Cadde Sonisphere seneye gene gel!

Sonisphere seneye gene gel!

29.06.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:

On binlerce kişi üç gün boyunca derdi tasayı unuttu, Sonisphere’de coştu. En alevli yanar döner şovu Rammstein yaptı, en küfürbaz grup Manowar’dı, en büyük ayin Metallica, en deli seyirci Slayer’daydı, ‘maç köftesi’ güzel, beleştepe doluydu ve daha neler neler...

Sonisphere  seneye gene gel

- “Kredi kartı geçiyor mu abi” sık duyulan bir cümleydi. Zira benim metalcim nakiti tüketmiş, karta yükleniyor, eksi hesaptan sucuk ekmek ve bira peşinde. ‘Kart geçmiyorsa ayvayı yedik’ endişesi yaygındı. Sahada kart geçiyordu, tribünde ‘paralar peşin’di. Ay sonunda festival yapıyorsanız “Kart geçiyor mu” sorusu önemlidir arkadaşlar, bir dahaki sefere kart her yerde geçsin...
- Kafa ve göbek sallayanlar dikkat çekiciydi. Aslında teknik olarak kafa sallanıyor, göbek de o esnada hareket ediyor... 30 yaşın üzerindeki metalcilerde göbek standart. Benim için fark etmez ama kadınlarımız daha “fit” adamlar görmeyi bekliyordu galiba...
- At mı, eşek mi bilmem ama kararmış maç köftesi yeyip de ölen birini daha görmedim. O yüzden stadın dışındaki tezgahlarda yedim. Yarım 4 TL. Hemen yanındaki biracıda bira 5 TL. Siyah Metallica bandajı 5 TL. Bandaj almadım.
- İnönü Stadı’nda deniz tarafındaki kaleyi (Yani Sonisphere’de sahnenin olduğu yer) tabak gibi gören, Dolmabahçe’ye inerken yolun sol ta

Haberin Devamı

rafına boşuna beleştepe dememişler. Beleştepe doluydu, en güzel tribün ödülü onlara.
- Rammstein verdi benzini, verdi alevi kalbimizi kazandı. Her taraf patlamalarla inledi. Solist Till Lindemann, “Pussy” şarkısında dev bir topun (penis) üzerine bindi ve ön sıradakilerin kafasına köpük boşalttı. Sahneye atlayan bir seyirciyi canlandıran eleman alev tabancalarıyla yakıldı. Bu bir mizansendi ama gerçek olsa fark eder miydik? Bence kimsenin ruhu duymazdı (Bundan güzel CSI bölümü çıkar). Sahnede havai fişekler patlarken ‘Vakitçiler geldi dışarıdan içeri bomba atıyorlar’ esprileri yapıldı. Gelen giden olmadı.
- Ama Rammstein Anjelique’te daha farklı görünüyordu. Kime söylediysem “Hadi ordan onlar öyle şey yapmaz” dedi, konduramadı. Niye konduramıyorsunuz kardeşim adamlar gerçekte sahnedeki gibi olsa daha mı normal?
- İkinci gün Manowar ‘Big four’ konseptine Türkçe küfür ederek çaktı: “Buraya dört büyük grup geldi diyorlar, si.tir ordan.” Aksanı da iyiymiş...
- Hayko Cepkin’e küfür eden Manowar izleyicisi, yaptığınız ayıptır. Bu adam niye küfür yiyor bu kadar metalcilerden biri anlatsa da öğrensek.
- Ama metalci centilmendir. Yanımda kız arkadaşlarımla saha içinde dolaşırken ne zaman içki ya da yemek almak için bir kuyruğa/gişeye yaklaşsak (Yani kızlar yaklaşsa) kalabalık Kızıldeniz gibi açıldı, yere düşen fişler anında verildi, biralar elden ele ulaştırıldı. ‘Indie’ burnu büyüklüğü mü ‘metal’ centilmenliği mi? Metalci candır diyorum.
- Pazar günü büyük gündü. Festivalin ‘Big Four’ olarak adlandırılan grupları Metallica, Slayer, Megadeth ve Anthrax stadı ağzına kadar doldurdu. Saha içi ve tüm tribünler doluydu. 50 bin kişi vardı, abartmıyorum. Anthrax havayı ısıttı. Megadeth büyük patlama yarattı, çok iyi çaldılar ama ses kötüydü, gitarlar uğuldadı falan skandal oldu. Zaten solist Dave Mustaine buna acayip sinirlenip konser sonrası röportajlarını iptal etmiş. Yapar, aksi adamdır.
- İçeride bira 7.5 TL idi. Pahalı. Hakkı 5 TL ‘dir.
- Megadeth-Slayer arası Meksika dalgası süperdi. Önce tribünlerde başladı ardından sahaya indi. Sahada Meksika şöyle oluyor: “Çök, çök, çök, çök. Hooop, biiir, kiiii üüüçç” diyorsunuz ve sahneden geriye dalga yapıyorsunuz. Aklınızda bulunsun.
- Slayer’da çılgınlık başladı. Yer yer pogo girdapları oluştu. Pogo girdabı biraz sert bir şekilde karşılıklı birbirlerinin üzerine zıplayan insanların bir süre sonra sanırım kuantum fiziğinin bir yasası gereği bir daire şeklinde dönmeye başlamalarıyla oluşuyor.
- Bu arada bence Slayer’ın davulcusu Dave Lombardo insan değil, robot. ‘Bunu yapan insan olamaz’ kafası...
- Gündüz Vassaf Metallica tişörtü ve kırık bacağıyla saha içinde engellilere ayrılan bölümden huşu içinde izledi Slayer’ı.
- Swissotel’in roof’u da ikinci bir beleştepeydi. Millet terastan aşağıda ne olduğunu anlamaya çalışıyordu herhalde. “Roof keyfi”ne benzemez bu arkadaşlar, kokteyl değil bu...
- Ve Metallica. Konser değil ayindi. “Nothing Else Matters”, “For Whom the Bell Tolls”, “Enter Sandman”, “Master of Puppets”, “One”, “Fade to Black” çaldılar. Ama benim için coşkunun şahikası bisteki ikinci şarkı “Trapped Under Ice”dı. Son şarkı “Seek and Destroy” ise anlatılmaz yaşanır.
- Şarkılar bitti ama konser bitmek bilmedi. Avuç avuç penalar ve bagetler ön sıralara atıldı. Grubun en kıl üyesi Lars Ulrich bile (Bkz. Napster davası, Bkz. South Park) “Bu bütün turnenin en iyi konseriydi” dedi. İnanın bana ‘kıl Lars’ bile bunu diyorsa o konser tarihe geçmiştir. Seyircilere atacak bir şey kalmayınca, James Hetfield tişörtünü çıkarıp attı. Nokta.
- Sonuç: Ben Metallica konseri gibi konser ne izledim, ne duydum. Bu konserse diğerleri neydi, onlar konserse bu neydi?
- Üsküdar motorunda pena kapmış iki kafadara rastladım; ganimetlerine bakıyorlardı. Üç adet penaları vardı. “Birini versenize” dedim. Vermediler.
- Sonuç iki: Hala kulağım çınlıyor. Gitti sol kulak.