Cadde Ege'nin koylarında üç günlük serüven

Ege'nin koylarında üç günlük serüven

26.07.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

.

Egenin koylarında üç günlük serüven

Geçen şeker bayramında ‘Herkes gider Mersin’e ben giderim tersine’yi uyguladım. Millet Yunan Adaları’na, yurt dışına, bense Bodrum Gökova koylarına gitmek üzere yola koyuldum. Kaptanımız Önder Kara, ilk gece için Setur Ören Marina’yı seçmiş, iyi de etmiş. Daha resmi açılışı yapılmamasına rağmen çok başarılı bir hizmet aldık, ellerinize sağlık, CEO Üstün Özbey ve Genel Müdür Can Polat...

Haberin Devamı

Her yer pırıl pırıl, bir marinada olabilecek her şey düşünülmüş. Bazı büyük marinalara rakip olabilecek, 400 kişilik kapasitesiyle koylara 10 mil mesafede yer alıyor... Cuma günü Bodrum havaalanına gel, bir saat sonra teknedesin... En geç iki saat sonunda da İngiliz Koyu’ndasın... Pazartesi de ilk uçakla işinin başına dönebilirsin. Fiyatlar da makul düzeyde.

Ören, 3 bin nüfuslu Milas’a bağlı deniz kenarında şirin bir belde... Bana 1980’lerin Marmaris’ini hatırlattı. Dört ayrı noktada canlı müzik yapan mekanlarda; özgün, sanat ve pop müzikle dans bir arada...

Şehrin gelişmesi için yatırım kesinlikle şart. Otel yönünden çok fakir bir yer. Halk maalesef marina yatırımına şu anda sıcak bakmıyor, sebebini hiç anlayamadım.

Haberin Devamı

İskelenin etrafı çöp içinde

Ertesi sabah önce İngiliz Limanı’ndaki Okluk Koyu’na uğrayıp, Turgut Özal’a ve Sadun Bora’ya bir Fatiha okuyup Karacasöğüt’e geldik. Bu muhteşem koyun iskelesine rahatça yanaştık. İlginç bir şekilde bölge dolu değildi. Belki bayramda kalabalıklaşır, zira bugün Arefe dedim kendi kendime.

Yurt dışındaki yanaşma yerlerine baktığımızda bizim yat, tekne turizminden gelir sağlamayı bilmediğimiz, derme çatma tesislerle bu işi yürütmeye çalıştığımızı açıkça gördüm. Bu iskeleyi Muğla Valiliği’ne bağlı MÜCAV işletiyor. ‘Barış Efe’ adındaki tek kişilik dev ordu, tekne bağlama, çözme, para tahsilini güler yüzle yapıyor. Etraf çöp içinde. Nisan ayında vefat eden muhtar Erol Tosun’u herkes mumla arıyor.

Tam iskelenin karşısındaki Raca Restaurant’ı üçüncü nesil Ferhat Balcı işletiyor. Bölge şartları için başarılı denebilir, muhteşem servisi var. Karacasöğüt’le bütünleşmiş Raca Restaurant’ın fiyatları da uygun...

Artık balık da çıkmıyor
Son gecemizi Datça Körmen’de inşaatı devam eden marinada konaklayarak geçirdik. Bilinçsiz korumacılık zihniyeti ya kaçak yapıyı oluşturmuş ya da ihtiyacı gideremeyip herkesin kendi çözümünü bulmasını doğurmuş.
Bir an önce gecekonduculuğun muhteşem tatil beldelerine hakim olmaması için çıkartılacak yönetmeliklerle buralarda belli tesislere izin vermek gerekir diye düşünüyorum.
Gelelim, şimdi eski Datça’ya... Geçen yıldan bu yana kalitesi yükselmiş, yeni yeme içme yerleri açılmış. Akşam üstü bile gitarla müzik yapan sanatçılar var. Datça ise yine aynı keşmekeş içinde. Böyle bir tabiat başka ülkede olsa nasıl değerlendirilir diye düşünüyorum. Maalesef Datça yeterince yabancı turist alamıyor. Tabii bunun sonucu olarak otelcilik de gelişmiyor. Balık lokantası vitrinleri ne acıdır ki, Afrika’dan ithal edilen balıklarla süslü. Haşmetli, fakat buzlu olarak uzaklardan gelmenin yorgunluğunu taşıyor.
Sözün kısası ülkemde artık balıkta çıkmıyor. Üç tarafımız denizlerle çevrili ama çiftlik balıklarına talim ediyoruz. İşte size tatilimin profili.