Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Açık söyleyelim, Trabzonspor’da yeni yönetimin Ersun Yanal operasyonu tam bir fiyasko oldu.
Başkan Muharrem Usta’nın seçim öncesi “Kazanırsam seninle çalışmak istiyorum”, kongre sonrası ise “Gel takımın başına geç” şeklindeki ısrarı, en azından nezaketen geri çevrilmeyecek bir diyalog başlatmıştı.
Bu süreçte iki kez bir araya gelen Usta ve Yanal’ın para konusunda tek kelime konuşmadığını biliyoruz.
Son görüşmede prensipler, transfer ve geleceğe dönük bazı projeler paylaşıldı, karşılıklı görüş alış-verişinde bulunuldu.
Hatta Yanal sordu; “Donk ve Eren Derdiyok’u alabilir misiniz?” Yanıt netti; “Alırız.”
İşte fırtına, bu yemeğin ardından koptu.
Yönetim içinde ilk günden bu yana Yanal ismine karşı çıkanlar atağa geçti.
Deneyimli teknik direktörün, başkan ve bazı idareciler tarafından sorguya çekildiği şeklinde haberler pompalandı.
Sosyal medyayı pek sevdiği anlaşılan Usta, tepkileri azaltmak için başka alternatifleri de araştırdıklarını açıkladı.
Lucescu adı tekrar gündeme geldi.
Ve başkan “Devre arasında acele yapmamız gereken bir şey yok. Doğru karar için bin düşünüp, bir kez yapmamız lazım. Sabır” mesajını paylaştı!
Herhangi bir girişimi olmadığı halde önemli bir kulübün başkanı tarafından yapılan görüşme talebini reddetmeyen, sezon sonuna kadar takım çalıştırmayacağı söylemini defalarca tekrarlayan Yanal, özellikle medyada tartışma konusu yapılmasına içerledi.
Yeni yönetimin heyecanı, deneyimsizliği, biraz da acemiliği yüzünden olsa gerek. Defter Yanal açısından kapandı!

Haberin Devamı

Yarım sezonluk hoca

Muharrem Usta’nın “kariyerli” teknik direktör arayışına hak veriyoruz.
Bir yandan içerideki sorunları çözmeye çalışmak, diğer tarafta takımı tekrar yarışmacı kimliğine kavuşturmak kolay iş değil.
Hele hele camiaya 50. yılda şampiyonluk sözü vermişseniz, bunun sorumluluğu da vebali de büyük olur.
Tıpkı İbrahim Hacıosmanoğlu’nun “O kupa Trabzon’a gelecek” söyleminin sonradan yarattığı hayal kırıklığı gibi.
Büyük lokma yiyecek, büyük konuşmayacaksın! Altından kalkamayacağın vaadlerde bulunmayacaksın...
Trabzonspor’un vizyon sahibi bir yönetime ihtiyacı vardı. Muharrem Usta ve ekibinin camianın kaybettiği prestiji geri kazandıracak hamleler yapması şart.
Şu anki öncelik, teknik direktör konusu.
Ersun Yanal seçeneği en azından şimdilik ortadan kalktığına, Lucescu sezon ortasında gelmeyeceğine göre, 17 maçlık maceraya girecek “kariyerli” bir hocayı dışarıda aramak anlamsız.

Haberin Devamı

Çok başlılık zarar verir!

Trabzonspor’un bu sezon için hedefi ne olabilir?
Kupada final oynamak, çok geriye düştüğü ligi ayıplanmayacak bir noktada bitirmek.
Dolayısıyla eldeki imkanlar bunu sağlayacak yeterlilikte ise, Sadi Tekelioğlu’na bir kez daha “ricada bulunmak” ve sezonu kulübün bir emektarı ile tamamlamak, en mantıklı yol gibi görünüyor.
Çok seslilik demokrasinin gereği olsa da, kulüp yönetirken her kafadan ayrı ses çıkması, yetkili yetkisiz her idarecinin kendine rol biçmesi, kurumsallık adına Trabzonspor’un başını ağrıtabilir.
Umarız, teknik adam arayışları ve transfer girişimlerinde benzer hatalar tekrarlanmaz, Trabzonspor başkanı ve yönetimi gereksiz yere yıpratılmaz!

Haberin Devamı

Platini kimin günahını aldı?

28 Mayıs 2010 tarihinde UEFA Başkanı Michel Platini sahneye çıkıp elindeki zarfı açtığında, yüzünden gülücükler dökülüyordu.
2016 Avrupa Futbol Şampiyonası’na ev sahipliği yapacak ülkenin belirlendiği oylamada, Fransa bir farkla Türkiye’yi geride bırakmış ve adeta zafer kazanmıştı!
Oylamaya katılan Malta, İngiltere, İspanya, Portekiz, Kıbrıs Rum Kesimi, Danimarka, Slovakya, İsrail, Romanya, Ukrayna, Hollanda, Litvanya ve Almanya temsilcilerinden yedisi Fransa’yı, altısı Türkiye’yi tercih etmişti.
Oysa tarihi oylama için Cenevre’ye gelen dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bir gece önce TFF Başkanı Mahmut Özgener ve ekibini odasına çağırıp durumu sorduğunda, aldığı yanıt umut verici olmuştu.
Özgener “Ya bir oyla kazanır, ya da bir oyla kaybederiz” ifadeleriyle durumun ne kadar kritik bir noktada olduğunu anlatmıştı.
Hesaplara göre Malta, Slovakya, Romanya, Ukrayna, Hollanda ve Litvanya’nın oyu kesindi. İsrail bize söz vermiş, Portekiz ise ortada görünüyordu.
Lakin Platini faktörü ağır bastı.
Öyle ya, UEFA Başkanı Fransız, finalde Türkiye’nin yarıştığı ülke Fransa.
Beş gün önce FİFA Etik Kurulu tarafından “kaynağı açıklanamayan 2 milyon dolar” gerekçe gösterilerek 8 yıl futboldan men cezası alan Platini o gün hangi vaadlerle, kimin oyunu çevirdi bilmiyoruz.
Yaptığı iş etik mi değil mi, onu da hâkeza!
Ancak kaderin cilvesine bakın ki, EURO 2016 Haziran ayında Fransa’da yapılırken, beş yıl önce ülkesine zafer kazandıran Platini, bırakın final maçının ardından kupa vermeyi, stada gelip maç dahi izleyemeyecek!

Ne güzel söylemiş!

“Kör cehalet çirkinleştirir insanları.
Suskunluğum asaletimdendir.
Her lafa verecek bir cevabım var elbet.
Lakin bir lafa bakarım laf mı diye,
bir de söyleyene bakarım, adam mı diye!”