Yakın arkadaşlarımdan birinin evine hırsız girmiş, kızlar Allah’tan evde yokmuş, evin her yanını dağıtıp, laptopları, çantaları ve takıları alıp gitmiş. İşte o gün bugündür her gece bizim eve acaba ne zaman hırsız gelecek diye beklemedeyim...

Geçen gece evde kimse yok, yatağın üzerinde uslu uslu yazı yazıyorum, içeriden gürültüler geldi. Önce “Bizim gerizekalı kedidir ya” dedim, hiç umursamadım, sonra bir çift parlayan gözün yatağın üzerinde bana baktığını görünce kalbimden, ağırlık merkezime doğru inen yusuflama sesiyle kendime geldim. Kedi yatağımda gayet yatıyor ve içeriden tıkır tıkır sesler geliyor. “Aha işte, sonunda korktuğun başına geldi Pucca, içeride bir hırsız var” diyerek önce yorganı kafama doğru çektim. Sonra biraz mantıklı düşününce, yorganın beni koruyamayacağını anladım. “Sen mi büyüksün ben mi hırsız bey?” diyerek, adamı korkutmaya karar verdim.
Sanki odada yalnız değilim de yanımda sevgilim var ve masuscuktan sevgilim milli güreşçi, ruhsatlı silahı var, judo biliyor, ayriyeten MİT hatta FBI’da görevli, 1.80 boyunda, adonisli, bebek yüzlü... Öhömm ne diyordum hayale kaptırdım kendimi pardon, heh işte yanımda sanki adam varmış gibi kendi kendime seslenmeye başladım. Hayır, evde çalacak bir şey bulamayınca adam gelip tecavüz edeyim bari diyecek, hele bir de bize gelmeden önce Ahmet Çakar’ın “Kadın istemezse tecavüz olmaz, saldırın koçlarım” beyanatını izlediyse bittik yani. “Canım uyansana, içeriden sesler geliyor. Rambo bıçağını da yanına al ama” diye seslendim ama tıkırtılar kesilmedi.

Haberin Devamı

Sopayı kaptığım gibi
Arkadaşları arayayım diye telefona hamle yaptım ama en son, kardeşim kaçırıldı diye milleti galeyana getirdiğimde kız içerde uyuyor çıkmıştı. Ondan beri de böyle paranoyaklıklarıma pek kimse güvenmiyor açıkçası. Gerçekten paranoyak olabilirim o ayrı mevzu, o tıkırtılar üst kattan falan da gelebilir. Bunu anlamanın bir tek yolu var ki o da kalkıp bakmak, yatağımın kenarında ki vileda sopasını elime aldım. Yatak kenarında neden sopa var dersen, mantıklı bir açıklamam yok valla, spor yapıyordum sadece onunla. İçime Lucy Liu kaçmış gibi atletik hareketlerle odamdan dışarı çıkıp ara holde yürürken korkusuzca hırsıza seslendim, “Hey dostum iyi bir iş yap ve...”

Haberin Devamı

Kafamdan neler geçti neler?
Yalan söylüyorum, bildiğim bütün duaları okuyarak gözlerimi kapatıp, ara holde koşmaya başladım, ışık kapalı olduğu için ödüm patladı patlayacak, gözüm kapalıyken lambanın yerini bulamıyordum ama gözümü açarsam da hırsızla göz göze gelebilecektim. Hayatımın kararını vererek gözlerimi açtım, çığlıklar atarak lambayı yaktım. Sonra da sopayı sağa sola vurarak, kendi çapımca hırsızı korkutmaya çalıştım derken tam o an kapı çaldı. Uçarak kapıyı açacaktım ki, ya gelen hırsızın diğer arkadaşıysa, “Dostum karı uyandı ve manyağın teki, hemen kapıya gel yardım et” diye diğerini aradıysa. Ben kapıyı açar açmaz, üzerime çullanırlarsa, laptopları alıp, değerli eşya bulamayınca bi de yanında benim böbreklerimi götürürlerse. Evde buz bile yok ki,
küvete de koyamazlar beni. Balkondan mı atlasam acaba diye diye plan yapmaya çalışırken, kapının önünden kapının yumruklanmasıyla beraber ses gelmeye başladı. Şöyle biraz kulak kabarttım, bizim üstteki komşuların sesi. Hemen açtım kapıyı, benim çığlıklarımı duymuşlar, bir şey oldu sanmışlar. Evde
hırsız var dedim, sonra nasıl oldu anlamadım ama bütün apartman bizim evin içerisinde hırsızı
aramaya başladı.
Sonuç, evde ben ve kedi dışında başka bir canlı çıkmadı. Artık apartmandakiler de arkadaşlarım gibi böyle bir durumda bana inanmayacak biliyorum. Peki o sesler neydi yahu, kafayı yiyeceğim. Acaba adam pencereden falan mı kaçtı ama o zaman da kapatamaz ki pencereyi, ya da hâlâ içerde bi yerde mi?

Haberin Devamı

EVDE HIRSIZ VAR

Yazının Norma’sı:

Bazı insanlardan yüzümü yıkarken kolumun içine giren su kadar nefret ediyorum...