03.04.2013 - 20:59 | Son Güncellenme:
YAZI DiZiSi - 3
Hematolojide en sık görülen kanserler, lenf düğümü kanseri olan lenfomalardır. Bu hastalıkları ‘hodgkin lenfoma’ ve ‘hodgkin-dışı lenfoma’ olarak ikiye ayırıyoruz. ‘Hodgkin-dışı lenfoma’, çok sayıda, değişik biyolojisi ve süreçleri olan, tedavileri günümüzde tamamen farklılaşmış hastalıkların toplandığı bir sepet oluşturmaktadır.
Sıklık açısından lenfomalardan sonra gelen hastalık da, kemik iliğinde ve kemiklerde görülen ‘multipl miyelom’ adlı rahatsızlıktır. Diğer sık görülen kan kanseri tipiyse, lösemidir. Bunu akut lösemiler ve kronik lösemiler şeklinde ayırabiliriz. Miyelodisplastik hastalıklarsa, daha çok yaşlılarda görülür ve kandaki hücre sayısının azalmasıyla fark edilir. Bir diğer grupsa, ‘miyeloproliferatif hastalıklar’dır. Bu hastalıklar kendilerini kandaki hücre sayısının artmasıyla gösterir. Bunların yanında, kanser olmasa dahi çok ciddi hastalıklar da vardır. ‘Aplastik anemi’ denilen, kemik iliğinin kan hücrelerini imal etmemesinden kaynaklanan hastalık, bunlara örnektir. Bağışıklık sistemini etkileyen kan hastalıkları da önemli rahatsızlıklar arasındadır.
Hodgkin lenfoma yok edilebiliyor Bu hastalık, lenf düğümlerindeki büyümeyle kendini gösterir. Kilo kaybı, geceleri terleme, tekrarlayan ateş en bilinen belirtilerindendir. Hastalığın hangi evrede olduğunu saptamak için bilgisayarlı tomografi ve kemik iliği biyopsisi gerekir.
‘Hodgkin lenfoma’, tedavisi başarılı olan kanser tiplerindendir. Erken evre ve kötü risk faktörü olmayan hastalarda, kısa süreli kemoterapi ve ışın tedavisi yeterli olur. Fakat hastalık ilerlemişse, yok edebilmek ve nüks etmesini önlemek için, daha etkili bir tedavi gerekebilir.
Antibiyotikle tedavi
‘Hodgkin-dışı lenfoma’lar; indolen (yavaş ilerleyen), agresif (hızlı ilerleyen) ve çok agresif (çok hızlı ilerleyen) lenfomalar şeklinde üçe ayrılır. Bu hastalıkların seyri de, tedavileri de farklıdır. ‘Hodgkin-dışı lenfomalar’ da kendi içinde ikiye ayrılır: B-hücreli ve T-hücreli lenfomalar. T-hücreli lenfomalar, B-hücrelilere oranla genellikle daha kötü seyreder. Bu yüzden tedavisinde daha etkili yöntemler seçilir. Eskiden ‘hodgkin-dışı lenfomalar’ın çoğuna CHOP adlı kemoterapi protokolü verilirken; günümüzde hastalığın alt
grubuna göre değişen, hastalığa özel daha etkili tedaviler uygulanıyor. Hatta bazı lenfoma tiplerinin, kemoterapi kullanmaksızın antibiyotiklerle tedavisi mümkün. Örneğin midede veya gözde oluşan lenfomaların bazı tür ve evreleri, antibiyotikle yok edilebilir. Hastaya önerilecek uygun tedaviyi seçebilmek için, lenfomanın alt grubunun, evresinin ve prognostik faktörlerinin bilinmesi gerekir.
Lösemİde tedavİ şansı çok yüksek
Akut lösemiler hızlı ilerleyen ve hayatı tehdit eden hastalıklardır. Akut lösemiler iki gruba ayrılır: Akut lenfoblastik lösemi (ALL) ve akut miyeloid lösemi (AML). ALL tedavisinde hastalığın alt grupları belirlenerek, çok sayıda kemoterapi ajanının kullanıldığı protokoller yapılır. Hedef hastalığı tamamen yok etmektir. AML tedavisiyse, yoğun bir kemeoterapiyi gerektirir. Bazı hasta gruplarında hastalığın nüks etmesini engellemek için kök hücre nakli önerilir. Kronik lösemilerde de yeni tedavi yöntemleriyle hem tedaviye cevap verme oranı, eskiden tahmin edilemeyecek bir düzeye erişmiştir.
Miyelom hastalarının yaşam süresi artıyor
Multipl miyelom tedavisinde de önemli gelişmeler oluyor. Son yıllarda yaşam süresinde artış görülüyor. Etkili ilaçların uygun kombinasyonlarla kullanılmasıyla, tedaviye cevap verme oranı artıyor. Bu hastalığın özellikleri, kemik erimesine, kemik kırıklarına, böbrek yetmezliğine ve bağışıklık sistemindeki bozukluklara sebep olması. Multipl miyelom, dünyada en çok kemik iliği nakli yapılan hastalıklardan biri. Birkaç (genellikle 3-6) kür kemoterapiden sonra hastalarda kök hücre nakli hedeflenir. Önce kemoterapi ve ilaç kullanılarak, hastadan kök hücre toplanır ve sonra yüksek doz kemoterapi verilip, kök hücre nakline gidilir. Genellikle nakil
3 hafta süresince hastanede kalışı gerektirir. Yeni ilaçların da desteğiyle, otolog nakil yapılan hastalarda, tedaviye cevap verme oranı yüzde 95’in ve tam cevap verme oranıysa yüzde 70’in üzerine çıkabilmektedir.
YARIN: KEMOTERAPi SÜRECi