Cadde Kuşadası’nda Aqua Fantasy

Kuşadası’nda Aqua Fantasy

14.07.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Gece eğlencesine buyrun

Kuşadası’nda Aqua Fantasy



     Eskiden, özellikle çocukluğumda en sık gittiğim tatil yörelerinden biriydi Kuşadası. Çok güzel anılarım vardır orada. Ama şimdilerde Kuşadası Festivali’ni düzenleyen ve çilesini çeken sevgili Ali Rıza Türker’in güzel hatırı olmasa Kuşadası’na adım atmam. Çünkü beton yığını olmuş güzelim belde. Şehir trafiğinden farksız bir trafik, perişan esnaf, mutsuz insanlar... Milliyet Gazetesi Yayın Yönetmeni sevgili Mehmet Y. Yılmaz’ın da geçen hafta yazdığı gibi Kuşadası acınacak hale gelmiş. Kuşadalılar, o yazı gözünüzden kaçmışsa, internetten bulup okuyun. Beş yıldızlı otellerin çoğu perişan. Ucuz turist ağırlamaktan vallahi odalar kokuyor. Zaten patronlar da yıllardır otellerine bir çivi bile çakmamışlar. Gecenin bir yarısında gittiğim ilk beş yıldızlı otelde gösterilen üç odada da ağır bir koku olması nedeniyle kalamadım. Sonunda Onura’da karar kıldım. Hiç olmazsa Onura deneyimli ve kibar personeli, konumu, zengin açık büfesi ve konaklayan turist kalitesinin biraz yüksek oluşu nedeniyle kalınabilecek ender yerlerden biri. Biraz nefes aldıktan sonra minik bir tur attım. Belediye işçilerinin ağzını bıçak açmıyor. Aralarında üç aydır maaş alamayan, cebinde sigarası, evinde yiyecek ekmeği olmayan bir yığın insan var. O nedenle bu yılki yerel seçimlerde Kuşadası Belediye Başkanı Fuat Akdoğan adaylığını koymasın bence. İşçilerden biri ne dedi biliyor musunuz? "Ortaya çıksa, onu bir kıstırsak, başına çuval geçirip eşşek sudan gelinceye kadar benzeteceğiz". Şok oldum. Ne kadar kin tutmuşlar! Başkan, Limaş ihalesinde 2.5 milyon dolar, yani 3.5 trilyona yakın bir paranın da batmasına neden olunca düşmanları çoğalmış. Allah kurtarsın, ne diyeyim. Kuşadası esnafı da Bodrum ve Çeşme esnafı gibi kan ağlıyor. O bir zamanlar iğne atsanız yere düşmeyecek kadar kalabalık olan Barlar Sokağı’nda tek turist yok. Otellerdeki şu ‘her şey dahil’ sistemi esnafı perişan etmiş. E, gelen turist zaten aç takımından. Ne olacak? Kişi başı 15-20 dolardan oda satılıyor. Tır, kamyon şoförleri ya da temizlik işçileri geliyor. Sonuçta ne otelci ne esnaf kazanıyor. Bakalım ne olacak bu işin sonu. Kuşadası’nda sadece beş yıldızlı otellerin çoğu doluydu. Danimarka, Hollanda, Almanya, Rusya, Belçika ve İngiltere’den gelen turistler ağırlıktaydı. İlk akşam Poll Production’ın genç ve yakışıklı patronu Polat Yağcı ile turladım. Polat menajerlik ve organizasyon işlerinin yanı sıra işletmecilik de yapıyor. Kuşadası’ndaki Şamata Bar’ın ortağı. Bu kış da İzmir’deki Le Meyhane ile adından çok söz ettireceğe benziyor. Yemeği, seçimler döneminde ilk kez gittiğim, bence Kuşadası’nın en güzel balık restoranlarından biri olan Tarihi Çınar-2’de yedik. Başta patronlar olmak üzere tüm personel fanatik POSTA okuyucusu. Zaten önceden de tanışıklığımız var. Patronlar Hakan Osmanoğlu ve Tuncay Yücel genç, başarılı, kültürlü iki isim. Yemek süresince siyasetten, ekonomiden, turizmden söz ettik. Şef Kazım Özer, hemen Yazgülü’nü (Aldoğan) sordu. E seçimler sırasındaki nabız yoklamalarında Yazgülü, Hakan’ı ve ekibi çok dinlemişti. Aşçıbaşı Yusuf Boz, yardımcıları Müslim Sinikci, Can Kaya, garson Necip Avşar teker teker masaya geldiler hatır sormaya. Ben yemek seçimini Kazım Özer’e bıraktım. Deniz börülcesi, brokoli, kalamar dolma ve midyeyi götürmem saniyeler aldı. Közlenmiş patlıcan, Ege yöresine ait babul otu, kabak çiçeği dolması, çöp kalamar, tereyağlı karides, karides pane, deniz güzeli, balık, kokoreç buranın özel yemekleri arasında. Balıkları buz odasından seçiyorsunuz. Hepsi taze. Fangiri, lagos, sinarist, levrek, deniz çipurası, dil, pisi gibi mevsim balıkları var. Ben çipurayı tercih ettim. Restoranın altında bir de U.GO Beach Club açılmış. Hoş bir yer. Bir daha Kuşadası’na gidersem tercihim yine Tarihi Çınar-2 olacak. Ya da daha önce yemek yediğim, aynı patronlara ait olan, mönüsü et ve meze ağırlıklı Tarihi Çınaraltı Restaurant olacak. Buranın da mezelerini ve özellikle kuzu çevirme ile kömürde pilicini öneririm. Fiyatlar İstanbul’a, hatta diğer tatil yörelerine oranla gerçekten komik. Antep ezme, haydari, şakşuka, turp otu, karışık ot kavurma, taze börülce, enginar, brokoli, radika gibi mezelerin porsiyonu 2 milyon lira. Telefon numarası (0256) 618 18 47. Çıkışta, o gece açılan ama yaz-kış hizmet veren, geçen yıl da bir kez uğradığım Porta Bar’a geçtik. Bahçedeki şömine, özellikle kış geceleri için muhteşem. İşletmede hayli deneyimli bir isim var; Nalan Venzelst. Ekip iyi, müzik kaliteli. Telefon numarası (0256) 618 17 08.
     
     Polat "Haydi abla, sana iyi bir tur attırayım" dedi. Cuma gecesi olmasına rağmen çocukcağız işini gücünü bıraktı. İlk durağımız Faith Club oldu. Yeni açılmış. İşletmecileri, Kuşadası’nın yerlilerinden: Melih Yavaş ve Ender Tura. Müzik iyiydi ama yeni açıldığı için servis oturmamış. Patronlar, kaliteli bir müşteri kitlesine hitap edeceklerini söylediler. Telefon numarası (0256) 612 67 07. Buradan, Kuşadası’nın popüler yerlerinden olan Ecstasy Bar’a geçtik. Geçen yıl da gitmiştim. 8 yıldır Kuşadası eğlence yaşamının içinde yer alan Ecstasy’nin işletmesi el değiştirmiş. Bu yıl patron İsmail Algan, işletme müdürü ise Akın Durmaz. İddialı bir mekan. Özellikle yerli müşteri için cazip bir yer. Sonra da galiba iki sene önce, sevgili Ajda Pekkan ve Ayşe Ersayın ile birlikte gittiğim Buda Bar’a uğradık. Marina’nın içinde. Muhteşem bir manzaraya hakim. İşletmeciler Murat Ergut ve Ayhan Balaklıoğlu. Burası da yaz-kış hizmet veriyor. Telefon numarası (0256) 618 05 47. Ardından Polat "Biraz da canlı müzik yapan barlara takılalım" deyince Yoba Bar’da aldık soluğu. Bu, benim ilk gidişim. Ersin adlı genç bir şarkıcı çalışıyor. Daha önce İstanbul’da bir kez dinlemiştim. Fena okumuyor ama İstanbul’da şansı bir türlü yaver gitmemişti. Ardından Heaven Bar’a uğradık. Müşterisi, kozmopolit. Özhan adlı bir çocuk vardı sahnede. Fazla kalmadım, çünkü yemekte de karşılaştığım ve sesini merak ettiğim Kaan’ı dinlemek istiyordum. O nedenle Şamata Bar’a gittik. Polat’ın ortak olması beni ilgilendirmez, lokalin hakkını vermek gerek. İki katlı ve balkonlu olan Şamata’da boş masa yoktu. Müşteri kalitesi de hayli yüksekti. Demek ki Kuşadası’nın Türkçe müzik yapan ‘in’ mekanı, Şamata. Burası üç ortaklı bir müessese. Polat’ın dışında Oktay Karadağ ve Murat Ergut var. Kaan, Grup+1’in eski solisti. Allah için, yakışıklı çocuk. Zaten sahneye çıktığı an, fanatik kadın hayranları "Kaannn!.." diye inliyor. Anlayacağınız, Kaan, Kuşadası’nı uçurmuş. Yeni albümü ekimde piyasaya çıkacakmış. Çok efendi bir çocuk. Sesi de hoş, sahnesi, giyimi, karizması da yerinde. Ha, unutmadan... Kaan’dan önce Sevinç diye sarışın, alımlı bir şarkıcı çıkıyor. Onun da sesi dinlemeye değer. Üstelik Sevinç 5-6 dilde şarkı okuyor. Şamata’da fiyatlar uçuk değil. Tam tersi, Çeşme, Bodrum ve İstanbul’a oranla komik bile. Çünkü canlı müzik var. Hafta sonları giriş ücreti 15 milyon lira. Yerli içki 6, yabancı içki 10 milyon lira. Sakın rezervasyon yapmadan gitmeyin. Cumartesi gecesi de uğradım, tıklım tıklımdı. Şamata’nın telefon numarası (0256) 614 65 50. Bu arada Londra’da yaşayan ama yılın 6 ayını Kuşadası’nda geçiren Semih Biçer ile tanıştım. Sağolsun, fotoğraf konusunda benim yetişemediğim yerde Semih imdadıma koştu. Semih, Adana Sabah ve Kuşadası Hürriyet Gazeteleri’nde uzun süre çalışmış. Cumartesi günü Polat, Semih ve ben gerçekten çok hoş bir beach-club olan Eleven’s’a gittik. Müthiş para harcanmış ve şık bir yer yapılmış. Denize sıfır. Restoran ve barı var. İşletme Murat Pulgu’da. Eleven’s’da 18 Temmuz’da büyük bir beach parti var, DJ Erol Derviş çalacak. Giriş 10 milyon lira. Restoranına uğradım. Servis şefi Erhan Alınterim, mutfak şefi Ahmet Ertuğrul, barmen İsmet birşeyler ikram etmek istediler ama karışık iki tane gözlemeyi mideye indirdiğim için bol su dışında canım bir şey istemedi. Eleven’s 24 saat açık bir yer olduğu için mönüde çorbadan kumpire, tatlı kreplerden turta ve keklere kadar yok, yok. Her çeşit salata 4-5, spagettiler 4-5.5, pizzalar 4-5, tavuk ve et yemekleri 7-12, tavuklu, ıspanaklı, peynirli krepler 4-7, burger ve sandöviçler 6-10 milyon lira arasında. Porsiyonlar yerinde. Kuşadası’na gittiğinizde denize girebileceğiniz, yemek yiyebileceğiniz hoş bir yer Eleven’s Beach Club. Telefon numarası (0256) 622 07 52.
     
     Cumartesi akşamı 16. Altın Güvercin Müzik Yarışması’nın finali vardı. 16 yıldır yarışmanın açılışını yapan Halit Kıvanç geleneği bozmadı. Geceyi, muhteşem şıklığıyla göz dolduran Nükhet Duru sundu. Yıllardır maddi ve manevi sıkıntıları yüklenerek yarışmayı bugünlere getiren Ali Rıza Türker’i o gece çok sıkıntılı gördüm. Aslan gibi oğlu Ozan’ın çok genç yaşta ölümünden sonra Ali Rıza için Altın Güvercin bir hobi olmuştu. Ama galiba bu tempo sürerse, önümüzdeki yıllarda yarışmanın Kuşadası’nda yapılması pek mümkün olmayacak. Düşünün; ben cuma akşamı gittim, pazar günü döndüm. 25 yıllık dostum olan, üstelik hatırını kıramadığım için Kuşadası’na gittiğim Ali Rıza Türker bana ne bir "Hoşgeldin" ne de bir "Güle güle" dedi. Demek ki o kadar sıkıntıdaydı adamcağız. Eski dost Bektaş Türk ile dertleştik. Bektaş’ın elimizde büyüyen kızı Özge, iyi bir ekonomist olmuş. Aferin! Pazar gününü kendime ayırdım. Uzun süredir methini duyduğum, Kuşadası-Selçuk arasında bulunan Aqua Fantasy Resort’a gittim. Buranın halkla ilişkilerini, İzmir’de gazetecilik yaptığım sıralarda tanıdığım sevgili Erhan Yaş üstlenmiş. Tek kelimeyle müthiş bir yer ve bence Türkiye’nin gururu. Zaten Aqua Fantasy, waterpark olarak Avrupa’da üçüncü, Türkiye’de birinciymiş. 5 bin kişi alıyor. Amerika’nın önde gelen su parkı firmalarının üye olduğu WWA’e (Dünya Su Parkları Birliği) üye olan ve NBGS tarafından projelendirilen Agua Fantasy, Amerikan standardında yapılmış. O gün Erhan, tesislerin medya ilişkilerini yürüten ve spor yazarlığı, televizyon yorumculuğu da yapan Besim Güçtenkorkmaz ile tanıştırdı beni. Ardından da bu güzel tesislerin yaratıcısı olan, Ankara Büyük Kolej’in Yönetim Kurulu Başkanı genç iş adamı Rumi Doğay ve güzel eşi Şebnem ile birlikte öğle yemeği yedik. Sohbet sırasında Besim Bey "Gururlanacak bir tesis burası. Eskiden bataklıktı, 2 yılda kurutuldu. Şu an 450 yataklı bir de otelimiz var. Yakında 800 yatağa çıkacak. Burada hizmet veren gençler spor akademisinden seçiliyor ve özel bir kursa tabi tutuluyor" dedi. Patron Rumi Bey ise haklı olarak eseriyle övünüyor. Rumi Bey, Selçuk Belediyesi’ne bağlı olan Aqua Fantasy Resort ile ilgili olarak şu açıklamaları yaptı; "Önümüzden geçen yolu duble yol haline getiriyoruz. Yürüyüş ve bisiklet yolu olacak. Böylece turistler doğanın dengesini bozmadan rahat bir tatil geçirecek. Bakanlık ve Selçuk Belediyesi bize elinden gelen yardımı yapıyor. Golf turizmine de el attık. Buranın işlevini arttırıp kış turizmine açılmak istiyoruz. PATUYAD (Pamucak Turizm Yatırımcıları Derneği) Başkanı olarak yönetim kurulu üyeleri ile uyum içinde çalışıyorum. Diğer otel sahipleriyle de birlikte bu yörenin kalkınması için çaba harcıyoruz. Ama bu arada Çeşme’nin de yatak kapasitesinin artması gerekiyor. Bizim bölgemizin tarihi dokusu da çok önemli. Selçuk, Efes, Meryem Ana bu bölgede". Günübirlik eğlence için bile Aqua Fantasy su parkına gidebilirsiniz. Ortaçağ temasından esinlenerek inşa edilen su parkının mimarisine hayran kaldım. Disneylandvari bir görünüme sahip, on çeşit dalga üretebilen geniş dalga havuzları, rafting olanağı sağlayan 300 metre uzunluğundaki ‘Adventure River’... Su parkında Proracer adlı Türkiye’nin tek başaşağı kaydırağı ve hızın 60 kilometreyi geçtiği iki hız kaydırağı var. Kısacası anlatmakla olmaz, görmeniz gerek. Daha fazla bilgi için Aqua Fantasy Resort’ün telefon numarası (0232) 893 11 11. Evet, bugünlük de bu kadar. Çarşamba günü İstanbul haberleri ve dedikodularında buluşmak üzere hoşçakalın.
     
     Yazara e-mail: sdudek@simge.com.tr
     


MAGAZİN


Devrimci Frida oldu Çıplak Feride!
'Öldür bizi Massive'
'Eski şarkıların ısıtılması bıktırdı'
Pınar gidiyor Selin geliyor
Türk çizgilerinin Moskova geçidi
Nefise yunusla yunus oldu!
Nazan'ın reyting başarısı
Kuşadası’nda Aqua Fantasy