Cadde ‘Orhan Veli şiirleri İstanbul kokuyor’

‘Orhan Veli şiirleri İstanbul kokuyor’

12.11.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:

Tiyatroda 60 seneyi geride bırakan usta oyuncu Müşfik Kenter, “İstanbul ilham veriyor ama onu anlatacak yürek lazım” diyor. Orhan Veli’nin ‘İstanbul’u Dinliyorum’ şiirini karanlıkta okuduğunda salondan çıt çıkmadığını anlatan sanatçıya göre, bu şiirde İstanbul’un her yerini hissediyorsunuz

‘Orhan Veli şiirleri İstanbul kokuyor’

n İstanbul gelişiniz ve tiyatroya başlamanız nasıl oldu?
Çocukluğum babamın işi dolayısıyla Ankara’da geçti. 1955’te Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü’nü bitirdikten sonra Devlet Tiyatrosu’nda çalıştık. Sonra Muhsin Ertuğrul, Yıldız’la (Kenter) beni İstanbul’a davet etti. Futbolcu kaçırır gibi kaçırıp bizi İstanbul’a sakladı.
Fazla laf olmasın diye... Birdenbire ortaya çıktık, “Kenter Kardeşler İstanbul’ a geldi” diye duyuruldu. İstanbul’a gelmek güzel de... Çok zor.

Şimdi Kenter Tiyatrosu’nun Harbiye’de olması izleyicilere cazip geliyor mu? Harbiye şehrin merkezi sayılır. Mecidiyeköy’den ve Taksim’e kadar geniş bir muhite hitap ediyor. Burası salaş bir yerdi ama dostlarımız çok yardım etti. Çok güzel bir şey böyle bir bina yapabilmek.

İstanbul’da artık ‘mobil tiyatro’ dönemi yaşanıyor. Siz de başka sahnelere gidiyor musunuz? Biz her yere gittik. Bütün Türkiye’yi dolaştık. Kent içinde de ‘turne yapıyoruz’ diyebilirim. İnsanlar uzak mesafeden gelemiyor. Biz gidiyoruz. Yeşilköy, Bakırköy, Kozyatağı, Sefaköy, Caddebostan’da oyun sahneliyoruz.

Tiyatronun en büyük rakibi nedir sizce? Futbol maçları!

Haberin Devamı

“Pazartesileri Kadriye’yle Kavak’a gider, otururuz”

İstanbul’u en iyi kim anlatıyor? Şairler... Koca kitabı devirmektense şiir kitabı okumayı daha çok tercih ediyor insanlar. Şiirle çok daha kısa sürede çok daha çabuk anlatılıyor
her şey.

‘Müşfik Kenter’i Dinliyorum’ isimli oyun, 30’uncu yılını geride bıraktı. Bu oyun nasıl doğdu? Oğuz Aral getirdi, “Bunu yapalım” diye. Oğuz, tüm dekorlarını Gırgır’daki arkadaşlarıyla çizdi.

Bir oyunun 30 yıl sahnelenmesinin sırrı nedir? ‘İstanbul’u Dinliyorum’ müthiş bir şiirdir. Karanlıkta okurdum. Işıklar söndürülürdü. Çıt çıkmazdı. Orhan Veli,
İstanbul’u o kısacık yaşamında o kadar içine işleyerek
yaşamış ki. Hâlâ şiirlerini dinlediğiniz zaman aynı şeyleri hissediyorsunuz. İnsanı ve duyguları o kadar sade anlatmış ki.
Büyüklerin de çocukların da çok iyi hissedebileceği bir
anlatımı var. Dokuz yaşındaki torunum da sonuna kadar dikkatle izledi. Orhan Veli
şiirleri İstanbul’u çok iyi koklatıyor. İstanbul’u
yaşamayı hissettiriyor. İstanbul ilham veriyor ama onu çıkartacak,onu anlatacak bir yürek lazım.

Tiyatro izleyicisinin ilgisini nasıl buluyorsunuz? Bir oyunun adı duyulursa geliyor izleyici. Seyirci her zaman aynıdır. İyi oyun olursa gelir, doldurur. Beğenmezse gelmez. Bu da onların hakkı. Ama bizim seyircimizde tiyatroya gitme alışkanlığı yok. Tiyatroya gitme alışkanlığının ilkokulda kazanılması gerekiyor. Bu yavaş yavaş yapılmaya başlandı. Tiyatroya gitmek ‘olağan’ bir şey olacak ileride.

İstanbul’da en sevdiğiniz yer neresi? İstanbul’un her yeri çok güzel. Biz Emirgan’da oturuyoruz. Orayı çok seviyorum. İzin günümüz pazartesi. O gün Kadriye’yle (eşi) Kavak’a gider otururuz. Kimseler olmuyor.

İstanbul’un kalabalığından kaçış mı bu? Bana kalabalık gelmiyor İstanbul. Tamam, hafta sonu
kalabalık. Biz de hafta sonu dışarı çıkmıyoruz, zaten oyun oluyor. Hafta içinde keyifli, tadını çıkarmak mümkün. Öyle
günler var ki İstanbul size kalıyor.

En sevdiğiniz restoran neresi? Ancak eve geliyoruz çalışmalarımızdan dolayı. Dışarıda pek yemek yemiyoruz. Fırsat olunca dosdoğru Kavak’taki balık restoranlarına gideriz.

İstanbul’u yabancı birine nasıl anlatırsınız? Onlar daha iyi biliyor, anlatamazsınız. “İstanbul’a gelin, yaşayın” diyeceksiniz. Hem her türlü güzellik hem her türlü kötülük var. İyisi, kötüsü, acısı, tatlısı, gösterisi, oyunu,
sineması, Kapalıçarşı’sı her şey var.


“SAHNE iNSANI iYiLEŞTiRiYOR”

“Tiyatronun elektriği farklı bir şey. Sahnedeyken izleyiciyle birlikte nefes alıyorsunuz. O elektrik insanda büyük etki yapıyor. Borçlu da olsak, hasta da olsak yine sahnedeyiz. Kayıplarımız olduğunda “İstersen oynama” diyorlar. O akşam oynamazsan, ne zaman oynayacaksın? Sahne pek çok yönden iyileştiriyor insanı. Başka birilerinin hayatlarıyla oyalıyor, sizi genç tutuyor.”


‘iSTANBUL’A GELMEK BAŞARI DEĞiL’

Ankaralı sanatçılar için İstanbul’a gelmek bir başarı mıdır? İstanbul’a geldiğimizde ne evimiz vardı ne barkımız. Zor günler geçirdik. İstanbul’a gelmek bir başarı değil. İnsanlar terfi mi ediyor İstanbul’a geldiği zaman? Hayır, daha çok iş yapabiliyor, daha çok para kazanıyorlar. Onun için geliyorlar.