Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Teknik direktörlüğünü beğenirsiniz, beğenmezsiniz.
Ama her insana, hak ettiği saygıyı göstermek zorundasınız.
Ünal Karaman’ın Trabzonspor’un “feda” sezonunda üstlendiği misyonu ve görevi kimsenin küçümseme hakkı yok.
Lafım, futbol bilgisi olmadığı halde öküz altında buzağı arayanlara ve ahkâm kesenlere.
Trabzonspor gerçeklerinden bihaber, reyting almaya çalışan ve sosyal medyada tıklanma peşinde koşanlara.
Yıllardır aynı şeyi söylüyor ve yazıyorum. Trabzonspor’un en büyük düşmanı “Trabzonluyum” diye geçinip, takımına acımasızca saldıranlar ve haklarını korumaktan korkanlardır. 2010-11 sezonunu savunmayanlardır! Hesap sormaktan kaçanlardır! Gerçekleri görmezden gelenlerdir.
Ünal Karaman pek çok Trabzonlu’dan daha Trabzonsporludur.
Yarım sezonluğuna milyon euroları kabul ettiremediğiniz hocaların yanında her türlü fedâkarlığı yapıp, kariyerini riske eden bir Trabzon sevdalısıdır.
Kimler yuhalanmadı ki?
Agresif midir? Evet, hafta ortasında düzenlediği basın toplantısında kantarın topuzunu kaçıracak kadar hem de. Daha önce de başka kulüplerde yapmıştır aynı çıkışı. Taa ki bıçak kemiğe dayanıncaya kadar susmuş ve patlamıştır.
Lakin aldırma Ünal hocam. Aynı zihniyet; bu kulübün efsaneleri Şenol Güneş’i, Hami’yi, Şota’yı yuhalamış ve istifaya davet edip ağlatmıştı...
Aynı kafa, evlatlarına sahip çıkmayı beceremedi. Küstürdü, kırdı, yıldırdı.
Ya alış, ya pes edip bırak hocam!
Ama biliyorum ki, sen eleştirilere pabuç bırakmayacak kadar seviyorsun bu kentin havasını, suyunu, denizini...
Suçlamalar ulusal medyadan gelse, belki umursamaz üzerinde durmaz idin; haklısın.
O basın toplantısını izledim Karaman’ın. “Bizi içten vurmayın” demeye getirdi lafı. Belli ki çok üzülmüştü.
Beyler; niyetiniz hesap sormak ise...
Bu kulübü son 5 yılda iflas noktasına getirenlere, menajerlerle işbirliği yapıp milyonlarca euro borca sokanlara, bir kuruş alacağını bırakmamak için bin takla atanlara, sözde Trabzonspor’luyum deyip takımın içine dinamit koyanlara çevirin rotanızı.
Yok, bağcı dövmek ise amacınız; gerçeklerin farkına varan camia ne üzüm yedirir, ne bağcı dövdürür artık size!

Haberin Devamı

Başakşehir rahatsızlığı!
Üç sezon önce Rizespor deplasmanında yaşanan olaylara karışan oyunculara yönetimin arka çıkması ve liglerimizin vukuat dosyası kabarık iki futbolcusunu kadrosunda barındırıyor olması, Başakşehir’e sempati duymamı öteleyen faktörler.
Ama geldiği noktaya, verdiği mücadeleye saygı duymama engel değil bu olumsuzluklar.
Bazı insanlar şampiyonluğun en güçlü adayı Başakşehir’i, farklı gerekçelerle eleştiriyor.
Belediye imkanlarını kullanması, siyasi destek görmesi ve kayırıldığının iddia edilmesi, sahadaki gerçekler ile örtüşmüyor.
Futbolu, istikrarı ve başarılı hocası konuşulmuyor.
Son dört yıla bakın. Hangi takım zirveye bu kadar yakın yerlerde dolaştı ve ülkemizi Avrupa kupalarında temsil etti?
Satarsa, satar!
Efendim; şampiyon olursa kulüp yurt dışındaki yatırımcılara satılacakmış.
Olabilir. Dünyada sayısız örnekleri var. Sonuçta bir şirket. Kâr ederse hisselerinin bir bölümünü, belki tamamını devreder. Katarlılar, Çinliler veya Japonlar...
“Satıştan” söz ediliyorsa, anımsayın neler satılmadı ki? Rahatsızlık veren, bir futbol kulübü mü sadece?
Devlet eliyle stat sahibi olmak, borçları yapılandırmak, vergileri affettirmek nasıl normal kabul ediliyorsa, bu da o kadar doğaldır!
Bardağın diğer yanından bakalım...
Başakşehir ligin ortalarında dolaşan mütevazı bir takım olsa, bunca yaygara kopar mıydı?
Kimse bulaşmazdı değil mi?
Lig tarihinde ezberi Bursaspor bozdu. Şimdi 6. şampiyon adayının varlığı, yayın gelirlerinin düşmesinden endişe edenlerin keyfini kaçırabilir.
Hiç kaçmasın. Ne kadar çok renk, o kadar heyecan demek!

Haberin Devamı

8 Mart ve kadın hakemlerimiz!
Dün, “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününü” andık.
Kadınlarımızı senede bir gün hatırlamak hiç samimi değil. Hele cinayet, taciz, yaralama, aşağılama olaylarının sıradan hale geldiği bir ülkede!
Futbolda da kadın hakemlerimizin sorunları var. Avrupa’da maç yönetip, kadınlar ve bölgesel lig dışında görev alamamalarının gerekçesi, MHK talimatları!
Erkeklerle aynı atletik testi geçmeleri isteniyor. Zor da olsa başaranlar yok değil. İstisnalar kaideyi bozmaz. Lale Orta, Seçim Demirel ve Tuba Tosun’dan sonra kimsenin çıtayı zorlamasına izin verilmedi. Diğerleri hep aynı zihniyete tosladı.
Sabri Çelik MHK’si bunca sorun arasında vakit ayırıp ne kadar ilgilenir bilemem. Kadınlarımızın pozitif ayrımcılığa ihtiyacı var. Göreve devam ederlerse, hatırlatmayı sürdüreceğiz...

Haberin Devamı

Acı barış getirdi!
Sporun dostluk olduğunu, keşke o elim olay vesilesi ile hatırlamasaydık.
Antalyaspor deplasmanından dönerken geçirdikleri kazada Ankaragüçlü iki taraftarın hayatını kaybetmesi hepimizi derinden yaraladı.
Cenaze töreninde her takımın temsilcisi vardı. Acıya ortak oldular, birlikte gözyaşı döktüler.
Ardından Ankaragücü tribün liderlerinin yaptığı açıklamalar, yüreklere su serpti. Bundan böyle tüm takımlarla, geçmişe dair gerginliklerin sona erdiğini ilan ettiler.
Çağrı kısa sürede karşılığını buldu. İnsandan daha değerli, candan daha önemli ne olabilirdi ki?
Umarım bu dayanışma sayesinde; futbolumuza özlediğimiz sağduyu ve hoşgörü hakim olur.
Bu arada Türkiye Futbol Federasyonu’nu da kutlamak gerekir. Ankaragücü- Bursaspor maçının başlama saatini 19.00’a alması ve tribünlerin dolmasını teşvik etmesi, güzel bir jest oldu. Maç hasılatı, yaşamını yitiren gençlerin ailelerine verilecek.