Cadde Moskova'da eğlence ve seks dorukta

Moskova'da eğlence ve seks dorukta

28.08.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Türk tekstilcilerinin ve Uğurkan'ın büyük başarısı Oteldeki kahvaltının ardından Unistyle Moda Fuarı'nın açılışına gittik. Fuar süresince 155 firma, 2004 kış modasının kreasyonlarını tanıttı. Her firmanın standı vardı ve her gün iki defile yapıldı. Modanın kalbinin attığı Osmanbey'deki, tekstilci ve iş adamlarının kurduğu OTİAD'ın desteklediği fuarda firmalar Rus alıcılarla buluştu. Ben Can Keskintepe sayesinde birkaç Rus firmasıyla görüştüm. Türk mallarına hayranlıklarını dile getirdiler. Ama uzun süre önce yapılan bavul ticaretinden ağızlarının yandığını ve çok kazıklandıklarını da söylemeden geçemediler. ISO 9000 sertifikası alan ilk Türk yurt dışı fuar organizatörü olan Türkel'in patron çifti Işıl-Korhan Yazgan, tekstil sektöründe en fazla ümit vaad eden pazarın Rusya olduğunu belirttiler. İthal edilen giyim eşyaları çok çeşitliymiş ama ucuz ve kaliteli mallar Türkiye, Çin ve Güneydoğu Asya'dan sağlanıyormuş. Türkiye'de, Ruslar'la ortak faaliyet gösteren 152 firma varmış. Ticaret hacminin 15 milyon dolar, yatırım hacminin de 20 milyon dolar seviyesine çıkarılması konusunda iki ülkenin de çalışmaları sürüyor. Böyle başarılı bir organizasyonda ne yazık ki resmi makamlardan kimse yoktu. Sadece Rusya'nın Türkiye'deki büyükelçi yardımcısı vardı. Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen birer telgraf çekmişler. Defilelerde en ünlü Türk mankenleri podyuma çıktı; Asuman Krause, Ceylan Saner, Ebru Ürün, Esra Eron, Tuğba Karaca, Özgül Kavruk, Yüksel Ak, Pınar Tezcan, Sema Şimşek, Ebru Güzel, Yeşim Palandüz, Cansu Dere, Ayçim İnci, Ece Sükan, Senem Balcı, Selma Ergeç, Tuğçe Güder, Irmak Atuk. Büyük ilgi gördüler. Defilelerin koreografisini yapan sevgili arkadaşım Uğurkan Erez ile bir kez daha iftihar ettim. Bu adam, işini çok iyi biliyor. Müzik de çok güzeldi. Bu arada Mixage'ın defilesinde Tarkan'ın 'Dudu Dudu'su ortalığı yıktı. Fuarı gezerken İstanbul eğlence yaşamında markalaşmış pek çok mekana imza atan ünlü dekoratör Ali Türker ile karşılaştım. Ali aynı zamanda kardeşi Akın ile Formart Vitrin Mankenleri adlı firmanın da patronuymuş. Fuarda onların da standı vardı. Dünya markalarının tüm vitrinlerinde yer alan vitrin mankenleri Formart Almax işbirliği ile Türkiye'de üretilmekteymiş. Öğleden sonra piyasaya çıktım. Sevgili Can Keskintepe, sağolsun, özel şoförüyle beni fuardan aldırttı.

Moskovada eğlence ve seks dorukta





Evet efendim, Rusya'da yediğim, içtiğim, gezdiğim ne varsa sunacağım önünüze. Valla çok güzel bir seyahat oldu. Ama bunda Türkel Fuarcılık'ın büyük payı var tabii ki. Organizasyon çok başarılıydı. O nedenle yazımın başında şirketin sahipleri Işıl-Korhan Yazgan çiftine ve Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü'nü yürüten Işıl'ın ablası sevgili Ayşıl Kadıoğlu'na sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Grupta arkadaşlarım Magazin Gazetecileri Derneği (MGD) Başkanı Nurettin Soydan ve Hürriyet'in başarılı, deneyimli magazincilerinden Sema Denker de vardı. Uçakta CIP bölümünde Alfa Beta Giyim'in sahibi Herman Mıhcı ile karşılaştım. CIP'de ikram güzel ve zengindi. Mevsim meyveleri salatası, soğuk et ve peynir çeşitleri, seçmeli fesleğenli-peynirli omlet, kremalı mantarla doldurulmuş krep ve sebzeli kiş sunuldu. Ben bu kadar lezzetli sebzeli kiş yemedim diyebilirim. Üç saatlik yolculuktan sonra Moskova'nın en eski beş yıldızlı otellerinden Mezhdunarodnaya'ya geldik. Çok büyük bir otel. 577 odası var. Otelde her türlü konfor mevcut. Otelden yürüyen merdivenle geçilen World Trade Center Moscow görkemli bir alışveriş merkezi. Buradaki marketten her türlü ihtiyacınızı giderebilirsiniz. Otelde ekstralar çok pahalı da. Gerçi market de hiç ucuz değil. Su 3 milyon, iki elma 4 milyon lira. Otelin içinde 4 restoran mevcut. Rus, Çin, Japon, uluslararası restoranların dışında bir kafe-bar ve gece kulübü de var. Yani eğlence, kusursuz. Şehir merkezindeki otelin telefon numarası 007 095 258 22 22. Odada biraz dinlenip şehir turuna çıktık. Hemen söyleyeyim, Ayşıl Kadıoğlu bu işi biliyor. Rehberimiz Olga da çok başarılıydı. Türkçesi de benimkine yakın valla. Rusya bizden bir saat ileri. Para birimi ruble. Resmi dilleri Rusçaya fanatiklik derecesinde düşkünler. O nedenle Rusya'da tek başınıza zor gezebilir, araba kullanabilirsiniz. Bütün restoran ve mağazaların, alışveriş merkezlerinin tabelalarında sadece Rusça yazılar yer alıyor. Dediğim gibi; bir yandan Ayşıl, öte yandan 2 yıldır Rusya'da yaşayan, İstanbul'un ünlü restoranı Sale e Pepe'nin eski patronu sevgili Can Keskintepe sayesinde zorluk çekmedim. Hatta, Allah'a bin şükür, Moskova Rusça'sının bile hakkından geldim. Ama biz kaldığımız sürece hava yağışlıydı. Zaten burada yaz mevsimi çok kısaymış. Bir de unutmadan ekleyeyim, trafik İstanbul'u aratmıyor. Çünkü herkesin altında araba var. Yollar beş şerit, nüfus da az olmasına rağmen günün her saatinde trafik yoğun. Taksi, yok denecek kadar az. Özel arabalarla pazarlık yapıyorsunuz. Aman dikkat ateş pahası! Bu yüzden onların 5 dediğine, siz 1 deyin. Efendim, tura çıktık dedim ya, ilk olarak ünlü Arbatskaya Caddesi'ni turladık. Cadde, yayalara açık. Antikacılar, butikler ve hediyelik eşya satan tezgahlar var. Buralarda da mutlaka pazarlık edin. Bohem bir havaya sahip cadde. Eskiden burada yaşayan sanatçı, müzisyen, yazarların evleri müze olmuş. Caddede iki tane Türk restoranı var. Biri Bosfor, diğeri Naki Kebap. Sevgili Sema ile Nurettin, koskoca Moskova'da Naki Kebap'ı buldular ve mercimek çorbası içtiler. Restoranın sahipleri Yusuf ve Muhammed Çelik. Trabzonlular. 7 yıldır Moskova'dalar, hayatlarından da çok memnunlar. Ben minik ve şık bir kafede Ayşıl ile sohbet ettim. Ayşıl'ın çalıştığı Türkel, 10 yıllık bir kuruluş. Bugüne kadar Rusya Federasyonu, Ukrayna, Tunus, Mısır, İsrail, Lübnan, Yunanistan, Macaristan, Kenya, Gana, Sudan, Ürdün, Nijerya gibi ülkelerde fuar düzenlemiş, Türk ihracatçısına büyük pazar olanakları sağlamışlar. Patronlardan Işıl Yazgan üniversite mezunu ve fuarcılık konusunda hayli deneyimli. Şirketin ortağı ve eşi olan Korhan Yazgan ise endüstri mühendisi. Dolaşırken gördüm ki Ruslar, Tarkan'a bayılıyor. Kafe ve restoranlarda onun şarkıları çalıyor. Şehri gezdikten sonra otele döndük ama bu sefer de benim otel civarında minik turum başladı. Nehir kenarında yer alan otel, merkezde. Tam karşısında kentin en yüksek binalarından olan Hotel Kempinsky var. Şimdi aklıma geldi; Rusya için vize alırken sizden AIDS testi bile isteyebilirler. Yanınızdaki paranın da 3 bin doları geçmemesi gerekiyor. Kimliğini koruyan Moskova günümüzde devasa bir kent. Ama 12. yüzyılda küçücük bir kasabaymış. Tokyo'dan sonra da en pahalı şehir. Akşam yemeği için Suderi Restaurant'a gittik. Tipik bir Rus lokantası. İçerde yöresel şarkıcılar Rusça şarkılar söyleyip dans ediyorlar. Yemekte önce deniz mahsulleri salatası, ardından julyen denilen tadımlık Rus yemeği geldi. İçinde mantar, eritme kaşar, dereotu ve özel bir sos vardı. Bazen tavuk dilimleri de koyuyorlarmış. Çok lezzetliydi, afiyetle yedik. Ardından Rusya'nın milli yemeği kievski sundular. Tavuk dolması gibi. Vıcık vıcık yağdı, midem bozuldu. Dondurmalı meyve salatası da ikram edildi. Özetle, ilk akşamki yemekten aç kalktım. Ama Ruslar'ın özel bir tatlısı da yokmuş zaten. Ah bizim künefemiz, baklavamız, İzmir lokmamız, tulumbamız, sütlacımız!.. Ne yalan söyleyeyim, ekmekleri çok çeşitli ve lezzetliydi. Ben de ekmeğe yumuldum.


İlk durak, Can'ın Cafe Milano'sunun bulunduğu, Moskova'nın en büyük alışveriş merkezlerindan biri olan Ramstore'du. Leningradski Shosse'de. Yolda Can bilgiler verdi. Sovyetler Birliği'nin 10 yıl önce tarihe karışması ve Rusya Federasyonu'nun kurulmasıyla birlikte çok sayıda restoran, kafe, eğlence merkezi açılmış. Özelleştirmeyle birlikte zengin ve çok para harcayan bir sınıf ortaya çıkmış. Gelir düzeyi 7-8 bin dolar filan. Moskova bir 'şehir devlet' olmuş sanki. Hemen herkesin evi, arabası var. Ulaşım, elektrik, ısınma neredeyse bedava. O nedenle adamlar kazandıklarını eğlence ve giyime harcıyorlarmış. Can "Özellikle ENKA, Moskova Belediyesi ile birlikte çok büyük yatırımlar yaptı ve iş olanağı sağladı. Burada 16 süpermarket var. Gıdaya, eğlenceye, tekstile, büyük para harcıyorlar. Restoranların çoğu haftanın her günü dolu. Gece kulüpleri ise sadece hafta sonu hareketli" dedi. Ramstore'un içinde çok büyük bir süpermarket var, sadece şarap reyonu 150 metrekare filan. Ramstore, bizim Akmerkez'in 1.5 katı büyüklüğünde. Bir sinema salonu ve ekranı var, görmelisiniz. Dünyada tekmiş. Adam 7.5 milyon dolar harcamış ama sponsorlar ve belediye sayesinde. Moskova Belediye Başkanı Yuri Luzhkov'u herkes çok seviyor. İki dönem seçimleri kazanmış, Can yine onun kazanacağını söylüyor. Zaten Moskova'yı dünyanın en büyük turizm kenti yapmayı kafasına koymuş başkan. Can'ın Cafe Milano'su çok şık. E Can da Allah'ı var, zevkli çocuk... Kafe, tropikal bir bahçe içinde gibi. Her çeşit tatlı, pasta bir de Türk baklavası var. Hepsi özel imalat. Salata çeşitleri, 50'ye yakın çay çeşidi ve kahve mevcut. Çaylaaarrrr, özel porselen demliklerde geliyor. Sallama değil. Ruslar zevklerine çok düşkün olduklarına göre bu da normal. Saat 10.00-23.00 arasında açık kafe. İtalyan şarapları, Rus şampanyaları, sıcak lazanya... Yok yok. Bu arada Rusya'da 40 saatten fazla işçi çalıştırmak yasak. O nedenle çift vardiya çalışıyor işçiler. Vasat bir garsonun maaşı 250-300 dolar, menajerinkiyse 700 dolar. Serpiştiren yağmura rağmen Can beni bu sezon açılan bir beach'e götürdü. Moskova'da nehrin kenarında. Leningradski Shosse yakınında. Adamlar sezon kısa olmasına rağmen büyük para harcamışlar. Havanın güneşli olduğu günlerde beach'in önünde 500 CEL Mercedesler, Ferrariler duruyormuş. Bir an Mikonos ya da Cannes sahillerindeyim sandım. Kumsal ve suni bir göl oluşturulmuş. İçerde sushi bar, fast-food salonu, büyük bir bilardo ve güzel bir ızgara yemek salonu bulunuyor. Rusya'da kumar kültürü çok gelişmiş. Ama kumar salonlarının en şıkı, Korona. 24 saat açık. 15 Novy Arbat Ulitsa'da. Las Vegas stili bir casino daha var, o da 2 Pushkinskaya Ploshad'da. Adı, Shangri-La. Görmediğim ama önerebileceğim Ambassador, Metropol ve Las Vegas en güzelleri. Tüm casinolarda çok lüks gece kulüpleri ve restoranlar bulunuyor.

Efendim, Moskova'da hemen her yerde fahişelik serbest ve Rusya'da bu iş sektör haline gelmiş. Nitekim kaldığımız otelde bile saat 22.30'dan itibaren birbirinden güzel Rus kızları volta atıyorlardı. Fiyatları mı? Saatine göre değişiyor. 50-400 dolar arasında. Sokakta çalışanlar müşterileri soyup soğana çevirdiklerinden tehlikeliymişler. Ama casino ve otellerde çalışanlar, mekana komisyon ödeyip, kimlik bıraktıklarından sağlammış. Akşam bizim grupla randevum olduğundan Can ile yaptığım turu kısa kestim. Tüm mankenler, Uğurkan ve eskiden Çapa Grubu'nda işletmecilik yapan ama asıl işi stilistlik olan Gamze, Ayşıl, Işıl-Korhan Yazgan ve ünlü tasarımcı Özlem Süer'le buluştum. Birlikte Rus restoranı Razgulja'ya gittik. İki katlı, oda şeklindeki bölümlerden meydana geliyor. Rus çingeneleri çalıp söylüyorlar. Yemekte Özlem ile sohbet ettik. Giysi tasarımında farklı bakış açılarını bir arada tutan bir tasarım kimliği yakalamaya çalışıyor. Geçen yılın ağustos ayında İTMİB'in desteğiyle dünya lansmanı, CPD Almanya fuarı ile başlamış. Şubatta ise CPD ve Londra gösterimi yer almış. Özlem "Çalışmalarımın özünde bize ait kültürden konsept ve form olarak değerler sunma, bunu global ahlaka uygun bir şekilde yapma amaçları yatıyor. Şifa koleksiyonumda Anadolu'daki şifacıları anlatırken Anadolu'yu gezdim ve topladığım metaryalleri koleksiyonuma yansıttım" dedi. Bence Türkiye'nin iftihar etmesi gereken bir isim olan Özlem, Ekim 2003'de Milano Vende Moda'ya katılacak ilk Türk tasarımcısı olacak. Zaten yürekli bir tasarımcı. Efendim, yarın daha büyük bombalarım var. Bizim mankenlerle ve Moskova'daki gece yaşamıyla ilgili. Beni izlemeye devam edin ve hoş kalın.

Yazara e-mail: sdudek@simge.com.tr



MAGAZİN


En batıya gitti 'bıyıkla' döndü
Pınar bir bir kaybediyor
Erken'in 'aşk acısı diyeti!'
'Bahar' ile 'Seymen' damakları da fethetti
Transparan geçidi
Sevgilisine özendi kaşına piercing taktı
Moskova'da eğlence ve seks dorukta