İşler yolunda gibi

Avrupa Şampiyonası hazırlıklarını sürdüren A Milli Basketbol Takımı, 12 gün süren Bormio kampını tamamlayarak Türkiye’ye döndü. Daha hazırlıkların başında olmamıza rağmen, oyuncuların idmanlara konsantresi, sergiledikleri sertlik ve istek dikkat çekiciydi. İdmanlar öyle sert başladı ki, zaman zaman ‘eyvah şimdi kavga çıkacak’ diye aklımızdan geçmedi değil. Neyse ki oyuncular arasındaki bağ gerçekten güçlü ve birçoğu alt yapılarda birlikte oynamış isimler. Bu nedenle havayı bozacak hiçbir durum yaşanmadı. Tam tersi, sinirlerin çok sağlam olduğu, takım olarak hareket edebilecekleri sonucu ortaya çıktı.
Bormio kampının en çok dikkat çeken ismi, Coach Ergin Ataman’ın da dile getirdiği gibi Semih Erden’di. Yıldız oyuncu, sanki yılların acısını çıkartmaya karar vermiş gibi. İdmanlarda çok hırslı. Çalışmayı bu kez herkesten çok istiyor. İzin gününde bile takımın idman yapan tek ismi oluşu, zaten çok şeyi anlatıyor. Fizik olarak müthiş durumda, sadece antrenman maçlarında değil, Tunus karşısındaki iki mücadelede de neler yapabileceğini gösterdi. Onun böyle oynaması, ekibimiz için çok önemli.
Boyalı alanda bir diğer silah da Furkan Aldemir olacak. NBA’e gitme kararı çok tartışılmıştı ama kendisine kısa sürede çok şey kattığını gösterdi. Zaten dış şut konusundaki gelişimini Yaz Ligi maçlarında göstermişti.

Furkan da hazır
Ancak asıl gelişim pivot hareketlerinde gibi. Daha önce en büyük hücum silahı ikili oyunlarla potaya gitmek olan Furkan, şimdi buna boyalı alanda pivot hareketlerini de eklemiş, rakipler için ciddi bir tehlike haline gelmiş. Ömer olmadığı ortamda iki oyuncunun sergiledi çıkış umut verici. Eğer Oğuz da kuvvet antrenmanlarının etkisinden kurtulup, yeteneklerini sahaya yansıtabilirse, 5 numarayı sıkıntı yaşamadan geçebiliriz.
4 numara pozisyonunda oynaması beklenen iki isim Ersan ve Barış’ın şut performansları da sevindirici. Yani rakiplerin içeriye fazla gömülme şansları yok gibi.

Guard mı forvet mi?
Hazırlık maçlarından sonraki en kritik karar, Ergin Ataman’ın takımı 3 oyun kurucuyla mı, yoksa 5 forvetle mi şampiyonaya götüreceği. İspanya’da yaşanan şutör eksiği nedeniyle forvet sayısını artırmak daha yakın gibi.

Genç Kartal dikkat çekti

Genç oyunculardan kamp süresince en çok dikkat çeken Kartal Özmızrak’tı. Emircan ve Egemen gibi isimler de önemli işler yaptı. Ancak geçtiğimiz sezon kiralık olarak Eskişehir’de oynayan Kartal’ın bu sayede nasıl geliştiği hemen anlaşıldı. Diğer gençler de, kiralık olarak farklı takımlara giderek, mutlaka süre almalı, maç tecrübelerini artırmalı. Kartal son 12’ye adını yazdırırsa, kimse sürpriz olarak bakmamalı.

Neden Bormio!

Gelelim Bormio kasabasına. Yaptığımız her röportajdan sonra, bir soru geldi takipçilerimizden, ‘neden hep Bormio’ diye. Haklılar diyorum, çünkü aynı soruyu geçtiğimiz yıllarda ben de dile getirmiştim, aldığım yanıt tatmin ediciydi.
Hazırlık sürecinin en önemli etabı Bormio kampı. Oyuncuların idmanlara maksimum konsantrasyonu gerekli. Düşünün bu kampın Türkiye’de yapıldığını. Bir gün belediye başkanını, bir gün valinin, bir gün komutanın vs. ziyaretleri biter mi?
Fotoğraf çektirmek için her gün otelin kapısını aşındıranlar, eşi hasta olacağı, çocuğunu görmesi gerekeceği için acilen İstanbul’a gidip gelecek oyuncular... Yani inanın aynı konsantrasyonu yakalamak imkansız. bu nedenle Bormio en iyisi... Her şeyden uzak, sessiz bir kasaba. Sizce de mantıklı bir yanıt değil mi?

Ekstra kısa katkısı şart

Coach Ergin Ataman, Boby Dixon’ın lider olacağını dile getirmişti. Yardımcısı Ufuk Sarıca da, Pınar Karşıyaka’yı lig şampiyonluğuna taşırken mutlaka ekstra şeyler yapmaları gerektiğini söylemişti.
Şimdi o ekstra şeyleri yapan antrenör ve saha içi lideri milli takımda buluştu. Dixon’ı rahatlatmak için kısa forvetlerin skor katkısı önemli. Sinan, Birkan, Melih, Göksenin, Cedi, Furkan gibi isimlerden kadroya kim girecekse, belli bir yüzdenin üzerine çıkmalı. Yoksa hücum tıkanır. Mutlaka yardımlar cezalandırılmalı.