Cadde Telefonumu karıştırmayan sevgilim olmadı

Telefonumu karıştırmayan sevgilim olmadı

27.06.2008 - 01:00 | Son Güncellenme:

Zaman zaman eski sevgilileriyle görüşmesinin yeni ilişkisinde sorun yarattığını söyleyen Okan Bayülgen, “15 senedir her gün üç saat kadınları dinliyorum. Medeni bir şey yerleştirmeye çalışıyorum kendi hayatıma ama başaramıyorum” dedi

Telefonumu karıştırmayan sevgilim olmadı

Okan Bayülgen, sadece ekrandaki eylem ve söylemleriyle farklı bir şovmen değil... O, özel yaşamında da cins biri... Örneğin şu günlerde kendine tam Okan Bayülgen’e özgü bir tatil planı yapıyor. Bayülgen’in hedefi “Disco Kralı” ile Kanal D ekranından seyircisiyle hasret gidereceği ekim ayına kadar Küba ve Tuvalu seyahati yapmak.
“Küba’yı anladık da Tuvalu da neyin nesi?” diyebilirsiniz.
Ben de öyle yapıp, dünya haritasının en sağındaki küçük bir ada ülkesi olan Tuvalu’ya gitmenin aklına nereden geldiğini sordum, şu yanıtı verdi:
“Tuvalu, küresel ısınmanın sadece bir derecelik artışıyla tarihten silinecek bir ada. Eskiden İngiliz sömürgesiydi, zavallılar şimdi İngiltere’ye sığınmaya çalışıyor. Turizmden başka hiçbir gelirleri yok. Parlamento binasının gece üstünü açıp diskotek haline getiriyorlarmış. Şimdi sen böyle bir yere gitmek istemez misin? ”
40 yıl düşünsem Tuvalu’ya gitmek benim aklıma gelmez.  Ama insan “Disco Kralı” olunca iş başka!


Bugüne kadar fotoğrafını çekmek isteyip de çekemediğiniz ya da en çok çekmek istediğiniz kim?
Özel birisi yok. İstanbul’la ilgili bir proje için Monica Belluci’ye bir mektup yazdık. İstanbul Undressed diye bir proje. Çıplak İstanbul, Soyulmuş İstanbul diye. İstanbul’un görsel kodları, ilgili olarak bir film, bir müzik ve kostüm dizaynı, fotoğraf sergisi, hepsinin bir arada olabileceği bir iş. Birisinin İstanbul’u giyinmesini istiyorum ben. Türkiye’de İstanbul’u taşıyacak kadın çok ama birini tercih etsen, öteki laf edecek. O saçma sapan spekülasyonları engellemek için acaba Monica Belluci ile bunu yapabilir miyim diye düşündüm. Ve de bu işi mühim bir rakam ödemeden yapmak önemli. Çünkü para verdikten sonra herkesi getiririm. Bir mektup yazdık Monica Belluci’ye. 


Peki sıcak mı bakıyor bu projeye?
Bir menajerini bu işle ilgilendirdi.

İstanbul’u nasıl giyindireceksiniz? Kıyafetleri kim hazırlayacak?
Deniz Yeğin diye genç bir tasarımcı var. Daha önce çok sevdiğim bir arkadaşım Efe var. Efe bunun filmini çekecek ama şöyle bir şey yapıyoruz. İstanbul’un bütün görsel kodlarından, çok anlatmayayım şık bir iş. Sadece tarihi ile değil, şu anki kodlarıyla bir kadının üzerine bunu giydirmek. Belki böyle 10 elbise yapmak, belki bir elbise yapmak. Bana sorarsan Türk ve yaşlı bir hanımı tercih ederim. Ama belki de tahmin ettiğim etkisi olmaz. Bizimkiler bayılıyor yurtdışından kadın getirmeye her anlamda.

Fotoğrafını çekmek istediklerinden “Hayır” diyenler oldu mu?
Oldu. Mesela Genco Abi’nin (Erkal) ve Müşfik Kenter’in fotoğrafını çekemedim. 

Zaman zaman eski sevgililerinle görüşmenin gayet normal olduğunu söylüyorsun. Peki sevgilinin eski sevgilisiyle görüşmesine ne dersin?
Normaldir ve görüşmüşlerdir.   Hatta bana bunu hepsi haber verdiklerinde de ben ‘hiç gerek yoktu teşekkür ederim kibarlığına, bu senin hayatın, istediğini yapabilirsin’ demişimdir. Düşün ki, ben bir hanımla görüşmeye başlamadan aramızda artık böyle bir flörtün duygusal anlaşması olmadan bir dakika önce o hanımı denetleyebilir miyim?     O benim elime doğmadı ki, sokakta bulmadım ki onu. Onun bir hayatı var.  Ben hemen ‘Hayır bundan sonra her şey benim kararımla olacak’ diyebilir miyim? Ben bu kibarlığı gösteriyorum, ama telefonumu karıştırmayan kadın olmadı.  Hepsi karıştırdı. Bu konuda tüm kadınlar aynıdır.

O telefona bakınca hayatınıza yeni bir sorun mu giriyor yoksa anlayışla karşılıyorlar mı?
Vallahi bu telefonu Allah kahretsin. Belki 15 senedir telefonu kullanıyorum ve 15 senedir her gün üç saat kadınları dinliyorum. Benden ne kadar memnuniyetsiz olduklarını, benden ne kadar nefret ettiklerini, benim ne kadar kötü bir adam olduğumu dinliyorum. Bu zaten yeteri kadar insanı mahveden bir şey, bir de üstüne üstlük beyin tümörü yapıyormuş. Niye böyle yapıyorsun dediğimde de hepsinin yanıtı aynı. Hepsi, “Çünkü sana çok âşığım” diyorlar.  Olma o zaman! Bana da herkes kadar  âşık ol. Birazcık âşık ol, yeter ki mutlu ve huzurlu olalım. Bütün kadınlar aynı. Medeni bir şey yerleştirmeye çalışıyorum kendi hayatıma ama başaramıyorum.

Bir kadın hayatından çıktığı zaman numarası telefonunda kalıyor mu?
Kalıyor. Mesajları siliyorum ama öyle fotoğrafları yırtma, numaraları silme huyum yok. Hiçbir ilişkimden ayrıldıktan sonra ondan nefret etmiyorum. Duygum kalmıyor, arkadaşlığım, sevecenliğim kalıyor. Bu hanımların hepsiyle görüşüyor olmam da bunun kanıtı.

Ama aynı şekilde yeni gelenin birinci derecede sorunu oluyor bu konu.
Sorunu oluyor ama ben de diyorum ki, ‘Bak arkadaş... Bir kere onun da günahını alma, beni tekrar ister mi, istemez mi diye. Eski hanım hiçbir zaman cazip değil. Sen yeni gelecekten kork. Görüşürüm bunda ne var?’
Allah aşkına, aldığım terbiyeyi, okuduğum okulları, kitapları, bütün eğitimimi, her şeyimi bir kadının kıskançlığı yüzünden feda edecek halim yok.

Telefonumu karıştırmayan sevgilim olmadı
Hüsnü’ye zarif bir şekilde söyledim

Mehmet Ali Erbil ‘Sürpriz’ programına çıkmayınca yerine siz çıktınız.    Sonra bunun bir hata olduğunu söylediniz?
Hayır, programa çıkmak tabii ki hata değil. Gülben bana ‘Okan ilk program, gecenin 10-11’inde Sefaköy’de nereden konuk bulacağız? Programa 3-4 dakika kalmış çık’ dedi. ‘Seni yalnız bırakmam çıkacağım’ dedim. Bak aklım kesiyor, hemen Hüsnü Şenlendirici’nin kulisine gittim. ‘Hüsnücüm vaziyet böyle böyle, sana bildiriyorum ki, programa çıkacağım, inşallah rahatsız olmazsın’ diye zarif bir şekilde söyledim. ‘Tabii ki, mutlaka olması lazım’ dedi Hüsnü de. Bunu söylemem lazımdı. Fakat şimdi benim ve Hüsnü’nün bu zarafeti tekrar tekrar yazılıyor. Sanki Hüsnü’nün bu konuda bir problemi varmış gibi. Yok. Ben terbiyeli bir adam olarak gittim, ‘Böyle bir şey beklemezdin sana haber vereyim’ dedim. O da ‘Tabii şekerim’ deyince tamam bitti.

10 ismin çağrıştırdıkları
Cem Yılmaz: Tavşan
Deniz Seki: Seksi
Beyaz: Canım benim
Berrak Tüzünataç: Çok akıllı
Mehmet Ali Erbil: Vazgeçemem
Deniz Akkaya: Hep benimle olsun
Ata Demirer: Çok beğeniyorum
Ayşe Özyılmazel: Mutluluklar
Hakkı Devrim: Allah başımızdan eksik etmesin
Reyhan Tüysüz: Allah beni ondan önce alsın