Skorer Büyünün Kralını bilirim

Büyünün Kralını bilirim

19.08.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Büyünün  Kralını bilirim

Kendisiyle üç yıl önce uzunca bir söyleşi yapmıştım. Zihin okumak onda, geleceği bilmek onda, boş zamanlarında çatal kaşıkları bakışlarıyla bükmek de caba... Müşterisi konkenci kokanalardan, muskası gizli kameradan bizim lahmancuncu "kraliçe" gibi değil; Japon sanayiciler, ABDli yatırımcılar paralarına yön vermek için sırada. O kadar popüler yani. Gözümün önünde büktüğü tatlı kaşığı, hâlâ asrın gözbağcısının bir anısı olarak bende durmakta.Yetenekleri ve becerisiyle birçok bilim adamını çileden çıkarıp kendisinden nefret ettiren Gellerin hayatı roman. Lakin bizim futbol hayatımıza girmesi tarafımdan oldu ve o da ayrı bir roman konusu. Büyücü mü? Şükrü Saraçoğlu Stadının kıyısına köşesine deniz suyu ile seyreltilmiş idrar serpiştiren hanımefendi bu alemin "kraliçesi" midir bilemem, ama ben "kralını" tanırım. Gerçekten kral; adı Uri Geller. Neyse; söyleşimizin bir yerinde ağzından şöyle bir cümle çıkmıştı Gellerin:"Süper Kupa yolunda Galatasaraya enerji verdim"!.. Sen misin bunu yazan!.. Ana fikri "Cim-Bomun alın terini nasıl bir büyücüye mal edersin" olan sayısız faks, email ve mektupla uzun süre hal hatır sordu Galatasaraylılar. Kaldı ki, bizim Uri, paraya para demeyen şana şöhrete doymuş bir büyücü. Yani niye sallasın Türkiyede sansasyon yaratmak için? Zaten bin bir rica ile gelmiş ülkemize. Ertesi gün gidecek...Olsun... Galatasaraylılar bu cümleyi asla kabullenmediler ve Gelleri bulamadıkları için onunla röportaj yapan bendenize yüklendiler. Doğrusu haklılardı. Küresel büyücünün cümlesi beni de rahatsız etmişti... Lakin söylemişti.Şimdi, Tüm Fenerbahçelilerden aynı sağduyuyu bekliyorum. Yapan, yaptıran, bozan, bozduran, suçüstü yapılan, hepsi ortada. Bakalım şampiyonluğa mı sahip çıkacaklar, şampiyonluğu kazandırdığını söyleyen hanımefendiye mi, o hanımefendiyi görevlendirenlere mi? Zor seçim doğrusu. Zor seçim Beşiktaş-Gençlerbirliği tenkit yazımda, Siyah-Beyazlıların ilk otuz dakikada "hata yapma korkusuyla" oynamadıklarını, buna da Beşiktaşın geniş kadrosundan doğan forma kapma yarışının sebep olduğunu yazmıştım; fikrimde ısrar ediyorum.Çünkü başka çarem yok! Aksi halde, ya Del Bosqueden şüphe edeceğim, ya Beşiktaşlı futbolcuların akıllarından. Sayın Reha Muhtar, "Real Madridin eski hocasından bahsederken iki kere düşünün" diyerek ilk ihtimali tamamen devreden çıkardı. Hepsi kariyer sahibi futbolcular da deli olmadıklarına göre... Ne kaldı geriye? Peki, niye langırt masasındaki futbolcu kuklaları gibi oynuyorlardı? Korkuyorlardı... Beşiktaştaki "tensikat" sona ermemiş, yeni hoca sürüde kesecek sakat koyun arayan çoban gibi bakmaktaydı kulübeden. Bu koşullar mesela bir Amerikan futbol takımında olsaydı, acaip motivasyon sağlardı. Doğduğu günden beri boş ama hoş bir "otodolduruş" ile büyümüş, "Dünya bir yana ben bir yana" bireyciliği ile serpilmiş Amerikalı futbolcular coşarlardı. Ama burası Türkiye. Bizim hangi insanımız baskı altında daha yüksek verimle çalışabilir ki, tepelerinde sallanan Damoklesin kılıcı Beşiktaşlıları şevke getirsin? Bu benim fikrim. Maç bitiminde konuşan yorumcuları dinledikten ve en insaflısının üç-dört futbolcuyu yedek kulübesine gönderip iki-üç tanesinin de yerlerini değiştirdiğini duyduktan sonra, iyice pekiştirdim. Korkuyor çocuklar. Korku Kartalı bekler Jacob-Wilhelm Grimm kardeşlerin ünlü masalı Bremen Mızıkacıları, oldum olası ana mesajını belletememiştir bizim insanımıza. Bıçak artığı horoz, yaşlı köpek, tembel kedi, işe yaramaz eşek, bir araya gelerek kahramanlık destanı yazmışlardır oysa. Kötü adamları tırmalayıp, gagalayıp, ısırıp, teperek ve yaptıkları şamata ile ürküterek, ahir ömürlerinde bir yuva sahibi olan cesur yaratıklar, hep olumsuz yanlarıyla yer almaktadır teşbihlerimizde. Bremen Mızıkacıları iyidir. Kimbilir, belki de Galatasaray Başkanı böyle düşünerek benzetmiştir eski yönetimleri Bremen Mızıkacılarına. Ayrıca ortada bir "Bremen Mızıkacıları" varsa, o da Haginin geçkin kahramanlardan kurulu takımıdır. Hagi, otorite olmayı kafasına takmış ya; Galatasaraydaki en büyük teknik otoriteyi; Fatih Terimi aşmak için onun beğenmedikleriyle girmiştir 100 yıl riskine. Tutarsa, Haginin kimseyi terslemesine gerek kalmayacaktır otorite olduğuna inandırmak için. Tutmazsa, Bremen Mızıkacılarından çok daha hüzünlü biten bir masalın kahramanı olacaklardır hep birlikte ki, "hayal" bağlamında Grimm kardeşlere tur bindirecektir sayın Başkan. Bremen Mızıkacıları Dikkat ederseniz ben hakemleri pek eleştirmiyorum. Neme lazım; yarın öbür gün meslektaş olmak, hatta komşu sütunları paylaşmak çıkabilir kaderde... Zaten bu gidişle, üç-beş sene sonra spor medyasının yarısı eski hakem, diğer yarısı da eski yöneticilerden oluşur, biz de Reha Muhtarın açtığı yoldan gidip kulüp yönetmeye talip oluruz artık!.. Önceki kuşak sıyırdı ama biz alacakaranlık kuşağının tam ortasındayız... Yandık! Bu ülkede bir hakemin görev yaparken "zanlı", emeklilikte "savcı" olmaktan başka seçeneği yok mu mesela? Galiba, "hoca" dendikçe kendilerini profesör sanıyorlar. Kardeşim; sana ihtiyaç yok, ağır çekimdeki penaltıları ben de tespit ederim. Sonra-sözde-kulüp aşkından başka niyeti olmayan sabık yöneticilerin narsist ekran sevdası, en başta ait oldukları kulüplere zarar vermiyor mu? Elbette aralarında medyaya cuk oturan "istisnalar" vardır, lakin şu "kaide" bozulmamaktadır:Alayı şöhret budalası. Bu insanların bağımlılığı olmuş medya. Futbolu da kullanıyorlar, kulüpleri de, basın mensubunu da, iyi niyetli vatandaşı da. Asıl çıngar, medyadan emekli olma sıraları gelince kopacak. Pek çoğu bir program daha, bir saat daha orada kalabilmek için futbolu kötürüm bırakmayı göze alacak. Onlara can ve unvan veren işlerini bataklığa itip kendilerine yol yapanların şöhret hırsına ipoteklenmiş bir medya, futbolu öldüremez, ama epey süründürür göreceksiniz. Alametleri merak ederseniz; ne zaman ki imamdan yorumcu olur, o gün yolun sonudur. Velhasıl yazık oluyor bizim kuşağa. Örnek mi; mesela dört hakem, altı yönetici toplamındaki birikimi, gazetecilik yeteneği yanında önemsiz kalan Halil Özer ekrandan kaydırılıyor. Ve daha nice cevherler, düdüğü titrek, yöneticiliği peltek imzaların altına itiliyor. Yazık, çok yazık... eguven@milliyet.com.tr Şöhret budalaları

Yazarlar