Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Trabzonspor sezonun üçüncü haftası olmasına rağmen, pek çok konuda rakiplerinden geride kaldı. Yeni transferler takıma katkı sağlayabilmiş değil. Nenad Bjelica’nın oyun planı yok, varsa da biz anlayamadık. Sakatlıklar eksi hanesine yazıldıkça, kadro kurgusunu kestirmek güçleşiyor. Sanki hazırlık dönemi. Nereden baksanız sıkıntılı bir süreç.
Futbol olarak da sonuç olarak da ilk iki haftanın röntgenini çektiğimizde Trabzonspor adına olumlu şöyler söylemek zordu. Dün akşam daha kötüsünü Çaykur Rizespor karşısında gördük.
Hangisinden başlasak? Bjelica sanki bu takımın başına dün gelmiş bir teknik direktör. Kadroya bakıyorum, savunmanın en güvenilir oyuncusu Denswill kulübede, yerine Baniya geçmiş. Abdülkadir Ömür’ü de on birde düşünmemiş Hırvat çalıştırıcı, Bardhi’de ısrar ediyor. Visca sakatlıktan dönmüş ama nereye? Blejica, yılların sağ açığını almış sol kanada koymuş. Boşnak oyuncuyu resmen sabote etmiş, el frenini çekmiş. Onun görev bölgesinde ise Teklic var. Bu nasıl bir fantezidir anlamak zor. Umut giderek gol umudu olmaktan uzaklaşıyor. Tribünlerin de tahammülü kalmamış ona, artık ağzı ile kuş tutsa boş.
Ya iki bek? Larsen hiç yok, Eren ise evlere şenlik. Rizespor’un attığı iki golün ortası da Eren’in savunduğu taraftan geldi. Hadi orta geldi de stoperler ne yapıyordu bu arada? Koca bir hiç, rakibin son vuruşlarını seyrediyorlardı çaresizce. Sadece Bakasetas için olumlu bir şeyler söylenebilirdi. Onun da tek başına yapacakları belli. Ne rakip savunmaya yakın olabildi, ne orta alanda pas trafiğini yönetebildi.
Uzun zamandır böyle dağınık, ne yaptığını bilmeyen daha ileri gideyim, acemi bir Trabzonspor takımı görmedim. Suç futbolcuların mı sadece? Kabahatin büyüğü Bjelica’nın elbette. Ve ona güvenip bir dediğini iki etmeyenlerin.
Hırvat hoca baktı ki pabuç pahalı, ikinci yarıyla birlikte Fountas ve Mehmet Can’ı aldı oyuna. Aldı da ne oldu? Saman alevi gibi parladı ve söndü Trabzonspor. Araya da Bakasetas’ın penaltı golü sığdı. Sanki maçın kaderini değiştirecekmiş gibi.
Rizespor panik yapmadı. Oyun disiplinine sadık kalarak aldığı talimatların gereğini yerine getirdi İlhan Palut’un öğrencileri. Ve sahanın en çalışkan, en iyi isimlerinden biri olan Benhur yeniden iki farklı üstünlüğe taşıdı takımını. Bir de iş birlikçisi vardı sahada. Zeqiri gol atamadı ama rakibin sol tarafını hallaç pamuğu gibi dağıttı. Diğerlerinin de hakkını verelim, cesurca savaştılar.
Bjelica son kozları oynadı ve Abdülkadir Ömür ile Enis Destan’ı sahaya sürdü. Yine bir hareket, yine bir tempo geldi oyuna.
Ve Enis Destan’ın golü ile “acaba bir puanı kurtarabilir miyim” psikolojine girdi bordo-mavili oyuncular. Ne garip değil mi? Evinde kaybetmemeyi düşünen “sıradan” bir takım olmak. Oysa Trabzonspor formasının bir ağırlığı var. Ve onu giyen hangi oyuncu grubu olursa olsun hakkını vermek zorunda.
Net söylüyorum; bu gidiş hayra alamet değil. Testi kırılmadan çok yol gösteren olurmuş ama, o testi çoktan su sızdırmaya başlamış bile.
Gelelim Ç.Rizespor’a. Mütevazı kadrosu ve haddini bilen görüntüsüyle üç puanı hak ettiler. Şunun da altını çizeyim, kaleci Uğurcan olası bir felaketi önlemese, dün gece Trabzon kentinde kimsenin gözüne uyku girmeyebilirdi.