‘Daha yolun çok başındayım’

'Paramparça’ dizisinden sonra ‘Sevda’nın Bahçesi’ ile ekranda boy göstermeye hazırlanan Alina Boz, yeni projesini ve oyunculuk hayallerini anlattı.

Hayat nasıl gidiyor? Her şey istediğiniz gibi mi?

Her şey yolunda, harika bir yaz geçirdim. Çalışıyorum, sporumu yapıyorum, sürekli kendimi geliştirecek bir şeyler aramak ve yapmakla meşgulüm. Her gün kendim hakkında yeni şeyler keşfediyorum ve bir takım kararlar alıyorum. Mutluyum, enerjimi yüksek tutuyorum, bu benim en büyük motivasyonum.

Dokuz yaşından beri tiyatroyla iç içesiniz, hikayeniz nasıl başlıyor?

Türkiye’ye ilk geldiğimde uyum sağlamak için annem ve babam beni tiyatro kursuna yazdırdı. Ama öncesinde de hep bir ilgim vardı. Dedem beni tiyatroya götürürdü, heyecanlanırdım, sahne arkasını merak ederdim. Sonra İstanbul’da bir kültür merkezinde yıllarca tiyatro kursuna gittim.

Şimdi de üniversitede tiyatro bölümü okuyacağım. Bir aralar tiyatrodan çok uzaklaşsam da onu hayatımdan çıkarmak istemediğimi ve bunu yapmanın çok yanlış bir karar olacağını düşünerek üniversitede yetenek sınavına girdim ve kazandım.

Oyunculuk çocukluk hayalinizdi diyebilir miyiz?

Çocukken çok fazla hayalim vardı, hâlâ da ilgim ve merakım var. İlkokulda veteriner olmak istediğimi dün gibi hatırlıyorum. Aslında tiyatro hiç düşünmeden hep hayatımın bir parçası oldu, sonra da şans eseri dizi oyunculuğu hayatıma girdi.

Bir anda gelen şöhretle ilgili neler hissediyorsunuz?

Şöhret olarak adlandırmayı sevmiyorum bu durumu. Yanıma hiç tanımadığım, bana gülümseyen ve başarılarımın devamını dileyen insanlar geliyor. Bazen fotoğraf çektiriyoruz, bazen de beni telefonlarını uzatıp çocuklarıyla, yakınlarıyla konuşturuyorlar.

Sizi ilk izlediğimiz günden bu yana neler değişti hayatınızda?

Çok güzel insanlarla tanıştım, hayatım için olumlu yönde birçok bakış açısı kazandım. Harika dostluklar kurdum.

Küçük yaşta çalışma hayatına girdiğim için olgunlaştım ve disiplinim arttı. Tabii ki hâlâ gelişmeye devam ediyorum. Daha yolun çok başındayım.

‘Sevda’nın Bahçesi’ kadrosuna nasıl dahil oldunuz?

Senaryonun tatlığı, anne ve kız arasında olan ilişki, bir yandan da yaşanan sırlar hikayeyi sevdirdi. Bunların yanı sıra oyuncu kadrosu, yönetmen, yapım şirketi ve Kanal D faktörü cezbeden şeylerdi.

Senaryoyu ilk okuduğumda sahneleri kafamda canlandırıp, olaya seyirci gözüyle bakarak karar veririm ve bu işin de güzel bir proje olacağını düşünüyorum.

Fragmanlardan sonra hayranlarınızdan nasıl yorumlar aldınız?

Merakla dizinin başlamasını bekliyorlar. Defne’yi seveceklerini düşünüyorum.

Oyunculuk anlamında rol modelleriniz var mı?

Sevdiğim birçok oyuncu var. Rol modelim yok ama hepsinden öğrenmeye çalıştığım şeyler var.

‘Plan yaparak yaşamıyorum’

Mesleğinizle alakalı geleceğe dair hayalleriniz neler?

Mesleğimi en mutlu olacağım yönde ilerletmek istiyorum . Belki yurt dışına açılma fırsatım olur, çok plan yaparak yaşamıyorum. Yapılabilecek o kadar çok şey var ki... Beni mutlu edecek adımlar atmaya çalışıyorum.

Bugüne kadar hep çok iyi isimlerle çalıştınız, bu sizin oyunculuğunuz için avantaj oldu diyebilir miyiz?

Tabii ki, olmaz olur mu? Yıllarını bu işe adamış insanların yanında oynamak gerçekten büyük avantaj. Hepsinden farklı farklı şeyler öğrendim, hatam olduğunda bana doğrusunu öğrettiler, doğru şeyler yaptığımda takdir ettiler, özgüvenim kırıldığında destek olup kendi hikayelerini paylaştılar. En önemlisi inanmamı sağladılar. Bu konuda gerçekten çok şanslıyım.

Hayatta sizi en çok ne etkiler?

Sanırım, doğanın büyüsü ve insanların farklı bakış açıları diyebilirim. Bu yüzden yeni insanlar tanımayı çok severim. Her yeni tanıdığım insan, yeni keşfettiğim bilgi beni çok etkiler.

Sizi hiç tanımayan birine kendinizi nasıl anlatırdınız?

Birine kendimi anlatmaktansa, o insanın beni zamanla tanımasını tercih ederim.