Skorer Birkaç konu üzerine

Birkaç konu üzerine

09.12.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Birkaç konu üzerine

Sayın Terim, İsviçrelilerin güvenliği(!) üzerine gizli toplantılar yaptığımız, onları havaalanında 3 saat beklettiğimiz, otobüslerine yumurta attığımız, maçın hakemine hırsız-ahlaksız dediğimiz, İsviçreli futbolculara ve hakeme saldırdığımız/saldırmaya kalktığımız, hatta birisini hastanelik ettiğimiz için çok ama çok özür dileriz(!) Lütfen bizi affedin(!) "Ülke insanı olarak onursuz bir iş yapmadık. Davut Dişli'den başlayarak benden devam ederek, oyunculardan en küçük merciimize kadar biz, ülkemiz adına ay-yıldız adına ne yapılması gerekiyorsa onu yaptık. Nasıl davranılması gerekiyorsa öyle davrandık. Biz de bu ülkenin evlatlarıyız. Kendi içinizde bizi dövebilirsiniz, bize sövebilirsiniz ama kendi evladınızı dışarıya vermek, kötü göstermek çok hoş bir şey mi?" dedi Fatih Terim geçen hafta yaptığı basın toplantısında, gelecek cezadan basını sorumlu tutarak. Bir maçı, yaptığı açıklamalar ve motivasyon konuşmalarıyla Kurtuluş Savaşı'nın tekrarına çevirenlerin başında gelmesine rağmen "yanlış yaptık" demek bu kadar mı zor? İnsanlar hata yapar da; "imparatorlar" yapmaz mı, yoksa güçlü egolarından dolayı yapmadıklarına inanıp, suçu başkalarına mı atar? Araştırmacı futbol programımız Telegol'de yayınlanan Gökdeniz Karadeniz röportajı üzerine çok yorum yapıldı. Biz eksik kalmayalım. Gökdeniz'in durumu üzerine kamuoyu ikiye bölünürken, "vah vah" diyenlerin sayısı sanırız oldukça fazla. Programda da 5 kişilik ekipten bir tek Gökmen Özdenak "6 ay ceza az" derken, diğerleri "Zavallı çocuk" olarak nitelendirdiler onu. Hatta durumuna üzülüp konuşmasını sonuna kadar izleyemeyenler dahi olmuş... Kesin ağlayanlar da olmuştur... Bu yazdıklarımızdan "Gökdeniz'i bitirelim" diyeceğimizi sanmayın! Dün Ercan Güven'in yazdığı gibi "2 yıl ceza alsa; hem futbolun adalet sistemine inanç gelişecekti, hem de yufka yürekli halkımız onu bağrına basıp cezayı çektirmeyecekti. Kimler affedilmedi ki bu memlekette." Dünyada benzer suçlara verilen cezalar ortadayken, birileri bu işten dalga geçer gibi 6 ayla kurtuluyorsa, hatta başka başka birileri "Bu fazla, daha az olmalıydı" diye tepki gösteriyorsa buna itirazımız var. Ayrıca bu ceza gerçekten caydırıcı mı? Gökdeniz gibi kaybedecek çok çok çok şeyi olan birisi için belki öyle, ama diğerlerinin kaybedecekleri sadece 6 ay ise, şike gerçekten engellenir mi? Bu ceza nerede var? Bu aralar bir derdimiz daha var. O da futbol programlarındaki izleyiciye sunulan anketler. Bu programlarımız o haftaya damgasını vuran olayla ilgili bir anket düzenliyor ve bunu izleyicilerinin oylarına, daha doğrusu mesajlarına sunuyor. ATV'deki Santra programının bu haftaki anketi "Hakem hataları şampiyonu belirliyor mu?" idi. Güzel bir konu. Bu konuda insanlar ne düşünür biz çok merak ederiz. Bu anketlerden programın geliri nedir, hiç merak edip araştırmadık; ancak Santra'nın sunucusu Ersin Düzen ".... numaraya mesaj gönderebilirsiniz. En fazla mesaj gönderen izleyicimize tuttuğu takımın formasını armağan edeceğiz" deyince çok gelirleri olduğunu anladık. Bir anketin doğruluğu ilk önce, aynı kişiyle aynı anketi yapmamaktan geçer diye bilirdik biz. En çok mesaj gönderene forma verilen anketin doğruluğu ne kadardır ki? Anket mi, gelir kapısı mı? Best 'zamanında' defans oyuncuları oldukça sert ve insana tükürdüğünü yalatan bir karakter taşırdı; ancak Best, en babayiğidine bile çimleri öptürürdü. Takımına zarar vermeden, oyunu ufak ufak kendi iddiası içinde biçimlendirmeyi başaran, şartlar ne olursa olsun kendi hesabını 'gören' dik kafalı yıldızlardan birisiydi. Takımının renklerine tutkun olan bir taraftarın kaleminden 1980'lerdeki unutulmaz maçlar, efsane futbolcular ve taraftarların muhteşem gövde gösterileri... Bu kitapta tüm bunları, hatta çok daha fazlasını bulabilirsiniz. "Hangi takımın taraftarı olduğum ise bana kalsın, kitabın son cümlesine kadar "tarafsız bir taraftar" olma imajımı hiç sarsmadım" diye anlatıyor Hüseyin Altınkalp kitabını. Ancak biz daha kitabın başında anlıyoruz onun hangi takımı tuttuğunu. Olsun, varsın! Fanatiklik yapmaması bize yeter. "Ne güzel günlerdi" ya da yaşı yetmeyenlere "Aaa, öyle mi olmuş" dedirten bir kitap Altınkalp'in çalışması. Ancak Türkiye futbolunda önemli yere sahip teknik direktörleri yazarken bir kişi, ama önemli bir kişi atlanmış bizce. Galatasaray ve Beşiktaş'ın başında Avrupa'da önemli işler başaran, iki farklı takımı üst üste şampiyon yaparak Türkiye futbol tarihine geçen Mircea Lucescu unutulmuş kitapta. Ama yine de ne güzel anlatmış o dönemleri... *** Bir kitap Camiamızın 20-30 yıldır hasretle bekledikleri başarılara imza attık.(Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören) Rüyanda mı? Gürcan Bilgiç: Ahmet Bey, siz gözlemcilik yaptınız mı?Ahmet Çakar: Yapmama gerek yok, ben gözlemcilerin gözlemcisiyim... (Santra - ATV) En büyüksün sen! Ya bu İbrahim (Üzülmez) de bir türlü futbolu sökemedi. (Can Bartu - Futbolmania, CNNTürk) Bu saatten sonra geçmiş olsun! Sen UEFA'nın FIFA'nın tayin ettiği hakemlere ahlaksızlar dersen senin elinden teknik direktörlük belgesi alınır mı alınmaz mı? (Turgay Şeren - Akşam) Alırlar mı Abi? Modanın Donna Karan'ı, pozisyonların Ümit Karan'ı... (Ali Sami Alkış - Star) Özlü söz 19! Anlayacağınız Avrupa dediğiniz hedef yine hüsran, yine hayal. İşin acı tarafı bu kafayla, bu yıl olmadığı gibi önümüzdeki yıl da olmaz. Maalesef olmaz. Bu kafayla bu iş dikiş tutmaz. (Şansal Büyüka - Akşam) Ne yapmak yazım? Ailton uyum sağlamadı ve Beşiktaş'ın bu oyuncudan bir an önce kurtulması gerekiyor. Ailton sadece solda oynuyor ve Beşiktaş'ın el freni. (Sinan Engin - Ve Gool, TV8) Niye? Çok övüyordun! Erken bir iddia olduğu ileri sürülebilir ama önsezilerim beni kolay yanıltmadığı için yazmakta sakınca görmüyorum. "Tigana, Beşiktaş'ın en büyük transferi!" Ancak bu transferin bir "yamuk" tarafı var. Erken değil, geç yapılmış olması. (İlker Ateş - Pas Fotomaç) Geç olsun da güç olmasın! Lampard kendi de anlayamadı ne yapmaya çalıştığını. (Ertem Şener - Star TV) Sana mı söyledi? Vestel'in plazma televizyonları enine yaygın olduğu için; kişileri şişman gösterir. Tabelaya bakıp Beşiktaş'ı da, plazma televizyon gibi olduğundan fazla şişirmeyin. Çünkü görüntü yanıltıyor. (Ali Sami Alkış - Star) yakantop@gmail.com Çok şakacısın!

Yazarlar