Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Görünen o ki, futbolun doğasında yer alan bir yenilgi ve taraftarın beklentilerini karşılamayan birkaç skor, Fenerbahçeli yöneticilerin kimyasını bozmuş.
En ufak bir eleştiriye tepki göstermeleri, hoşlarına gitmeyen yorumlar karşısında bir volkan gibi patlamaları ve tüm medyaya “savaş açmaları“ galiba bu yüzden.
Fenerbahçe’nin öfkesinden nasibini alanlardan biri de bizim Ediz Sırapınar.
Ediz salı günü Milliyet’teki köşesinde sarı-lacivertli kulübün yanlış transfer hamlelerine değinmiş, başkan Aziz Yıldırım’ın politikalarını eleştirmişti.
Vay efendim sen misin Fenerbahçe’nin adını zikreden!
Aynı gün kulübün resmi internet sitesinden yakışıksız, pek de alışık olmadığımız açıklama geldi.
İşte o açıklamadan bir kaç satır;
“Ediz Sırapınar adlı bir şahsın kaleme aldığı yazı...”
“Bu ve benzeri kişilerin transferler ve camiaların yöneticileri hakkında hadlerini aşan yorumları...”
“Sırapınar gazetecilik konusunda hangi eğitimi almış, hangi okuldan mezun olmuş, hangi basın kurumlarında çalışmış da hangi kariyer ve sıfatla bu eleştirileri yapmaktadır...”
“Gazete yönetimleri ve asıl spor basını emekçilerinin bu tarz kişilere kendi aralarında yer vermemelidir...”
Vay vay vay...
Başka arzunuz?
Sırapınar’ı tanımayan Fenerbahçe yöneticilerini aydınlatalım:
Bir, 20 yıldır bu camianın içindedir.
İki, futbol konusunda bilgili ve yetkindir. Bu yüzden Milliyet gibi bir gazetede köşe yazmaktadır.
Üç, onu yermeye çalışanlardan daha Fenerbahçelidir.
Dört ve en önemlisi, tanımadığınız Ediz Sırapınar spor basının gerçek emekçilerinden biridir!
Dikkat edin! Fenerbahçeli yöneticilerin bir dönem takımın başına teknik adam olarak getirdikleri bugünün usta futbol yorumcusunu bile düşman saflarda görmeye başlaması, hayra alamet bir gelişme değildir.
İnsanların yorumlarını beğenmeyebilirsiniz. Ya da doğruların dile getirilmesi hoşunuza gitmeyebilir.
Tribünlerde “tek tip Fenerbahçeli” profili yaratabilirsiniz. Ya da onlara tek bir kimlik yükleyebilirsiniz.
Ancak medyayı düşlediğiniz kalıplar içine sokmaya kalkarsanız, bunun adı “beyhude bir çaba” olur.
Bu beyhude çaba ne Fenerbahçe’ye, ne de ona gönül verenlere bir şey kazandırmaz. Aksine, bazılarına kısa zamanda çok şey kaybettirir.

Haberin Devamı

Sağlam’a yakışmadı
Ne demişti Beşiktaş teknik direktörü Ertuğrul Sağlam Büyükşehir Belediyespor maçının ardından basın toplantısında?
“Hakemleri soyunma odasına giderken gördüm. ‘pardon kusura bakmayın oldu bir kere’ dediler...”
Sonra?..
Merkez Hakem Kurulu hakem Bülent Yıldırım’ın Sağlam’dan özür dilediği yolundaki iddiaların gerçek dışı olduğunu açıkladı!
Gazete manşetlerine taşınan “pardon” iddiasının çürütülmesi üzerine gözler yine Sağlam’a çevrildi.
Genç teknik adam “Bülent Yıldırım’ın da bahsettiği gibi maç sonrasında hakemlerle herhangi bir konuşma ve diyalog olmamıştır” deyip sıyrılıverdi işin içinden.
Öncelikle şunu söyleyelim;
Bu tarz, Beşiktaş gibi bir kulübün teknik direktörüne yakışmadı.
Dahası Sağlam “doğruyu konuşmayarak” önem verdiği maneviyatını zedeledi.
Kulaktan duyduğu bir sözü bizzat kendi işitmiş gibi onlarca medya mensubu önünde dile getirdi.
En tehlikelisi, haksızlığa uğradığına inanan milyonlarca Beşiktaş taraftarını provoke etti.
Hakem doğru karar vermiştir, hata yapmıştır. Bu ayrı bir tartışma konusudur.
Ancak başarısızlığın faturasını birilerine kesmeye kalkarken seçtiği yöntem fair-play adına üzücüdür.
Evet “hayat devam eder.” Ancak insanlar yapamadıklarıyla değil, yaptıklarıyla anılır.

Haberin Devamı

Acemi MHK
Merkez Hakem Kurulu acemice icraatlarına devam ediyor.
Son bombası, 6. haftanın hakemlerini on gün önceden belirlemesine karşın isimlerini gizli tutmaya çalışması.
Sen 36 hakeme tebligat yapacak, sonra medya nereden öğrendi diye dizini döveceksin.
Duyulmama şansı var mı? Adama gülerler.
İki kişinin bildiği sır değildir derler. 36 kişinin bildiği ise hiç sır değildir!
Madem bayram tatilini düşünerek iki haftalık etap yaptın, açıklayacaksın hepsini aynı gün, başın ağrımayacak.
Ne isimler speküle edilecek, ne de yaptığınız iş elinize yüzünüze bulaşacak.
Ama o kadar çok kurnaz var ki aralarında!
Korkarım gün gelecek bu MHK, federasyon başkanına “niye değiştirmedim bazılarını” pişmanlığı yaşatacak.

Haberin Devamı

Eski dostlar düşman olmaz!
Beşiktaş’ın Metalist faciasını Başkan Yıldırım Demirören’in yanı başında izleyen ilginç bir kişi vardı.
Adı Şükrü Yazıcıoğlu. Yazıcıoğlu’nu tanımayanlar olabilir.
Hemen anlatalım. Kendisi eski Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy’un sağ koludur. İyi dostudur, yol arkadaşıdır.
Peki Demirören ile Ulusoy’un arası nasıldır?
Bir dönem mükemmeldi. Demirören’in Türkiye kupasını hastanede ziyaret ettiği Ulusoy’un babası Saffet Ulusoy’a götürecek kadar hem de...
Peki sonra ne oldu?
2007 yılının bitimine doğru aile içi anlaşmazlık nedeniyle aralarına kara kedi girdi. Üstelik bu kedi Demirören’e “Ulusoy’u ben getirdim, ben götüreceğim” dedirtecek derecede karaydı.
Ardından seçim kulisleri başladı, Demirören ile Ulusoy arasındaki tüm köprüler atıldı. Şükrü Yazıcıoğlu ise Ulusoy’un saflarından ayrılmadı, mücadelesini sürdürdü.
Politik baskı, dayatma, beyaz sayfa söylemleriyle Ulusoy devrildi, Hasan Doğan göreve getirildi.
Futbol “Ulusoycular” ve “anti Ulusoycular” diye iki kampa ayrıldı.
Ulusoy ve dava arkadaşları, Demirören ve yeni dava arkadaşları gibi!
Bunları niye mi anlattım.
Çünkü, Demirören ile Yazıcıoğlu’nu Ukrayna’da omuz omuza görüntüleyen o fotoğraf karesi beni şaşırttı.
Tam da Demirören’in hakem hatalarından, Futbol Federasyonu’ndan şikayet etmeye başladığı bir dönemde beni şeytanın avukatı yaptı!
Ne dersiniz Yazıcıoğlu, iki eski dostun arasını bulmak için mi oradaydı, yoksa masum bir Ukrayna seyahati miydi?