Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Şike davasına konu olan 2010-11 sezonundan bu yana Fenerbahçe ile oynadığı maçlarda psikolojik eşiği bir türlü aşamamıştı Trabzonspor. Saha dışındaki gerilim takıma hep olumsuz yansımış, alınan kötü sonuçlar ve yaşanan olaylar, adeta bordo-mavili ekibin yakasına yapışıp kalmıştı.

Bu kez ilk onbirinde o atmosferi yaşamamış 8 yeni oyuncuyla çıktı sahaya Karadeniz temsilcisi. Son 15 gündür bu maçın önemine dair işittikleri söylemlerin nasıl bir motivasyon yaratacağı bir yana, transferde harcanan onca paranın skora yansımasını istiyordu taraftar.

Haberin Devamı

Yıllardır kazandığı sinir savaşının avantajına karşın, tıpkı rakibi gibi Fenerbahçe de uzun süre temkinli oynadı. Haklıydı. Yatabare gibi hava toplarına çok hakim, Waris gibi çok seri ve sürekli kaleye gitmeyi düşünen iki tehlikeli adamı kontrol etmek zorundaydı. Trabzonspor ilk yarıda bu silahları hızlı hücumlarda kullanmayı denedi ancak bir kez şans buldu. Maçın 36. dakikasında Waris’in Mert’te kalan şutu maçın da ilk pozisyonuydu. Buna karşın Halilhodzic, Emenike ve Sow’un yüzünü kaleye dönmesine izin vermeyen bir savunma kurgusunu ön plana almıştı ki, başarılı oldu. Fenerbahçe topu sürekli Gökhan ve Caner’in kullandığı kanatlara taşımak zorunda kaldı. Bu ortalarda kayda değer tehlike yaratamayan sarı-lacivertlilerin rakip kaledeki ilk pozisyonu, 40. dakikada Diego’nun Onur’u yokladığı şut oldu.

İkinci yarı hem pozisyon, hem mücadele açısından çok daha keyif verdi. Trabzonspor takımı hücuma fazla adamla ve hızlı çıkınca, Fenerbahçe savunmasını zaman zaman eksik yakaladı ve ciddi pozisyonlar buldu. Belki de maçın en önemli anı Yatabare’nın kaleci Mert’in sadece seyredeceği golü yapamaması idi. Hemen ardından Waris’in yarattığı tehlikede bu kez üç kişi birden müdahale ederek bir önceki pozisyondaki açığı telafi etti adeta.

Temponun hiç düşmediği bu bölümde Trabzonspor’un göze batan eksiği, kendi yarı alanından çıkarken kaptırdığı toplar oldu. Dün gece bordo-mavili takım adına olumlu şeyler de vardı elbette. Örneğin yabancı transferlerin tümü yararlı olacak kalitede. Aynı şeyleri şimdilik yerliler için söyleyemeyiz. Ancak şu bir gerçek; Cardoza ile Bosingwa’nın katılması ve tamamına yakını değişen ekibin uyum sorununu atlatması, Trabzonspor’u ligin iddialı takımlarından biri yapacak. Bir söz de taraftara. Son yıllarda sürekli gerilimin tırmanmasına sebeb olan tribünler, bu kez takımlarına zarar verecek bir çılgınlık yapmadı. Sürekli takımını destekledi ve ateşledi. Küfürler mi? Onca çirkinlikten sonra küfürü kabul eder hale geldik ya! Buna da şükür demek galiba hepimizin ayıbı..