pek dertli



İstanbul’daki New Yorker’lar pek dertli


Kentimizde bir süredir ‘brunch’larda, partilerde toplu gösterim yapan, birkaç haftadır da Radikal gazetesinde artık kendilerini ismen de deklare eden "İstanbul’daki New Yorker’lar" diye bir familya bulunuyor. Hayatında en az bir kere, en az 10 gün New York’ta kalan birinin ama ancak belli bir miktarda alışveriş malzemesini o kentten bu kente getirmiş olmak şartıyla dahil olduğu bu klanın üyeleri, bu kentte, yani İstanbul’da samimi bir gurbet duygusu içindedirler. İstanbul silüetinin görünmediği alışveriş merkezlerindeki, pasajlardaki kafelere, barlara takılırlar.
Ve 11 Eylül’den sonra artık ikinci sınıf insan bile olamadıkları o kentin hasretiyle bu kentin sokaklarında bizim bastığımız zeminden bir karış yüksekte süzülerek ve etliye sütlüye karışmadan, karışmaya tenezzül etmeden dolaşırlar.

Sigara yasak olunca..
"İstanbul’daki New Yorker’lar" şu şıralar çok heyecanlı. New York’tan çok sevdikleri "Starbucks" kafeler zinciri İstanbul’a geliyor. Kuveyt menşeili Shaya adlı bir şirketin getirdiği Starbucks’ta sigara içilmeyecek oluşu daha işin başından keyif kaçırıyor ya, neyse. Starbucks marka kahve paketleri "İstanbul’daki New Yorker’lar"ın nicedir mutfaklarındaki ‘sine qua non’ (olmazsa olmaz) öğelerden zaten. Ah, ah, kahveyi dünyaya tanıtmış bir milletin efradının düştüğü hale bakın. Aslında bu Shaya bayağı İstanbul’daki New Yorker’lar için çalışıyor. Çünkü aynı firma, bu klanın en sevdiği hazır giyim markası olan GAP’i ve ünlü kozmetik markası M.A.C.’i de getiriyor Türkiye’ye.
"İstanbul’daki New Yorker’lar" pek de dertliler bugünlerde. Hatırları sorulduğunda ya New York argosundaki çok popüler olan "highly beat up (dayak yemiş gibiyim)" yanıtını veriyorlar ya da "hayli bitap" diyorlar. Çünkü New York dönüşlerinde bindikleri uçakların kargolarına fazla yük veremiyorlar. Uçaklar full ve İstanbul’a indiklerinde içlerinden asker tıraşlı Amerikan taşralıları ve koca koca koliler çıkıyor.

Dubai’nin sırrı ne?
Böyle bir dönemde bir merak konum da şu: Türk popçuları neredeler? Shakira gibi ticari Amerikan şarkıcıları bile artık savaş karşıtı demeçler verirken, bizimkilerde tık yok.
Bu bayram Doğu, Ortadoğu yönüne kalkan uçaklara sadece tıraşlı Amerikan taşralıları binmedi. Sosyetenin de bu bayram tercihi Dubai idi. (Benim sosyete tanımıma arabeskçiler, popçular da girer.) Derya Tuna’nın da bayramı Dubai’de geçireceği basına yansıdı. Bir yıl önce Asena ile Dubai’de tatil yapan İbrahim Tatlıses bu şirin tatil beldesinden çevresindeki herkesin yararlanmasını istiyor herhalde...

Gülben kulvarını genişletti
Şu Gülben Ergen tuhaf kız. Nereye dükkan açacağını biliyor. Şarkıcılık, oyunculuk, şov kızlığı yetmiyor olmalı ki, ne yaptı etti Milliyet Sanat, Radikal İki gibi sol entelektüel ya da sadece entelektüel yayınların yayın yönetmeni Tuğrul Eryılmaz’la tanışıp kendisini sevdirmeyi başardı. Pakize Barışta’nın verdiği ve Sezen Aksu’nun da katıldığı partide Eryılmaz’la tanışan Ergen belki de sol entelektüel hamisi deneyimli gazetecinin telif listesine girer yakında... Milliyet Sanat popüler olanla olmayan arasında ayrım yapmayan bir sanat dergisi.

Ve kısa kısalar:
İstanbul’daki New Yorker’lar pek dertli
Şu sıralar genç sosyetenin en fazla konuştuğu konu şu: Yağmur Ünal ve Barış Yaman söz kesti mi?
Emre Kınay, yeniden tiyatroda. Kınay’ın yönettiği Neil Simon imzalı "İkinci Cadde’nin Mahkûmu"nun galası 13 Aralık akşamı Yunus Emre Kültür Merkezi’nde.
Özgün ressam Turan Erol’un son 15 yıl ürünleri 12 Aralık’ta Akbank Kültür Sanat Merkezi’nde.