11.05.2014 - 20:51 | Son Güncellenme:
BANU DURAN
Daha çok cemiyet ve iş hayatının tanıdığı Can Akçay, ‘Dün, Bugün, Yarın’ adlı bir kitap yazdı. İçinde son beş yılın önemli olaylarıyla ilgili kaleme aldığı makaleler mevcut.
Akçay, “Liberal görüşlü bir insanım. Hiçbir ideolojiye de yakın değilim. Analizlerimin hepsi özgün, televizyonda duyduklarınızdan değil” diyor.
Neden bir kitap yazma ihtiyacı duydunuz?
Bankacılık yaptığım dönemlerde rahmetli Ufuk Güldemir, karşılaştığımızda veya telefon açarak ekonomi alanında görüşlerimi alırdı. Sonra bir gün bana “Bunları yazsana” dedi ve Habertürk gazetesinde haftada bir yazmaya başladım. O rahmetli olduktan sonra da arkadaşı Atılgan Bayar’ın açtığı web sitesinde makalelerimi yazmaya devam ettim. Her zaman hobiydi benim için. Ardından bunları işin profesyonellerine gösterdiğimde, “Bunları kitap olarak basalım” dediler. Makale zamana not düşmek gibi; objektif bir perspektif benimki. Buna da ihtiyaç var.
Kitabınızda hangi yıllarda yazdığınız makaleler yer alıyor?
2009-2014 arası... Önceden yazdıklarımın hepsini güncelledim. Tüm yazılarım özgün analiz; televizyonda dinlediğiniz alışageldik bir perspektif değil.
Çekindiniz mi böyle bir kitap yazarken?
Hayır, çünkü yaptığım analizlerin hepsi tarihe ve bilime dayalı. Hiçbir ideolojiye yakın hissetmiyorum kendimi. Ben liberal görüşlü bir insanım; benim için önemli olan hukuk ve demokrasi.
Nasıl bir eğitim aldınız?
İlkokul bitti ve 13 Eylül’de, yani ihtilalden bir gün sonra İsviçre’de yaşayan babamın yanına gittim. Liseyi Cenevre’de bitirdim. Üniversitenin ilk iki senesini Strazburg’da işletme eğitimi alarak geçirdim; sonraki iki yılda da Londra’da uluslararası ticaret ve bankacılık okudum. Ardından iki yıl Güney Afrika’da yaşadım.
Artık yazar mısınız?
Yazar-işadamı diyelim. Devamı da gelecek; liberalizm üzerine bir kitap yazacağım.
Yazmaya nasıl başladınız?
Politika ve ekonomiyle hep ilgiliydim ama tarih bilgim yoktu. Bu arada enteresan bir miras olayı yaşandı bizde. 10 yıl önce ailemde önemli tarihi kişiler olduğunu öğrendim.
Dedemin babasının babaannesi Himmetullah Sultan (1. Abdülhamid’in kızı). 1392’de Yıldırım Beyazıd İstanbul’u kuşatıyor ama alamıyor. Bir aile bırakıyor oraya. Bu aile Anadolu Hisarı’nı yapıyor. İşte o aile benim soyumdan geliyor; bir Sancak Bey’inin soyu. O dönemde sancak beyleri peygamber soyundan geliyordu; seyid deniyor onlara. Yani ailede hem peygamber soyu hem Osmanlı’dan bir bağlantı var. Şimdi oradaki arazilerimizle ilgili dava açtık; bir kısmı üzerimize geçti.
Son 10 yılda sülalem hakkında öğrendiğim gerçeklerle birlikte tarih açığımı kapattım; son 10 yılda son 400 seneyi hatim ettim sayılır.
BEKAR BİR ADAMIM, GEZERİM
Aynı zamanda bir magazin figürü gibi lanse ediliyorsunuz. Neden?
Bilmiyorum ki; hatta bir arkadaşım vardı. Meğer ünlü bir dizi oyuncusuymuş. Bir gün kafede oturuken kızlar çığlıklar attı; ben de üzerime alındım. “O kadar ünlü müyüm” dedim; oysa çocuğa bağırıyorlarmış.(Gülüyor)
Adınızın önüne ‘Playboy’ sıfatının eklenmesine kızıyor musunuz?
Ne rahatsız oluyorum, ne de mutlu oluyorum.
Çok mu çıkıyorsunuz geceleri?
Belki gençken ama şimdi değil.
Kaldı ki benim için gece çıkmak
doğal bir şey. Bekar bir adamım. Dolayısıyla hep dışarda yiyorum; yabancı
konuklarım gelince onları da gezdiriyorum.
En gözde bekarlar listesinde üst sıralardasınız. Neden evlenmediniz?
Alan olmadı beni (Gülüyor). Halimden memnunum açıkçası; annem de torun istiyor ama bakalım. Sıkılgan bir kişiliğim var. Kendi başıma zaman geçirirken sıkılmam. Bu yalnızlığa bir yaştan sonra da alışıyorsunuz. Müthiş bir özgürlüğü var onun da.
Şimdiye kadar gerçekten aşık olmadınız sanırım siz...
Herhalde...
Sizce neden üst düzeyde çalışan Türk erkekleri, neden genelde yabancı sevgili tercih ediyor?
Gördüğüm kadarıyla yabancıların hayattaki öncelikleri daha değişik. Daha rahatlar. “İlla da evlenelim” diye ısrarcı değiller.
TOPÇU KIŞLASI KÖTÜ BiR PROJE DEĞiLDi
Gezi olaylarıyla ilgili de yazdınız. Ne düşünüyorsunuz?
Gezi olaylarını sonuna kadar destekliyorum hatta gittim de... Ancak ben kışlayı da destekliyordum; o kötü bir proje değildi. Yanlış yönetim söz konusuydu olaylarda; gezicilerin oradan çıkarılma şekilleri vs.
Kürt sorununa nasıl bakıyorsunuz?
Beraber yaşamak zorunda olduğumuz bir gerçek, bu da barış içinde olmalı. İki tarafın da çok büyük zararı var. Şu an bence hükümet doğru noktada.