‘Yakışıklılıkla başarılı olunmaz’

Ekranın aranan yüzlerinden Onur Tuna, yeni dizisi ‘Yasak Elma’da mükemmeliyetçi bir iş adamı olan Alihan’ı canlandırıyor. Bir yandan da müzik çalışmalarına devam eden oyuncu, dört şarkılık bir albüm çalışması hazırladığının müjdesini verdi. Tuna’yla projesini, müzik tutkusunu ve aşka bakışını konuştuk.

- İktisat mezunusunuz. Oyunculuk hayatınıza nasıl girdi?

Tiyatro sahnesine ilk kez, altı yaşımda İbiş’i oynayarak çıktım. Üniversite devam ederken Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde eğitim almaya başladım. Sonra İstanbul’da Craft, 3 Mota, Ayla Algan, Saim Güveloğlu ile metod ve kamera önü oyunculuğu çalıştım. Oyunculuğa ilgimin yanında, donanımın da olması gerekiyordu.

- Kısa sürede başrole yükseldiniz. Bu kadar hızlı ilerleyeceğinizi tahmin ediyor muydunuz?

Bunları tasarlayarak yaşayan biri değilim. Sadece farklı karakterlerle insanları ikna etme çabam var. Bunu yapabildiğinize inanabiliyorsanız, zaten başrolsünüz demektir.

- ‘Yasak Elma’ dizisinde sizi çeken ne oldu?

Entrika ve akan olay örgüleri ilgimi çekti. Daha sonra Fatih Aksoy’un beni bu role istediğini yürekten anlatması ve ekibimin mutluluğu, projeyi seçmeye itti.

- Proje reytinglerde üst sıralarda... Sevilmesini neye bağlıyorsunuz?

Cast olarak dolu bir iş. Melis Civelek gibi kadın dilini kaleme dökebilen bir isim, işinin arkasında durup, müdahalelerden çekinmeyen bir yapım var. Ekip olarak elimiz taşın altında... Bu enerji seyirciye de geçiyor. Şuna kefil olabilirim, bu iş çok daha iyi olacak.

- Canlandırdığınız Alihan’ın size benzeyen yanları var mı?

İlla ki vardır. Anlık olaylar içinde ortak davrandığımız birçok şey bulabileceğime inanıyorum. İş disiplini ve başına buyruk, güvensiz tavrı da biraz benziyor.

- Alihan, hiç aşkı yaşamamış. Peki ya siz?

Aşkı yaşadım ama çok aşık olan biri değilim. İlişki için emek harcamayı seviyorum. Bitecek noktaya geldiyse de, kırıp kırılmadan kaçmayı tercih ediyorum.

- Nasıl kadınlar ilginizi çeker?

Tasvir edemezsiniz, bu bir algıdır. O size geçiyorsa, doğruları ve defolarıyla seversiniz. Ben de böyle sevilmek isterim. Ama bir cevap vereceksem; özgüvenli, zeki ve deli dolu kadınlar daha çok ilgimi çekiyor.

- Yakışıklılığın ekranda avantaj olduğunu düşünüyor musunuz?

Güzellik ne kadar göreceliyse de, auranızın olması gerekiyor. İlla ki, faydası var ama yakışıklılıkla başarılı olamazsınız. Mesleğimiz yakışıklı olmak değil, çok çalışıp başka insanlar olabilmek. Bazen güzel, bazen çirkin, rol neyi gerektiriyorsa...

‘Hayat değişime açık’

“Yaşayacağım günü planlamaktansa, uyandığım günü iyi koordine ediyorum. Çünkü hayat değişime çok açık. Mutlak saplandığımda demoralize olabiliyorum. O yüzden çalışmaya ve gelişmeye devam ediyorum. Verilen bir emek varsa, mutlaka karşılığı olacaktır. Plan yapmaktansa, o yolculuğu yaşamak istiyorum.”

‘Dört şarkılık bir albüm geliyor’

- Ege Üniversitesi’nde Devlet Türk Musikisi Konservatuvarı Ses Eğitimi Bölümü’nü okumuşsunuz. Müzik tutkunuz nasıl başladı?

14 yaşında gitar çalmaya, şarkılar yapmaya başladım. Sonra müzisyen arkadaşlarım oldu ve bu işi çok sesli yapmaya devam ettim. En sevdiğim hobim... Göksu Evleri’nde, Serhat Şensesli gibi iyi bir müzisyenle ortak kurduğumuz profesyonel bir müzik stüdyomuz var. Teknik olarak da uğraşmaya devam ediyorum.

- Şarkılarınızı yayınlamayı düşünüyor musunuz?

Dört şarkılık bir albüm çalışması yaptım, yakında çıkacak. Hepsi kendi yazıp bestelediğim şarkılar. Çalışmaları yine Serhat Şensesli eşliğinde oldu. Türkiye’nin sayılı müzisyenleriyle en iyi stüdyolarda kayıt yaptık. Bu dört parça, proje bazlı sunacağımız profesyonel iş. Fakat akustik ve elektronik bazı şarkılarla aralarda yine sürprizler yapabiliriz. Konser verecek zaman olmayacak belki ama parçaları dijital platformlar üzerinden yayınlamak istiyorum.

- Oyunculuk ve müzik birbirini besliyor mu?

Sanatın bir ritim olduğuna inanıyorum. Müzikte bpm vardır. Sinemada ölçek, ışık ve reji matematiği, ressamın ise fırça ritmi bulunuyor. O yüzden hepsi ilintili... Müzik dinlerken, sahne çalışmak bana çok iyi geliyor.