Cadde Piyango biletinden oyunculuk çıktı

Piyango biletinden oyunculuk çıktı

10.07.2008 - 01:00 | Son Güncellenme:

“Takva”, “Yaşamın Kıyısında” filmlerindeki rolleriyle dikkat çeken Öznur Kula, öğrencilik yıllarında Milli Piyango satarken yapımcı Abdullah Oğuz’la tanışmış

Piyango biletinden oyunculuk çıktı

“Takva”, “Yaşamın Kıyısında” filmi gibi bol ödüllü sinema filmlerindeki rolleriyle dikkatleri üzerine çeken Öznur Kula, önümüzdeki günlerde iki sosyal sorumluluk projesi ve bir sinema filmiyle adından söz ettirmeye hazırlanıyor. TRT ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün ortak yürüttüğü “Kırmızı Işık” isimli dizi projesinin bir bölümünde rol alan Kula, Osman Yağmurdereli’nin de Kültür ve Turizm Bakanlığı destekli “Kadına Şiddete Hayır” isimli mini filminde oynadı.
Kula, Handan Öztürk’ün Hasankeyf’te çektiği “Roz’un Sonbaharı” filminde de Berfin isimli Kürt kızını oynuyor. Müjdat Gezen Sanat Merkezi mezunu olan Kula, harçlığını çıkarmak için lise ve üniversite yıllarında Milli Piyango satıcılığı yapmış. 

Milli Piyango bileti satmışsınız bir dönem, hiç size ikramiye çıktı mı?
Konservatuvar yıllarında ve daha önce de lise yıllarında tiyatro eğitimi alırken geçimimi sağlamak için Beyoğlu’nda piyango bileti sattım. Bundan da keyif aldım. Bana ikramiye çıkmadı ama ben kendi şansımı kendim yarattım. Çok da şanslı bir insan olduğumu düşünüyorum. 

Piyango bileti satıcılığı gözlem anlamında oyunculuğunuza çok şey kattı mı?
Tabii ki, katmaz mı? Çevre olarak da, oyunculuk olarak da beni geliştirdi. Şu an da şirketine bağlı çalıştığım Abdullah Oğuz’la bile bilet satarken tanıştım. ‘Sen gel ajansa, bir kariyer planlaması yapalım’ dedi. Öyle başladım

“Kırmızı Işık” projesi teklifi nasıl geldi?
Trafikte yaşanan olayların toplumsal terörden çok daha önemli olduğunu düşünüyorum. Daha çok can alıyor çünkü... Yola çıktığınızda eve dönüp dönmeyeceğinizle ilgili hiç bir garantiniz yok. Hepimiz trafik kazaları nedeniyle özürlü adayıyız. Bu teklifi sunduğu zaman pek de üzerinde düşünmedim. Hemen kabul ettim. Dizide canlandırdığım karakter, trafik kazasında annesini kaybeder, sürekli annesi düğününde olamayacağı için o acıyla yaşar. Nikâh günü de, kızın evleneceği adamın erkek kardeşi Almanya’dan gelir ve onun annesinin katili olduğunu öğrenir. Dizi 13 bölümden oluşan, her bölümde farklı ve önemli oyuncuların rol aldığı bir toplumsal sorumluluk projesi... Emniyet Genel Müdürlüğü ve TRT Genel Müdür-lüğü’nün bizleri bilinçlendimek için hazırladığı ortak bir çalışma. Önce TRT sonra diğer kanallarda, en son da uzun yol otobüslerinde dönecek. 

Yine sizin oynadığınız “Kadına Şiddete Hayır” isimli sosyal sorumluluk projesi ne zaman yayınlanacak?
Osman Yağmurdereli’nin yaptığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle çekilen “Kadına Şiddete Hayır” isimli projede de görev aldım. Ama o televizyon için değil, festivallerde gösterilecek. Orada kocasından dayak yiyen ve ayna karşısında sürekli

Piyango biletinden oyunculuk çıktı
ağlayan bir kadını oynadım. Tokat darbesiyle kadının yüzü morarıyor ve ayna kırılmaya başlıyor ama biz tokatın ve kadının eşininin sesini sadece duyuyoruz. Sonra kadın “Kadına şiddete hayır” diyor ve kostümü değişiyor, gülerek oradan ayrılıyor.

“Roz’un Sonbaharı” filminin kalan çekimleri ne zaman tamamlanacak?
Önümüzdeki günlerde Batman’a gideceğiz. Beni çok heyecanlandırıyor.  İyi ki, bu iş bana gelmiş. Filmde Berfin isimli Doğulu bir kadını canlandırıyorum. Yönetmenimiz, aynı zamanda yazar olan Handan Öztürk’le ve 24 Kare şirketinin sahipleri yapımcılarım Ali ve Sevda Kaygusuz ile tanışmak benim için çok mutluluk verici oldu. 

Gelen film tekliflerini neye göre değerlendiriyorsunuz, sanat filmi, ticari film ayrımı yapıyor musunuz?
Ruhumu doyuran rollerin peşindeyim ben... Sinemada ‘Şunu da oynamak istiyorum’ diyenlerin söylediği rollerin çoğunu oynadım. Artık bundan sonra dizilerde de oynamak istiyorum. Çekimlerde yönetmenimiz Handan Öztürk ve Pars Narkoterör dizisinde oynayan rol arkadaşım Murat Ergün ile oturuyorduk. İnsanlar Murat’tan imza alıyor, fotoğraf çektirmek istiyor. Handan Hanım, ‘Bak o kadar filmlerde oyna, festivallere git, kimse seni tanımıyor’ dedi. Ben de özellikle halkla buluşmak için dizi yapmak gerektiğine inanıyorum. Sinemada kendimi ispatladığımı düşünüyorum. Sıra televizyonda, iyi projelere açığım. Sanat filmi oyuncusuyum diyerek böyle bir misyonu yüklenmiyorum. 

Oğlumla çok kaliteli vakit geçiriyorum
“18 yaşımda âşık oldum ve bir evlilik yaptım. Ancak evliliğim yürümedi. Evliliğimden Eşref yani babamın ismini verdiğim sekiz yaşında bir oğlum var. Sekiz yıldır oğlumu tek başıma büyütüyorum. Tek başına çocuk yetiştirmek benim açımdan zor değil. Çünkü oğlumla çok kaliteli vakit geçiriyorum. Onunla geziyorum, sinemaya, cafeye birlikte gidiyoruz, paten kayıyoruz. Hopluyoruz, zıplıyoruz, dans ediyoruz. Annelik çok güzel bir duygu... İyi ki oğlumu dünyaya getirmişim. İş dışında kalan zamanda kung fu ve jimnastikle uğraşıyorum, ata biniyorum. Hayatımı dolu dolu yaşıyorum.”