Üretim yok, mücadele yok yaşasın Hipsterizm!

Haberin Devamı

Hippiler, dazlaklar, punk’lar, rock’çılar, hiphop’çular... Hepsi geçmişte kaldı. Günümüzün gençlik altkültürü “hipster”. Ama hipster bunlardan farklı. Geçmişin gençlik altkültürlerinin dünyayı, hadi dünyadan geçtim, koşulları değiştirme gibi hayalleri vardı. Sosyal standartları değiştirdiler; müzik, sanat ve toplumda her açıdan devrim yapmak için kavga ettiler, çatışmaya girdiler.
Hipster’ların ise herhangi bir felsefesi yok. Hani uzun zamandır ne modada ne müzikte ne sanatta ne de başka bir alanda şaheserler çıkmadığını, yenilik olmadığını, her şeyin bir çıkmaza girdiğini konuşuyoruz ya... Bunun sorumlusu biraz da hipster‘lar. Time Out New York‘tan Christian Lorentzen‘e göre “yeniden ‘cool’un doğması için ‘hipster’ın tez vakitte ölmesi gerekiyor.”

Üretim yok, mücadele yok yaşasın HipsterizmTrend kurbanları
Batı’dakiler kadar çok olmasa da ülkemizde de var bunlardan. Biraz parazit gibi geçmişin altkültürlerinden tırtıkladıklarıyla tarzlarını, zevklerini oluşturuyorlar. İmajları da kendi üretimleri değil. Sermayelerini hipster olmak için gereken malzemelere harcayarak bitiriyorlar.
Punk’lar üstlerini başlarını yırtıp çengelli iğnelerle kumaş parçalarını birbirine tuttururken kıyafetlerine yeni formlar veriyordu. Diğer yandan hipster’lar maaşlarını hazır giyimin “freak” buldukları parçalarına veya orijinal görünmelerine yardımcı olacağını düşündükleri vintage kıyafetlere yatırıyorlar. Her sezon trendy olduğunu düşündükleri ürünler, müzikler peşinden koşuyorlar. Trendlerin ötesinde oldukları yanılsamasına düşüyorlar ama yazık ki trendlerin kurbanı onlar. Evet, 10 yıl önce “alternatif” dediğimiz şey maalesef bugün “trendy”yle eş anlamlı hale geldi. “Trend” sözcüğü modanın da içini boşalttı, müziğin de... Ve “alternatif” gençler bugün hipster’lar. Onlar dergilerin stil sayfalarındalar, bloglardalar. Buralarda olmak için giyiniyor, koştura koştura “in” mekânlara, partilere, sergi açılışlarına vs gidiyorlar. Ve ertesi gün şişmiş gözlerle bloglarda, dergilerde resimlerini arıyorlar.  

İçi boş imaj
Tüketim kültürünün avları hipster’lar aslında, farkında değiller. Douglas Haddow bir yazısında güzel söylüyor: “Hipster’ların atladıkları bir şey var; ‘trend avcıları’ da onların ‘boy gösterdikleri’ bloglara bakıyor ve nasıl giyindiklerini, ne tükettiklerini not ediyor. Bu pazarlayıcılar ve parti teşfikçileri gençlik kültürünü inceleyip üzerine kâr koyup geri satarak para kazanıyor.” Yani günün sonunda, hipster’lara “kendilerinin keşfettiğini sandıkları şeyler ve önceden ambalajlanmış kültür satılıyor.” Tükettikleriyle birlikte kendileri de tüketiliyorlar. Birileri de onlar üzerinden para kazanıyor. Bunun farkında değiller veya farkında olsalar da bozuntuya vermiyorlar çünkü imajlarının içinin boş olduğunu bal gibi biliyorlar. Geçmişin müziğine, modasına açıklar ama üstüne bir şey koymuyorlar. Pink Floyd tişörtü giyiyorlar belki ama acaba iki şarkısını ezbere biliyorlar mı? 

İçi boş liberalizm
Hipster’lar genellikle liberaller. Liberaller ama geçmişin gençleri özgürlük için mücadele ederken hipster’lar sadece özgürlükçüler. Özgür olmak için bir şey yapıyorlar mı peki? Hayır. Geçmişin gençleri ellerinde taş taşırken bunların elinde en fazla fotoğraf makinesi oluyor.
Müzikte de durum farklı değil. 2000’lerde yenilikçi bir müzik oldu da benim mi haberim yok? 80’lerin şarkılarını remix’lemeyi yenilikten saymayacağız herhalde. Amy Winehouse‘un müziği iyi güzel de, o da bir tür kolaj değil mi aslında? Ona cazcı diyemeyiz ama derine inince 60’ların, 70’lerin müziğine rastlıyoruz. Vokalinin onu 2000’lere taşıması dışında tür olarak onda da yeni bir şey yok.
İletişim çağındayız ama o kadar birbirimizden kopuk ve kendimize dönüğüz ki yeni bir şey üretemez hale geldik. Büyük resme baktığınızda yeninin kırıntısını göremiyorsunuz. Amerika’yı yeniden, yeniden ve yeniden keşfedip duruyoruz.