Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

FIFA kokartlı hakem Bülent Demirlek’le ilgili İntertoto skandalından sonra camia bir hayli huzursuz. Merkez Hakem Kurulu Başkanı’nın, salı günü Cumhuriyet gazetesinde yer alan açıklaması ise şaşırtıcı!
Ne diyor Oğuz Sarvan?
“Gazete, internet siteleri ve radyolarda yapılan yorumları izlemiyorum”.
Ve ekliyor;
“Türk hakemini Avrupa’ya şikayet ettiler havası bizi üzüyor”.
Sayın MHK Başkanı; madem ki, yol açtığınız skandalla ilgili haberleri okumuyor ve görmüyorsunuz, nereden biliyorsunuz yaratılan havayı?

Haberin Devamı

Açıklamalanr ne?
Sarvan devam ediyor;
“UEFA yetkilileri 24 Haziran’da gelip Bülent Demirlek’e neden maç verilmediğini sordu. Onlara bazı açıklamalarda bulunduk”.
Merak ediyorum neymiş o açıklamalar!
Yasa dışı dinlenmiş telefon kayıtlarından, gizlici elde edilmiş banka hesaplarından ya da esrarlı tanıklardan mı söz ettiniz?
Yoksa kızağa çektiğiniz dönemde 4 Avrupa maçına giden Demirlek’e “yaramaz” yaftası mı yapıştırdınız?
Kaleminizi kırarken hiç düşündünüz mü o hakemin ailesini, çevresini, arkadaşlarını?
Aklınıza geldi mi, nasıl bir güvensizlik ortamı yarattığınız?
UEFA’nın bundan sonra Türk hakemine bakış tarzı sizi rahatsız etmeyecek mi?
Sarvan’ın sözlerindeki en ilginç nokta “UEFA, bize haber vermeden görevi iptal etmiş” ifadeleri.
Sen rahmetli Hasan Doğan’ın cenazesi toprağa verilmeden yazıyı gönderecek, sonra da “Bize haber vermediler” diyeceksin!
Çocuk mu kandırıyorsunuz?
Peki Demirlek’e gelen ikinci maç ne oldu?
Ama durun!
Gerçekten haberiniz yoksa, bu daha büyük ayıp. Demek ki, adamlar sizi ciddiye bile almıyorlar!

Yanlışın en büyüğü
Sayın Sarvan, yanlışın büyüğünü yaptınız!
Şimdi boş yere medyada kendinize avukat aramayın! Ne biliyorsanız, nasıl bir bilgiye sahipseniz açıklayın. Kapalı kapılar ardında değil, herkesin gözü önünde anlatın.
Demirlek’in veya bir başka hakemin suçu günahı varsa kanıtlayın yeter. O zaman kimse size “Neden?” diye sormaz.
Haa bunu yapamıyorsanız, siz ve arkadaşlarınızın o makamları işgal etme lüksü kalmadı demektir.
Zaten 5 aylık süreçte bazı üyelerinizin ayyuka çıkan icraatları kurulunuzun saygınlığını zedelemişti.

Haberin Devamı

Gerekeni yapın
Şimdi tükenme noktasına geldiniz.
Fikriniz bile alınmadan, siyaseten atanmış bu kadro ile devam ederseniz iyice yıpranacaksınız!
Hakemliğin geleceğini düşünüyorsanız ve koltuk sevdalısı değilseniz, gerekeni yapın!
Güvendiğiniz ve inandığınız insanlarla çalışın.
Bunu da yapamıyorsanız gidin!
Gidin de, 2018’den önce bir Türk hakemi şampiyonalarda maç yönetecek mi görelim!
 * * *
Yeri gelmişken.
Genelkurmay Başkanı’nın demokratlığından, Mersin sebze halinden yola çıkan hıyarın İstanbul’a varıncaya kadar kaç santim uzadığı konusunda ahkam kesen usta hakem yorumcularına bakıyorum da, Demirlek’in maruz kaldığı haksızlıkla ilgili tek kelime etmiyorlar.
Eğrisine, doğrusuna tek satır kalem oynatmıyorlar.
Patagonya’da tatil yaparken uçan kuşu takip edenler, görüşleri sorulduğunda “Haberim yok” diye kıvırıyorlar.
Onlara da helal olsun vallahi!

Sonrası kaos
Sevgili Bilgin Gökberk, federasyon başkanlığı süreciyle ilgili nefis bir yazı yazmış dün. Adaylık için gönlünden geçenleri, kafasına yatanları bir bir sıralamış. İşin zorluğundan, nankörlüğünden ve siyasetinden söz etmiş.
Tespitlerine sonuna kadar katılıyorum.
Ama seçim günü gelip çattığında görevi kim devralırsa alsın işi zor. Hem de çok zor!
Neden derseniz?
O gün sadece bir başkan seçilecek. Boş koltuğa isim yazılacak. Hepsi bu.
Diğer yöneticiler ise aynen kalacak. Bu çok saçma bir şey!
Doğrusu, tüm üyelerin istifasını vermesi ve başkan adayına kendi ekibini kurma özgürlüğü tanınması. Futbol için mesai harcayacak, sorunlara çözüm üretecek insanları seçmesi.
“Onlar Hasan Doğan’ın mirası, devam etmeliler” görüşüne katılmıyorum. Evet, onlar Doğan ile vardılar. Ama artık Doğan yok.
Rahmetli yaşasaydı ve böyle bir ortamda görev teklif edilseydi tercihlerine herkes saygı duymaz mıydı?
Öyleyse aynı saygı, başkan adayına da gösterilmeli.
Biliyorum, aralarında değerli işadamları, önemli şahsiyetler var.
İşte bu yüzden, en azından nezaketen gelene yardımcı olmalılar.
Ahmet, Mehmet, Veli hiç fark etmez.
Yakın bir dönemde yeni kaos ve kavga ortamı istenmiyorsa güçlü bir yönetim oluşturulmalı.
Doğan’ın yönetiminden daha güçlüsü olmalı!
Yoksası malum!

Demirlek, Sarvan ve hakem yorumcuları


Bugünleri de gördük
Kahramanımız Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen. Olay yeri, Ankara’daki makamı. Konu, Mersin İdmanyurdu’na transfer olan iki futbolcunun imza töreni. Ağzımızı açık bırakan şey yapılan şov değil, Tüzmen’in sözleri; “Mersin İdmanyurdu öyle veya böyle şampiyon olacak!”
Ne demek şimdi bu?
Nasıl bir sonuç çıkaralım “öyle veya böyle” sözünden?
Federasyon yöneticilerini ve hakemleri töhmet altında bırakacak bu ifadelerden ne anlayalım?
Aman diyeyim sayın bakan!
Daha sezon başlamadan şampiyon olacak takımı filan ilan etmek insanların kafasını karıştırır!
Maazallah fitne fesat düşünceleri tetikler! Yapmayın ne olur.
Alt tarafı bir oyun.
İyisi mi siz, seçim meydanlarında coşun!

Demirlek, Sarvan ve hakem yorumcuları
Ha Fenerbahçe, ha Rizespor!

Yalanı bile çirkin.
Ama gerçekse, Valencia’nın Aragones’e yaptığı ileri sürülen teklif tam bir rezillik. “Ey Aragones Fenerbahçe’yi hemen bırak gel. Sana iki yıllık garanti sözleşme”.
Aslında şaşırmadım.
Yıllardır Türk futbolunda da benzer ahlaksız tekliflere tanık olmuyoruz muyuz sanki?
Şöyle bir düşünün.
Ne büyük kulüpler gördük, sözleşmesi devam eden futbolcunun kafasını karıştıran.
Ya da sezon ortasında taşralı bir teknik direktöre kanca atıp takımının başına getirmeye kalkan.
İlke, ahlak hepsi lügatta!
Ne farkı var bizim yöneticilerin Valencialılar’dan?
Aragones’in aklını çelmeye çalışmakla, Rıza Çalımbay’ı Rizespor’dan koparmak çok mu uzak birbirine?
Allah’tan 70’lik İspanyol görmüş geçirmiş, kibar adam.
Efendiliğini bozmadı da işine gücüne baktı!