PİTAHAYA MUCİZESİ

Türkiye inşaat sektörünün öncülerinden, son yıllarda gemisinin pusulasını yurt dışına çeviren Yüksel İnşaat’ın Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sazak, hayat arkadaşı Mine Onay’la 15 yıl önce aldıkları mezbelelik bir alanı, çöl ortasındaki bir vahaya çevirmişler. Daha önceleri Şahan Acemyan’a ait yıkık dökük çiftlik evleri, kümesler, depolar şimdilerde beş yıldızlı motel, restoran, bar, salon, mini SPA olmuş ve turizm hizmetine bir yıl önce ‘Merhaba’ demiş.

Kaktüs ağacı meyvesinin Latince ismi olan Pitahaya’dan adını alan mekanın ünü, kulaktan kulağa yayılmış durumda. Kompleks, birisi şu anda faal üç restoran, bar, iki havuz, müze misali şömineli bir salon, güneşlenme terasları ve en önemlisi tam teçhizatlı bir marangozhaneden oluşuyor. Cam masamızın etrafında özel dizaynlı ferforje koltuklara oturunca, uzun süre masanın üzerini inceledim. Gerçekten vitrin gibi görünüyordu. Meşe ağacından, evin kendi imalatı tahta üzerinde İzmir, Bergama tulumları, keçi peyniri ve eski Ordu kaşarı yer alıyor. Tahtanın tüm boşlukları ikebana misali bahçe çiçekleriyle bezenmiş. Sanki bir aşçının değil, bir peyzaj mimarının elinden çıkmış kuru taze kayısıları, ceviz Napolyon kirazları, bakımlı park mobilyaları misali yerli yerine konmuş.

Reçellere gelince hepsi bahçeden, Harun Usta’nın ellerinden... Alt bahçeden çilek, limon, mandalina, set üstü kuzey yöreden dut, nar reçelleri... Bunların yanı sıra herkese tavsiye edebileceğim, Ordu’nun 1980 metre yüksekliğindeki Mine Hanım’ın yeğeninin yaylalarından gelen saf bal, Gemlik’in siyah zeytini ve Bodrum’un manda kaymağı...

Sıcaklara gelince favorim kiremitte gelen maydanozlu keçi peyniri kızartması, yörenin meşhur otlu gözlemesi, Karadeniz usulü sahanda Pitahaya’nın tavuklarının yumurtasından yapılan açık pide ve arzu edenlere eski usül Osmanlı sahanında yumurta... Tüm bu leziz yiyecekler, lokantanın profesyonel şefi Ersan Şirin tarafından sunuluyor.

Geri dönüşümlü mobilyalar

Otel odalarını gezdiğimde, “Bu dekorasyon malzemelerini, oda mefruşatını nereden buldunuz?” diye sormadan edemedim. Mine Hanım’dan aldığım “Hepsi geri dönüşümlü, bizzat yeniledim” cevabı beni gerçekten hayrete düşürdü. Aklıma Fransa’da eşi büyükelçi olunca, marangozhaneye girip Büyükelçilik rezidansı Prenses Lamballe Şatosu’nun pencerelerini, kapılarını, mobilyalarını ve de en önemlisi tarihi kütüphanesini tamir eden rahmetli sefiremiz turizmci Erel Bleda geldi.

Gelelim öğlen ve akşam saatlerine... Havuzda yüzdükten sonra yemek için oturduğunuzda, aklınıza gelebilecek bütün salatalar emrinizde... Asıl özellik ise odun fırınında saklı. Bütün gençliği Eskişehir’deki Sazak Çiftliği’nde geçmiş Harun Yılmaz’ın spesiyali; güveçte sucuk, peynirli otlu gözleme, kavurmalı pide... Bunların yanında hamburgerler, tostlar, ev yapımı mantı ve tatlılar mevcut... Akşam ise makarnalar, İtalyan usulü pastalar sizleri bekliyor. Ana yemekler arasında seçimim penne arabiata ve portakallı ördek oldu. Tatlı olarak da tiramisu. Gördüğüm kadarıyla akşam yemeklerinde 60 - 70’lerin müzikleri çalıyor. Zaman zaman da bu konseptte canlı müzik dinletileri havuz başını renklendiriyor. Pitahaya kesinlikle, gidilmesi ve görülmesi gereken bir mekan. Ellerinize sağlık Mine Onay - Süleyman Sazak.