Cadde Son filmi ölümsüzlük!

Son filmi ölümsüzlük!

01.08.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Filmleriyle birçok meslektaşını etkileyen, oyuncular yetiştiren, on binlerin esin kaynağı olan hakiki sanatçılar ölümsüzdür. Antonioni de çoktandır fani değildi!

Son filmi ölümsüzlük

İTALYAN YÖNETMEN MİCHELANGELO ANTONİONİ ÖLDÜ "Antonioni'nin önceki akşam evinde, eşi Enrica Fico'nun yanında, koltuğunda huzur içinde öldüğünü" duyuruldu. Cenaze töreninin, Antonioni'nin doğum yeri Ferrare'de yarın düzenleneceği bildirildi.Tıpkı Bergman gibi İtalyan sinemasının efsanevi kuşağından olan Antonioni'nin öldüğünü yazmak son derece absürt bir durum. Filmleriyle birçok meslektaşını etkileyen, oyuncular yetiştiren, genç kuşak yönetmenlerin, sinemaseverlerin hatta eleştirmenlerin esin kaynağı olan hakiki sanatçılar ölümsüzdür. Antonioni de çoktandır fani değildi. Son yapıtı, "Eros"u oluşturan üç kısa filmden birinde artık yaşlandığını ilan edercesine tensel bir yaklaşımı benimseyip genç, güzel ve diri bir kadının çıplaklığını ve onunla aşkı öne çıkarmış olsa da biz Antonioni'yi sinemada gösterilebilirin çok ötesine geçen bir yaratıcı olarak benimsedik. Sinema, üst üste gelen kayıp haberleriyle sarsıldı. Yedinci sanata yön veren büyük ustalardan Ingmar Bergman'ın ardından Michelangelo Antonioni'yi de 94 yaşında kaybettik. Ölümsüz sinemacılar filmleriyle sonsuza dek var olur. Michelangelo Antonioni demek "Gece / La Notte", "Kızıl Çöl / Il Deserto Rosso", "Batan Güneş / L'Eclisse", "Cinayeti Gördüm / Blow Up", "Kamelyasız Kadın / La Signora senza Camelie", "Çığlık / Il Grido", "Macera / L'Avventura", "Yolcu / Professione: Reporter" demektir. İzlemeye doyulamayan ve her defasında bir inceliği daha keşfedilen hayata, insana, modernizme, sanayileşme ve kapitalizmin ruhu örselemesine, yabancılaşmaya, iletişimsizliğe, burjuvazinin yüzeyselliğine, tutkulara ve tutkuların kaybına odaklı bir sinema demektir. 1935'te Roma'da faşist rejimin çıkardığı, bizzat Mussolini'nin oğlunun yönettiği bir sinema dergisinde çalışarak film dünyasına adım atan Antonioni, aslında Marksist eğilimli bir aydındı. Kısa sürede dergiden kovuldu, Deneysel Sinema Merkezi'nde eğitim alıp setlere geçti. Yeni Gerçekçilik akımının kurucularından Rossellini ve Fransa'da Marcel Carne'nin rahle-i tedrisinden geçtikten sonra kısa filmlerle yönetmen koltuğuna oturdu. Savaşı ve sonrasını, beğenilen kısa filmler ve belgeseller çekerek geçirdi. 1950 yılında "Bir Aşkın Güncesi / Cronaca di un Amore" ile uzun metraja sıçradı. Antonioni demek... Ellili yıllarda birbiri ardına sıraladığı olağanüstü filmlerle döneminin en önemli yaratıcı yönetmenleri arasına girdi. "Kamelyasız Kadın", "Kız Arkadaşlar / Le Amiche" onun kadın dünyasına farklı bakabilen bir yönetmen olduğunu ortaya koydu. Meselesini görüntülerle anlatan diyaloglar ve müzikten çok sessizliğin, ortam seslerinin atmosferi vurguladığı güçlü imgelerle, oyunculuğu öne çıkararak etkili olan tarzıyla uluslararası alanda saygı gördü. Tarzını yenilemekten ve yaratıcı davranmaktan çekinmeyen Antonioni'nin film diline getirdiği anlatım zenginliği 60'lardan itibaren birçok genç yönetmene esin verdi. Başta Monica Vitti olmak üzere oyuncularından olağandışı performanslar aldı."Kızıl Çöl" ile Venedik'te Altın Aslan, "Cinayeti Gördüm" ile Cannes'ta Altın Palmiye, "Gece" ile Berlin'de Altın Ayı kazanan Antonioni'nin bu festivallerden ve başka birçok etkinlikten kazanılmış çok sayıda önemli ödülü vardı. 1995'te Onur Oscar'ı kazanan Antonioni, 1996 yılında da İstanbul Film Festivali'nin Yaşam Boyu Başarı Ödülü'nü almak için ülkemize gelmişti. Savaştan kadına