Cadde TÜM YOLLAR ROMA’YA ÇIKAR

TÜM YOLLAR ROMA’YA ÇIKAR

24.06.2011 - 01:00 | Son Güncellenme:

Bu hafta vizyonda izleyici karşısına çıkan filmlerden biri de, ‘İskoçya’nın Son Kralı/The Last King of Scotland’dan tanıdığımız yönetmen Kevin Macdonald’ın yönettiği ‘Kartal/The Eagle’.

TÜM YOLLAR ROMA’YA ÇIKAR

Roma İmparatorluğu döneminde geçen film, geçtiğimiz aylarda gösterime giren ‘Centurion’da olduğu gibi İskoçya topraklarında kaybolan 9. Lejyon’un hikayesini anlatıyor. Film, 9. Lejyon’un başında bulunan babasının kaybettiği onuru ailesine iade etmeye kararlı genç Romalı bir asker ve onun Britanyalı kölesinin çıktıkları yolculuğu konu alıyor. ‘Kartal’dan yola çıkarak sinema tarihindeki, intikam, isyan ve ihanetle örülü Roma İmparatorluğu öykülerine göz attık.

‘Spartacus’ (1960)
Roma İmparatorluğu’nun işlendiği filmlerde isyan yaygındır. Nitekim ‘Spartacus’da da köle Spartacus’ün imparatorluğa karşı örgütlediği başkaldırıyı izliyoruz. Film, efsaneleşen bir yönetmenin; Stanley Kubrick’in imzasını taşıyan bir klasik. Spartacus rolünde, filmin çekimleri başladıktan bir hafta sonra filmin ilk yönetmeni Anthony Mann’ın yerine Kubrick’in geçmesine ön ayak olan Kirk Douglas var. Ama filmdeki tek önemli oyuncu Douglas değil, Laurence Olivier de filmin oyuncu kadrosunun yapı taşlarından biri.




‘Quo Vadis’ (1951)
Henryk Sienkiewicz’in 1896 tarihli romanı ‘Quo Vadis’in uyarlaması, Romalı asker Marcus Vinicius’un (Robert Taylor) savaştan evine dönüp Hıristiyan Lygia’ya (Deborah Kerr) âşık olmasını konu alıyordu. Ancak bu aşk üzerinden Hıristiyanlık ile Roma arasındaki çatışma işleniyordu. Sekiz dalda Oscar adayı olan filmin yönetmen koltuğunda Mervyn LeRoy oturuyordu.


‘Gladyatör/Gladiator’ (2000)
‘Gladyatör’ün hikayesi de, bir ihanet ve bir intikam etrafından dönüyor. Nitekim filmin yönetmeni Ridley Scott, bu filmin ilham kaynakları arasında ‘Spartacus’ ve ‘Ben-Hur’u gösteriyor. Roma’nın başarılı komutanlarından Maximus Decimus Meridius, İmparator’un hırslı oğlunun ihanetine uğruyor ve köle oluyordu. Bu ihaneti, küllerinden doğma hikayesi takip ediyordu. Russell Crowe’un başrolde Maximus’u canlandırdığı, usta yönetmen Ridley Scott’ın yönettiği film, tarihi epik dramları 2000’lerde tekrar gündeme taşıdı.

‘Julius Caesar’ (1953)
Shakespeare’in aynı adlı oyunundan sinemaya uyarlanan film, Julius Caesar’a karşı düzenlenen suikastı konu alıyor. Klasik oyunun başarılı bir uyarlaması olan kabul bulan film, Joseph L. Mankiewicz’in imzasını taşıyor. Caesar’ı Louis Calhern’in canlandırdığı filmde, Mark Antony olarak gencecik haliyle Marlon Brando’yu izliyoruz.

‘Ben-Hur’ (1959)
Lewis Wallace’ın romanı ‘Ben-Hur: A Tale of the Christ’den uyarlanan filmlerin en ünlüsü, aynı zamanda uzun süre kırılamayan bir rekora imza atarak Akademi tarafından 11 Oscar’la taçlandırıldı. Film, zengin bir prens olan Ben-Hur’un arkadaşı Messala’nın ihanetine uğramasının ardından ondan aldığı intikamı anlatıyor.
Ben-Hur rolünde Charlton Heston’ın bulunduğu film, titizliği ve mükemmeliyetçiliğiyle bilinen yönetmen William Wyler’ın imzasını taşıyor. Wyler, titiz tutumunun karşılığını aldı. Zira hiç eskimeyen filmin, atlı araba yarışı gibi sahnelerine hâlâ gıptayla bakılıyor.