Cadde Nasıl da geçiyor zaman, nasıl da değişiyor insan!

Nasıl da geçiyor zaman, nasıl da değişiyor insan!

30.11.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Üçü de bugünün çok ünlü isimleri... Biraz zaman, biraz estetik müdahalesi, çok değişmiş üçü de... Peki siz tanıyabildiniz mi?

Nasıl da geçiyor zaman, nasıl da değişiyor insan

İlk gösterisini 24 Şubat 1995 tarihinde yapan, 464 gösteride 558 bin kişi tarafından izlenen "Otogargara"nın kadrosunda Yılmaz Erdoğan'dan Demet Akbağ'a, Olgun Şimşek'e birçok ünlünün fotoğrafı var.24 Mayıs 1998'de son kez sahnelenen "Otogargara" kadrosunda yer alan ünlülerin portre fotoğraflarına bakıp günümüzün Engin Günaydın'ı ile Özge Özberk'ini getirdim aklıma...Zamanın hepimizden bir şeyler alıp götürdüğü bir gerçek...Panoda portreleri asılı diğer ünlülerde çok fazla bir değişim göze çarpmazken Günaydın ile Özberk'teki bu değişim hayli dikkatimi çekti. 10 yılda böyle evrim geçiriyorlarsa birkaç 10 yıl sonra bugünkü hallerinden de eser kalmayacak demek ki!Funda Arar'ın "eski hali"ni gösteren bu fotoğrafın üstünden ise henüz 10 yıl bile geçmedi...Hafta sonu bir haber nedeniyle arşivimi karıştırırken o dönem TMC Müzik'te basın danışmanı olarak çalışan Olcay Yağcı'nın kaleme aldığı Funda Arar'ın fotoğraflı basın bülteni de çıktı karşıma... 21 Mart 2000 tarihinde müzik marketlerde yerini alan Funda Arar'ın "Sevgilerde" adlı albümü için çekilen bu fotoğraftaki şarkıcı ile bugünkü arasındaki değişim müthiş değil mi?Nasıl da akıp geçiyor zaman... Nasıl da değişiyor zamanla insan... Hele hele de bu değişime estetikçiler de müdahil olduğunda çok tanıdığı yüzlerin bile 5 - 10 yıl önce çekilmiş fotoğraflarını tanımakta zorluk çekiyor insan... Engin Günaydın ile Özge Özberk'in sayfada gördüğünüz bu "eski fotoğrafları" Beşiktaş Kültür Merkezi'nin fuayesindeki panodan takıldı gözüme... Star TV'de ekrana gelen "Orada Neler Oluyor?"un sunucularından Müge Dağıstanlı, ailece görüştüğüm, sevdiğim bir meslektaşım.Çarşamba akşam üzeri arayıp, perşembe sabahı programa beni konuk almak istediklerini söyledi. Niye ki dedim, Cafe Milliyet'teki "Bedelli planının bedeli ağır olmasın başlıklı yazın" dedi. Diğer konukların kimler olduğunu sorduğumda ise Kubat, Selçuk Aslan gibi isimlerden bahsetti ama Semra Hanım'ın esamesi bile geçmedi.Sabah beni almaya gelen Cem Semercioğlu'na kesinleşen konukların kimler olduğunu sordum, "Kaynana Semra" demesin mi? Sırf reyting uğruna üstelik de para ödenerek ekranlara çıkarılan bu insanların "kraliçesi"yle aynı platformda olmak istemedim.Cem Semercioğlu'na beni sağda indir, ben gelmeyeyim desem Müge'ye, gidince de kendime ayıp etmiş olmak var.İstemeye istemeye de olsa Star TV'ye geldim.Makyaj, mikrofon takılmasının ardından stüdyodaki yerimizi aldık.Ancak program bir türlü başlamıyor. Müge'ye sebebini soruyorum, yanıtı şu oluyor:"Semra Hanım, parasını peşin almadan çıkmayacağını söylüyor. Ekip bu saatte 2 bin YTL para bulmaya çalışıyor."5-10 dakika gecikmeyle Semra Hanım teşrif ediyor. Ve makineli tüfek gibi konuşmaya başlıyor. Semra Hanım, ilginç bir televizyon karakteri... Konuşurken, soruyu sorana değil, üstünde kırmızı ışığı yanan yani yayındaki kameraya karşı direkt konuşuyor.Samimi söylüyorum bahsettiği olayların çoğunu bilmiyorum. Bir yandan Semra Hanım ve evanesinin aylar sonra niye ekranlara döndüklerini anlamaya çalışırken Sacit Aslan'la göz göze geliyoruz.Aslan'a, bizim ne işimiz var burada diyorum. O da "Kalk gidelim" diyor.İlk reklam arasında artık Tekirdağ'da yaşayan Semra Hanım'ın, Sinevizyon tarafından İstanbul'a getirilip 5 yıldızlı bir otele yerleştirildiğini, kendisinin çıktığı programlardan 2 bin, kızının da 4 bin YTL aldığını öğrenince Müge'ye ve ekibine bunu canlı yayında izleyicilere duyurmayı öneriyorum, "Bunu sonra konuşalım" diyor.Ancak "az sonra" bombayı Kaynana Semra patlatıyor. İstemediği damat canlı yayına konuk olunca stüdyoyu terk ediyor. Hem de ağzına geleni söyleyerek.Parasını ödeyip Semra Hanım'ı canlı yayına çıkaran ekip, kadının gitmesine iyice sinir oluyor. Ben "niye bu tür insanlara para verip ekrana çıkarıyorsunuz" deyince Müge Dağıstanlı patlıyor.Semra Hanım'ın kendileriyle nasıl pazarlık ettiğini, kızının fiyatını bir günde 2 bin YTL'den 4 bin YTL'ye nasıl yükselttiğini anlatıyor.Bu olan bitenden sonra televizyon yöneticilerinin Semra Hanım ve türevlerine ekranlarını kapatmasını bekliyorum. Bu rezalet bitmeli