Futbol Deplasmanda adam yemiyorlar

Deplasmanda adam yemiyorlar

11.04.2018 - 02:30 | Son Güncellenme:

Tudor büyük maç ve deplasman kazanamıyor diye gönderilmişti. Terim elbette çok şeyi düzeltti ama bu deplasman sıkıntısına, belki de korkaklığına çare bulamadı. Korkmayın, oynayın beyler... Sadece seyirci ile kazanacaksanız, o zaman size ne gerek var?

Deplasmanda adam yemiyorlar

ŞANSAL BÜYÜKA İLE DOBRA DOBRA

Haberin Devamı

Galatasaray’ı anlamak mümkün değil... Aslantepe’de Aslan kesilen, önüne geleni silindir gibi ezen bu takım, nasıl oluyor da deplasmanlarda bu kadar çaresiz kalıyor? Trabzon karşısında müthiş oynayan takım, ne değişiyor da 7 gün sonra Ankara’da Gençlerbirliği önünde topa vuramıyor?

Şu tabloya bakın: Aslantepe’de 14 maç, 13 galibiyet, 1 beraberlik (Fenerbahçe)... 40 gol atıp, 9 gol yiyen ve 40 puan toplayan muhteşem bir takım...

Ama deplasman maçlarının tablosu tam bir perişanlık... 14 maçta 5 galibiyet, 2 beraberlik, 7 mağlubiyet... Attığı gol sayısı 21, yediği gol sayısı 17... Topladığı puan da sadece 17... Deplasmanda kayıp tam 25 puan...

Aslantepe’de seni oynatan o 50 bin muhteşem taraftar ve stadın büyüsü ise, sen ne iş yaparsın? Sivas, Ankara vatan toprağı değil mi? Önünü mü kesiyorlar, adam mı doğruyorlar? El üstünde gidiyorsun, el üstünde geliyorsun. Anadolu’dan da vazgeçtim, Aslantepe’ye 1-2 kilometre mesafede komşu kapısı Kasımpaşa Recep Tayyip Erdoğan Stadı’na gidiyorsun, gene yoksun, gene kaybediyorsun...

Haberin Devamı

Deplasmanda adam yemiyorlar
Terim çare bulamadı

Hani bir dönemlerin Milli Eğitim Bakanı, “Okullar olmasa milli eğitimi ne güzel yönetirdim” demiş... Galatasaray da sadece iç saha maçları olsa işi çoktan bitirecek de, ah şu deplasman maçları olmasa... Kendi sahasında PSG’den sonra en fazla kazanan takım sıralamasında ikinci olan ve Real Madridleri, Barcelonaları, Bayern Münihleri geride bırakan Galatasaray’ın bu deplasman çaresizliği asla kabul edilemez, açıklaması olamaz.

Igor Tudor büyük maç ve deplasman kazanamıyor diye gönderilmişti... Fatih Terim elbette çok şeyi düzeltti ama bu deplasman sıkıntısına, belki de korkaklığına çare bulamadı. Hepsi Avrupa’nın güçlü takımlarında oynayan ve yüksek kontratlarla Galatasaray’a gelen oyuncular bunlar... Korkmayın, oynayın beyler... Deplasmanda adam yemiyorlar. Sadece seyirci ile kazanacaksanız, o zaman size ne gerek var?

Özat’ın Gençler’i...
Bu Gençlerbirliği ilginç takım... Topladığı 30 puanın 12’sini şampiyon adayları Başakşehir, Galatasaray, Beşiktaş ve Fenerbahçe’den aldı. Maç öncesi Ümit Özat bir açıklamasında, “Galatasaray’a karşı hücum oynayacak kadar enayi değilim” demişti. Hücum oynamadı ama Galatasaray’dan fazla pozisyon yakaladı. Topun, yüzde 23 takımının ayağında kaldığı son derece düşük bir istatistikle maçı kazandı. Ümit Hoca, üç stoperli defansif önlemler ile büyükleri durdurmayı başarıyor. Bir de diğer takımlara karşı kazanmak için bir çare üretebilse...
Rahat rahat depar attılar
Gençlerbirliği golünde Manu ile Alper Uludağ savunmadan çıkıp tam 70 metre depar attılar. Otobanda araba sürsen bu kadar rahat gidemezsin... Önlerine Galatasaray’dan bir Allah’ın kulu çıkmadı. Gerçekten şaşırtıcı bir durum...
Arda neden gelmesin?
Galatasaray’ı Ankara dönüşü havalimanında karşılayan bir grup taraftar, “Arda, Ali Sami Yen’e nasıl gelecek?” diye bağırmış. Anlamadım doğrusu... Arda, Ali Sami Yen’e, bir başka deyişle Aslantepe’ye niye gitmesin? Avrupa’ya transfer olurken Galatasaray’a tarihinin en büyük bonservis bedellerinden birini kazandırdı. Galatasaray’dan ayrı kaldığı yıllarda bir gün olsun doğup büyüdüğü bu camiaya en ufak bir saygısızlıkta bulunmadı. Sezon başında gelmek istedi, Galatasaray almadı. Daha ne yapsın Arda? Vicdanımız çoktandır körelmişti, sanırım insanlığımızı da yitirmeye başladık.
Fenerbahçeli neden tribüne gitmiyor?
Son maçında deplasmanda beş gol atıp geliyorsun, gene nafile... Fenerbahçe taraftarı stadı bir türlü doldurmuyor. Öyle ki, kombinesi olanların büyük bir bölümü bile maça gitmiyor. Niye böyle? Kendimizce sıralayalım:
1 Yıllardır süren hayal kırıklıklarından seyirciye “yılgınlık” geldi.
2 Oynanan futbol, Fenerbahçe seyircisinin istediği futbol değil...
3 Takımda seyirciyi peşinden sürükleyecek yıldız oyuncu yok.
4 Zirveye hep uzak kalış taraftarın hevesini kırdı.
5 Başkana, hocaya ve takıma karşı sanki sessiz ve kararlı bir direniş var.
Kimi yazdırırsan yazdır!
Geride bıraktığımız hafta Sakarya’da anne köyüm Kayalar’daydım. 50 yıllık kadim dostum, sıkı Fenerbahçeli Ertan Atay iki tane Fenerbahçe forması istedi. “Formalara kimin adını yazdırayım” dedim. Düşündü, düşündü, “Kimi yazdırırsan yazdır” dedi. İşte Fenerbahçe’nin kadro gerçeği bu... Taraftar formasına adını yazdıracağı bir yıldız oyuncu bulmakta bile zorlanıyor.
Geçmiş olsun!
Olympiakos Başkanı, Emenike için, “Hayatımda yediğim en büyük kazık” demiş. Günaydın Başkan... Senden önce bu kazığı yiyen o kadar çok kulüp, o kadar çok başkan var ki, bunları görüp almadan önce uyanacaktın. Artık geçmiş olsun...
Deplasmanda adam yemiyorlar
Böyle futbolcu herkesin başına
Yıl 2004, yıl 2018... Tam 14 yıldır Beşiktaş’ta Necip... Alt yapıdan yetişip A takımının kaptanlığına kadar yükselen bir başarı ve istikrara sahip... Bu 14 sezonda Necip’in banko oynadığı yıllar da oldu, formaya hasret kaldığı sezonlar da... Sürekli oynarken kaprisleri, şımarıklıkları, kulübüde otururken kırgınlıkları, kızgınlıkları olmadı. Aylarca oturdu, “çık oyna” dediklerinde, her maçta oynuyormuş gibi görev yaptı. Medyada, sosyal yaşamda, alemcilikte, kulüp içi sorun yaratmakta, adına, izine hiç rastlanmadı. Böyle futbolcu her kulübün, her hocanın başına...
Omeruo’ya hakkını teslim edelim
Bakmayın Bursaspor’un kendi sahasında Kasımpaşa’ya yenildiğine... Özellikle 2. yarıda oyunu tek kaleye çevirdi ve bunaltıcı bir baskı kurdu. Bu sırada, sağdan-soldan, havadan-karadan gelen tam 40’a yakın ortanın belki de tamamını Omeruo müdahale edip uzaklaştırdı. Diğer oyunculara haksızlık etmek istemem ama sadece Kasımpaşa’nın değil, tüm takımlar içinde bu sezonun en yüksek, en başarılı performansını sergiledi. Büyük maçların ve büyük yıldızların arasında kaybolmasın, hakkını teslim edelim.
Çıkış yok
Trabzonspor’un yeni Başkanı Ahmet Ağaoğlu hayal satmak yerine gerçekleri söyleyerek Trabzonspor’a başkan oldu. Yönetiminde Hayrettin Hacısalihoğlu, Mehmet Yiğit Alp ve Önder Bülbüloğlu gibi deneyimli ve değerli isimler var.
Başkan Ağaoğlu, bazılarının işine gelmese bile bu gerçekçi yaklaşımından taviz vermemeli... 5’er milyon euroluk kontratların Trabzonspor’a birşey kazandırmadığını bu sezon bir kez daha gördük. Üstelik Ağaoğlu ve ekibinin önünde, “feda” diye yola çıkan, bir süre “cefa” çeken ve şimdi “sefa”sını süren bir Beşiktaş örneği var. Trabzonspor camiası ve Trabzon halkı da artık bu gerçeği kabul etmek zorunda... Başka çıkış yok...
Cevher var ama...
Bir takım beş gol atsa şaşırmam da, Konya atınca ilgimi çekti. Konya bu ligin yıllardır en az gol atan takımlarından birisi... Gerçi Eto’o, Jahoviç gibi iki golcü geldi ama ben aslan payını Sergen Yalçın’a veriyorum … Bu Sergen Yalçın’da hocalık adına bir cevher var ama niye sürekli parlamıyor anlamıyorum.
Başarı herkesi susturur
Başakşehirli Emre Belözoğlu, Arda ile ilgili konuşurken, “En iyi intikam, başarılı olursan alınır” dedi. Gerçi “intikam” kelimesi hoş değil ama Emre’nin söyledikleri son derece doğru... Laf yetiştirerek seni sevmeyenlere, sana kızanlara derdini anlatamazsın. Ama iyi oynarsan, başarılı olursan herkesin ağzını kapatırsın.
Deplasmanda adam yemiyorlar
Güvenliğin yerine polis
Sporda şiddet konusunda cezalar artacak, sahalarda özel güvenlik değil, polisler görev yapacak. Maske takıp, olay çıkaranlar da gerekli cezayı bulacak. Umarım, “güçlünün adaleti” değil, “adaletin gücü” spor alanlarına ve müsabakalarına egemen olur
Özel güvenlik gidiyor, polis sahalara dönüyor. 6222 sayılı sporda şiddet yasasında cezalar ikiye katlanıyor.
Gençlik ve Spor Bakanlığı, TFF ve Kulüpler Birliği’nın ortaklaşa hazırladıkları yeni yasaya ünlü hukukçu Yrd. Doç. Dr. Rezan Epözdemir son şeklini verdi ve yazımını tamamladı.
Buna göre artık statlarda polis zorunlu olacak ve gerek duyulursa özel güvenlikten yardım istenecek. Müsabakalarda o gün izinli olan polisler, başlarındaki bir şube müdürü yönetiminde görev yapacaklar ve yevmiye alacaklar. Ancak baktığınızda bu maliyet özel güvenliğe oranla daha az olacak. Parayı TFF, ilgili Emniyet müdürlüklerine gönderip, daha sonra maçı olan kulüplerden kesecek. Artık “spor alanı tanımı”nın kapsamı genişleyecek. Müsabaka öncesi, sırası ve sonrasında sadece statta değil, stat çevresinde, taraftarların toplanma alanlarında, maça geliş-gidiş güzergahlarında olay çıkaranlar 6222 sayılı yasaya göre yargılanacaklar.
Olay çıkaranlara birinci defada 1, ikinci defa çıkartırsa 3, üçüncüsünde 5 yıl süreyle müsabakalardan ve antrenmanlardan men cezası gelecek.Ayrıca müsabaka girişlerinde biometrik kimlik kontrolü yapılacak. Böylece terörist, suçlu, aranan biri varsa anında tespit edilecek. Spor alanlarına zarar verenler, yarım veya tam maske takanlar, olay çıkarıp küfür edenler, tehdit ve hakaret dolu açıklama yapanlar iki kat daha fazla ceza alacaklar.
Yasa elbette sadece seyircileri kapsamıyor. Her fırsatta ortalığı geren başkan ve yöneticiler, eleştirmeyi hakaret sananlar, bu yeni yasadan nasiplerini alacaklar. Umarım, “güçlünün adaleti” değil, “adaletin gücü” spor alanlarına ve müsabakalarına egemen olur.

Yazarlar