Mehtap Bayri: ‘Enerjisi yüksek bir kadınım’

Yer aldığı her projeyle adından söz ettiren Mehtap Bayri, ‘Kalk Gidelim’ dizisiyle ekranda... Bu projeyle, üçüncü defa Muğla’da çekim yapan oyuncu, bölgeyle organik bir bağının bulunduğunu söyledi. Bayri’yle dizisinin yanı sıra, Muğla’daki çekimleri ve sektörü konuştuk.

- Sevda nasıl bir karakter?
Şen, şakrak kocasına sevdalı ailesine düşkün biri. Arada sırada saf ama hafif bir fettanlığı ve kıskançlığı da var.

- Dizi setinin Muğla’da olmasının avantajları ya da dezavantajları neler?
10 yıl önce, ‘Büyük Yalan’ın çekimleri için iki sene Muğla’da çalıştım. İki yıl önce ise Türkan Şoray’ın yönetmenliğinde, ‘Uzaklarda Arama’ filmi için yine gelmiştim. Dolayısıyla Muğla’yla organik bir bağım oldu. Doğasını ve köylerini çok seviyorum. Yürüyüşler, denizin keyfi ve her şeyin en doğalını yeme lüksü, büyük avantaj... Doğaya sarılabildiğim her gün batımı, doğumuna ayrıca vurulduğum muhteşem bir yer benim için. Mutluluğuma katkısı var.

- Neredeyse her hafta yeni dizi ekrana geliyor. ‘Kalk Gidelim’i diğerlerinden farklı kılan ne?
Senaryomuzun özgünlüğü, dili ve hikayesi seyirciyi ilk bölümle yakaladı. Tüm ekibimizin sıcaklığı, samimiyeti ve muhteşem Ege bölgesinin insanın içini ısıtan renkleriyle şahane bir dünya kuruldu.

- Genel olarak komedi projelerinde yer alıyorsunuz. Kendinizi komedide daha mı rahat hissediyorsunuz?
Hepimizin bir hikayesi ve yolculuğu var hayatta. Enerjisi yüksek ve coşkusu bol bir kadınım. Gülmeyi çok seviyorum, güldürebiliyorsam da ne mutlu bana... Hayatın renkli ve mizahlı yanında olmayı seviyorum. Hayat, bana hediyesini komedi dizileriyle sunuyor diyebilirim.

- Ufuk Özkan’la tiyatro ve sinemadan sonra yine bir evli çifti canlandırıyorsunuz. Sürekli aynı rolde teklif gelmesinin sebebi ne?
Zaten ailece görüştüğüm, sahnede enerjisinden güç aldığım ve kolay paslaştığım, hem iyi insan hem de süper partner. Türk seyircisinin çok değer verdiği, ekranda görmek istediği bir oyuncu. Aramızdaki enerjiyi de izleyicimiz hissetmiş olmalı ki, sinema filmi ve tiyatro oyunundan sonra dizide yine evli çifti canlandırıyoruz.

- Kadın komedyenlerin çok az olduğu söyleniyor. Siz buna katılıyor musunuz?
Katılmıyorum. Ülkemizde çok yetenekli, başarılı kadın komedi oyuncuları var. Sadece sektörde bir oyuncu drama oynadıysa drama oyuncusu, komedi oynadıysa komedi oyuncusu gibi bir algı var. Halbuki drama yapan çok iyi komedi oyuncuları, komedi yapan çok iyi drama oyuncuları var.

- Yıllardır neredeyse ekrana ara vermeden, seyirciyle buluşuyorsunuz. 140 dakika olan diziler yüzünden bir yorgunluk oldu mu?
Tabii ki yorgunluk oluyor ama burada biz oyunculardan çok, ekip arkadaşlarımız yoruluyor. Haftada 2-3 gün dinlenebilme şansımız oluyor. Ekip arkadaşlarımızın genelde böyle bir zamanları da olmuyor. Süreler biraz daha kısa olsa, bütün yapımların daha kaliteli olacağı aşikâr.

‘Ters köşe yapmak isterim’

- Dizilerin kısa sürede final yapması bir oyuncu olarak sizi nasıl etkiliyor?
Dizilerin kısa sürmesi oyuncular, ekip ve sektör için kötü bir durum. Çünkü hepimiz dizinin devamlılığına göre hayatımızı planlıyoruz. En önemlisi işle aramızda aidiyet duygusu oluşuyor. Kısa sürede hepimiz sette aile gibi oluyoruz.

- Birçok fenomen projede yer aldınız. Senaryo seçimini nasıl yapıyorsunuz?
Senaryoları okuyorum, karakter olarak kendimi onun içinde gördüğüm rolleri tercih ediyorum. Role kendimden bir şeyler katabiliyorsam ve karakter bana bir şeyler katabiliyorsa o zaman tamamdır benim için. Oyunculuk mesleğim fakat az önce de bahsettiğim gibi, komedi oyuncusu komedi oynamalı durumundan dolayı genelde bu tarz işlerde yer alıyorum.

- Canlandırmak istediğiniz bir rol kaldı mı?
İnsanlar beni genelde komedi dizilerinde gördükleri için ağır drama, aynı dizide iki farklı karakter gibi roller oynayıp, ters köşe yapmak isterim.