Cadde “iSTANBUL HER HALiYLE KABULÜM”

“iSTANBUL HER HALiYLE KABULÜM”

20.10.2011 - 01:00 | Son Güncellenme:

Zeynep Eronat, gerçek bir İstanbul aşığı. Şehrin trafiğini bile sevdiğini söyleyen oyuncu, “Ne gürültüsünden şikayetim var, ne keşmekeşinden. Ayazına da bayılıyorum, yazına da. İstanbul eşsiz bir şehir” diyor

“iSTANBUL HER HALiYLE KABULÜM”

İstanbul’la ilgili çocukluk yıllarınıza dair neler hatırlıyorsunuz?
Çocukluk yıllarımda peri padişahının ülkesiydi bu şehir benim için. Çok şanslıyım ki İstanbul’un eski halini yaşayanlardanım ben. Gözümü kapatınca aklıma; dedemin evi, Süreyya Paşa Plajı, Sarıyer’de anneannem ve dedemle yaptığımız fayton gezileri, sütçü Fatma Teyze, yoğurtçu, bisiklet maceralarım geliyor. Sonra Lale Sokak, evimizin önündeki papatyalı arsa, deli Ali, genç dayılarım, pikap ve plaklar... Kapalıçarşı o zaman gözüme bir ülke kadar büyük görünürdü. Her defasında bir gün evden kaçıp, gizlice Kapalıçarşı’ya gidip, gönlümce keşifler yapmayı planlardım çocuk aklımla. Bekçi amcanın düdüğü, postacının bisikletinin çanı, anneannemin masallarına karışan uykumun arasındaki trenin sesi... Ve daha bir sürü güzel anı var hatırladığım. İstanbul’la ilgili bir çocuğun aklında başka neler kalır ki... En güvenli yer sanırdım İstanbul’u. Çünkü anneannem ve dedemin şehriydi. Bütün İstanbul bizim sanırdım, öyle de yaşardım aklımın erdiğince. Hep en mutlu olduğum yer oldu İstanbul.

Sizce İstanbul’u İstanbul yapan unsurlar neler?
Bence İstanbul’u İstanbul yapan ta kendisi. Ne coğrafi konumu, ne sosyal ve ekonomik koşulları, ne batıya ve Avrupa’ya açılan en önemli geçiş kapısı oluşu... Bütün şairlerin, yazarların kalemi en az bir kere değmiş olsa da İstanbul’u hâlâ hiç kimse tam anlamıyla tarif etmeye yetmedi. İstanbul başına buyruk, tanımlanamaz, anlatılamaz ancak yaşadıkça tanıyabileceğiniz bir şehir. Herkesin bir kendi İstanbul’u var. Kim nasıl hissediyorsa öyle bu şehir.

Sizin İstanbul’unuzu anlatmanızı istesem...
Eminim İstanbul, Sertab Erener’in aynı adlı şarkısındaki gibi beni üzenleri döver, beni sevenleri öper. Bu şehirle ilgili popüler ve klasik gerçekler ilgilendirmiyor beni. Ben başka gözle bakıyorum. Bütün güzel tesadüfleri, mesleğimin en güzel kazançlarını, kendimi bile burada bulduğum, trafiğini bile sevdiğim şehir İstanbul. Ne gürültüsünden şikayetim var, ne keşmekeşinden. Ayazına da bayılıyorum, yazına da. Her haliyle kabulüm. Kendimi en ait hissettiğim yer. İstanbul eşsiz bir şehir. Peri padişahının ülkesi.

Şehirde müdavimi olduğunuz adresler var mı?
Nişantaşı House Cafe nerdeyse her gün gittiğimiz bir yer, sevgili dostum Rüçhan Çalışkur’la. Diğer en sevgili dostum Beliz İnal’la da Nişantaşı Kırıntı, Cihangir White Mill, Symyrna, Kahvedan, Demeti... Ben alışkanlıklarımdan kolay vazgeçebilen biri değilim. Gittiğim kafe ve restoranlara da ait olmak isterim. İsterim ki garsonlarla, şeflerle tanışıyor olayım, gittiğim zaman bana “Her zamankinden mi Zeynep Hanım?” diye sorsunlar.

Haberin Devamı

“Özge ve Seçkin’e haksızlık ediliyor”
‘Al Yazmalım’ın çekimlerine Bursa’da devam ediyorsunuz. Çekimler nasıl geçiyor? Bursa’da yaşamak nasıl?
Mudanya ve Tirilye’ye plato kuruldu. Setimiz çok eğlenceli. Çekimler güzel gidiyor. Bütün ekip çok iyi anlaştık. Saygıda, sevgide kimse kusur etmiyor. Özge (Özpirinçci) ve Seçkin (Özdemir) o kadar tatlılar ki... Çok çalışmalarına rağmen hiç şikayet etmiyorlar.

‘Selvi Boylum Al Yazmalım’ Türk sinemasının klasiklerinden biri. Filmin sizin hayatınızda özel bir yeri var mı?
Olmaz olur mu? Favori Türk filmlerim içinde ilk beştedir. İzlediğimde çocuktum. Şimdi ‘Al Yazmalım ’da oynayan çocuklar sanıyorum doğmamışlardı o zaman.

Dizi versiyonuyla seyirci karşına çıktınız.
Her klasik gibi bunun da dizi versiyonunu çekiyoruz. Tabii ki aslına sadık kaldık. Ama dizi mantığı olduğu için yan hikayeler katarak, uzatabildiğimiz kadar uzatmayı düşünüyoruz hikayeyi.

Rol arkadaşlarınızın performanslarını nasıl buluyorsunuz?
Bence mükemmeller. Çocuklara haksızlık ediliyor. Ne Özge Türkan Şoray olma iddiasında, ne de Seçkin Kadir İnanır. Bu diziye başka bir versiyon olduğu gözüyle bakmak lazım. Mesela ‘Romeo Juliet’ kaç jenerasyon oynadı. Herkes kendi yorumunu kattı. ‘Kırmızı Eşarp’ı Cengiz Aytmatov Türkan Şoray ve Kadir İnanır için yazmadı. Saygıyla sevgiyle önlerinde eğiliyorum. Ama birtakım isimlerin tekelinde olmamalı bir klasik eser. Kıyaslamak çok yanlış. Çocuklar çok çaba sarfediyor, çok çalışıyorlar.

Haberin Devamı

“Rüçhan Çalışkur’la kandırıldık “
Tiyatroya uzun bir ara verdiniz...
Altı senedir yapamıyorum. O kadar özledim ki... Evlat hasreti gibi. Aslında Haluk Bilginer’den bir teklif geldi sezon başında. Ama “Evet” diyemeden ‘Al Yazmalım’ı onayladık. Haluk Bilginer’le aynı sahneden olmak harika olacaktı. Şimdi sevgili Rüçhan Çalışkur’la bir projemiz var.

Sinema?
İki ay kadar önce Rüçhan Çalışkur’la bir kadın tarafından kandırıldık. Kendini yapımcı olarak tanıtıp, bir sinema projesinin olduğundan bahsetti. Yabancı uyruklu, “İspanyolum” dedi. İsminin Paula olduğunu söyledi. Ama gerçekte kimdir bilmiyoruz. Ya bir şizofren ya da bir dolandırıcıydı. Birkaç kere görüştük. Daha sonra menajerimize haber verdik. Tabii menajerimiz dolandırıcı olduğunu anladı hemen. O da yalnız olmadığımızı anlayınca toz oldu ortadan. Piyasayı dolandıran böyle bir kadın var demek ki.

Size nasıl ulaştı bu kadın?
Sokakta karşılaştık. “Ben zaten sizi arıyordum” dedi. Her şey o kadar mantıklıydı ki... Dolandırıcı olacağı aklımızın ucundan geçmedi.


Favorileri
- En son okuduğu kitap: Irvin D. Yalom, ‘Aşkın Celladı’
- En son izlediği film: İncir Reçeli.
- En sevdiği şarkılar: Cihan Güçlü, ‘Ama’, Ayşe Özyılmazel, ‘Taşıyor Baksana’, MFÖ, ‘Hep Yaşın 19’, Sting, ‘Shape of My Heart’, The Eagles, ‘Hotel California’
- En sevdiği semtler: Boyacıköy, Emirgan, Sarıyer, Salacak, Kuzguncuk.



Seçkin tatlı oğlum, Özge gönlümün neşesi
-Özcan Deniz: Prens.
- Nurgül Yeşilçay: Yaramaz kız çocuğu.
- Özge Özpiriçci: Gönlümün neşesi.
- Seçkin Özdemir: Tatlı oğlum.
- Miraç Eronat: Her şeyim.
- Rüçhan Çalışkur: O da benim her şeyim.
- Ertan Saban: Muhteşem oyuncu.
- Seda Akman: Yaşından çok daha olgun ve güzel bir insan.

Yazarlar