Cadde 'Sürü müyüz ki sıralamışlar bizi'

'Sürü müyüz ki sıralamışlar bizi'

02.02.2008 - 00:00 | Son Güncellenme:

Notos Öykü adlı edebiyat dergisinin 135 kişinin oyuyla belirlediği "Yüzyılın 40 Romancısı" sıralaması edebiyat dünyasında büyük bir yankı uyandırdı. Sıralamaya başlıkta sözü yer alan Leyla Erbil gibi itiraz edenler de oldu, yazarların numaralandırılmasına kızan da...

Sürü müyüz ki sıralamışlar bizi

Seçiciler tarafından 97 romancı belirlendi. İçlerinden en çok oyu alan 40 kişiden oluşturulan listenin ilk üç sırasında Yaşar Kemal, Oğuz Atay ve Ahmet Hamdi Tanpınar vardı. Kemal, seçicilerin yüzde 86'sının, Atay yüzde 84.4'ünün, Tanpınar ise yüzde 77.8'inin oylarını aldı. Dördüncü isim ise yüzde 70.4 oyla Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk oldu. İki ayda bir yayımlanan edebiyat dergisi Notos Öykü, şubat-mart sayısında 2008'in ilk büyük edebiyat soruşturmasına imza attı. "Yüzyılın 40 Romancısı" başlıklı bu soruşturmaya seçici olarak katılan, edebiyat ve kültür dünyasından 135 kişiden, "1900'den bu yana Türk roman sanatını temsil eden 10 isim" vermeleri istendi. Derginin yayın yönetmeni, edebiyat eleştirmeni Semih Gümüş, değerlendirme yazısında listenin belirgin özelliklerinden birinin 40 romancının büyük çoğunluğunun 1970'lerden geriye doğru uzanan kuşaklar arasından seçilmesi olduğunu belirtti. Gümüş'ün bir başka tespiti de seçicilerin kendilerinden eski kuşakların adlarını vermeye daha yatkın olmaları. Ancak yazarlardan farklı değerlendirmeler geldi. Sıralamaya itiraz edenler olduğu gibi, yazarların numaralandırılmasına tepki duyanlar da var. Ortak kanı, son kararı zamanın ve okurun vereceği. Yaşayan 16 kişi Bir değer ölçütü bulunmayan, gerekçeleri açıklanmayan, daha çok önyargı ve duygusal yaklaşımlarla oluşan "seçmece" listelerini önemsemiyorum ve bu tür gereksiz soruşturmalara katılmıyorum. En doğru kararı zaman verecektir. "Listenin bir değer ölçütü yok!" Sürü müyüz ki, aynı taşradan, aynı köyden, aynı kentten beslenmişiz gibi sıralamışlar bizi? Ayrıca elli yaş, kırk yaş farklı kuşakları bir arada, eş ankette yarıştırmak nasıl bir akıl? Moda deyişle bir çeşit "çevre baskısı"yla tanımadığım kimselerce, ki aralarında çok değer verdiklerim de çıkacaktır mutlaka, "20 numara" olmamdan "teeddüp" ediyorum; benden sonra gelecek arkadaşlarımın önüne konulduğum için. "1 numara" olsaydım gene eş duyguyu taşırdım. Göğsüme sarı yıldız takılmış gibi duyumsadım kendimi! Her yazar böyle vitrinlenmekten hoşlanmaz. Bizim 1950 kuşağımız özellikle, bu ahlakı hâlâ sürdürmektedir. Ancak bu anket yüzünden, Notos'un bu sayısını satın alarak yayınevine katkıda bulunacağımı da belirteyim! "Bu nasıl bir akıl?" Bu seçicilerin cevaplarının bir sonucu. Herkesin 40 romancısı farklı olabilir, bunu söylemeye bile gerek yok. "Herkesin 40 romancısı farklı olabilir" Notos Öykü, benden de bu soruşturmayı yanıtlamamı istemişti. Yanıtlamadım, çünkü yazarların numaralandırılmasından hoşlanmıyorum. "En ayrımcılığı"na karşıyım. Bu soruşturma sonuçlarını okuduktan sonra öyle bir utanç duydum ki, Leyla Erbil'i aradım üzüntüyle; Leyla Hanım sıralamada benden sonra yer aldığı için mahcup oldum. Bazı yazarlar var ki, onları okumamış olsaydık, yazdığımız gibi yazabilir miydik? Sabahattin Ali, Bilge Karasu, on dördüncü, on dokuzuncu mudur bizim edebiyatımızda? Hakkaniyetli bir seçim mi bu? Kimin önemli, büyük yazar olduğuna bırakalım hayat karar versin, soruşturmaların anlamı yok... "Leyla Erbil benden sonra diye mahcubum" Rastlantısal bu seçimler, edebiyatla yakından ilgilenenler için hiçbir zaman ölçüt değil. Numaralandırılmak da güzel değil. Doğru dürüst Türkçe yazamayan iki yazar, biri Orhan Pamuk, diğeri Kemal Tahir; her ikisi de Sabahattin Ali'den önce geliyor. Oysa bir "Kürk Mantolu Madonna" ya da "Kuyucaklı Yusuf"un onlarla kıyaslanması edebiyata hakaret olur. Pek üzerinde durmamak gerekir aslında. "Doğru dürüst Türkçe yazamayan iki yazar Sabahattin Ali'den önce geliyor" Onca romancı varken benim gibi bir tıfılı da seçmeleri beni çok heyecanlandırdı. Böyle sıralamalar izafi. Belli dönemlerde belli insanlar öne çıkabilir. Kimin kalıp kimin gideceğini zaman belirleyecek. İsmim Oğuz Atay kadar dayanıklı olur mu, emin değilim. Ama Yaşar Kemal, tıpkı Cervantes ya da Shakespeare gibi 400 yıl sonra da anılacaktır. "Benim gibi tıfılı seçmeleri heyecanlandırdı"