Bir yıl boyunca bütün salaklıklarıma katlandın, şımarıklıklarıma dayandın, yemek yapamıyorum diye fast food’a alıştın. O gün eline Rusya bileti verdiğim an sevinçten çılgına döneceğini biliyorum, bence hak ettin, git, gez toz...
Yılbaşı geliyor malum, bizim evde de birbirimize ne hediye alacağımızın paniği yaşanıyor. Yılbaşının bizim için ayrı bir önemi var ki, sevgilimizle birinci senemizi doldurduk. O yüzden ona çok özel bir hediye vermem lazım. İyi, kötü, güzel, kavgalı, aşık, dargın, barışık her türlü entrikalı bir seneyi doldurduk. Bir sene boyunca benim bütün salaklıklarıma katlandı, şımarıklıklarıma dayandı, beni sırtladı, hastayken başımda bir dakika bile uyumadan bana baktı. Yemek yapamıyorum diye fast food yemeye bile alıştı adam.
O yüzden ona hep hayalini kurduğu bir şeyi hediye etmek istiyorum açıkçası. Öyle ki, hediyem çok özel bir şey olmalı, hayatı boyunca hiç unutmamalı, gördüğü zaman gözleri fal taşı gibi açılmalı, bana olan sevgisi on kat artmalı, hatta hemen ardından dizlerinin üzerine çöküp “Köpeğin olurum, benle evlen” diye hüngür hüngür ağlamalı.
Güven olmazsa aşk neye yarar?
Şu olayları yaptıracak tek şey var, o da adama bir hafta Rusya’da yalnız başına tatil ayarlamak. O gün, eline Rusya biletini verdiğim an sevinçten çılgına döneceğini biliyorum, Boğaz Köprüsü’nün tapusunu versem öyle sevinmez, onu da biliyorum ama bir hafta sonra da adam dönmez oradan onu da biliyorum.
Varsın dönmesin, canım benim o mutlu olsun yeter... Yani bence hak etti, gitsin gezsin tozsun o dünyaya sadece salınmak için gelen hatunların arasında kendini cennette hissetsin.
Ne var ki bunda, neticede önemli olan bizi birbirimize bağlayan sevgi değil mi? Güven olmazsa, aşk neye yarar hem. Üstelik güven dediğin nedir yani, adama da kızamam ki, beni de Biscolata erkeklerinin yağmur altında gitar çaldığı boş beleş adaya atsalar, “Ayy hayır, sevgilimi bırakmam” gibi laflar mı edeceğim, peh. Paşalar gibi o adaya yerleşip kendime orada bir gözlemeci açarım. O yüzden ona kızmam, bu isteğini yadırgamam çok saçma. Hem belki gerçekten haklıdır adam, Rusya’ya sadece mimarisi için gidiyordur, tarihi yerleri gezmek istiyordur.
Hemen kendi kendime Şokala partileri, benim adamı ortalarına alan kızlar, kremşanti sıkıp ondan meyve salatası yapmaya çalışan yellozlar gibi sapık sapık şeyler düşünüyorum. Belki de sorun bendedir, adamın gerçekten karıyla kızla alakası yoktur. Bir de sanki uçaktan iner inmez bütün Rus kızları bizimkine mi saldıracak? Hem denemekte ne var ki, sonuna kadar güveniyorum ona. Ve eminim ki buraya döndüğünde ilişkimiz daha rayına oturacak, her şey daha güzelleşecek. Onu öyle çok seviyorum ki, istediği şey benim canımı yaksa bile ona hediye edeceğim.
Rusya’da değil yalnız Kadıköy’e yollamam
Şu an bu satırları okuyor olmalısın sevgili sevgilim. Valizine yerleştirmeyi düşündüğün prezervatifleri hemen aklından çıkartıyorsun. Sana hediyem 1-2 dakika bu olayın heyecanını yaşayıp gerçek zannetmendi. Umarım beğenmişsindir hediyeni, ağzının suyunu silip otur oturduğun yerde.
Rusya’ya tatile gidecekmiş de, bilmem neymiş. Seni değil Rusya’ya, yalnız başına Kadıköy’e bile yollamam ben.
Yazının Norma’sı:
Nereye kadar beni seveceksin? Ne kadar seveceğin umurumda değil...