Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İnsanlar, kriz dönemlerinde yönetenlerden somut kararlar, umut verici açıklamalar, yarınlara ışık tutacak girişimler bekler.
Futbolda da öyle.
Evet. Liglerin ne zaman başlayacağına dair bir tarih vermek imkansız.
Futbol Federasyonu, koronavirüs belirtileri ortaya çıktığında önce “nisan sonu”, sonra “mayıs ayı” dedi ama, o da pek mümkün görünmüyor.
Peki ne yapıyor bu süreçte TFF?..
Sessiz kalarak yanlış yapıyor bence.
Bir ara “her türlü senaryoya hazırız” açıklaması yapılmıştı da, bunların neler olduğunu bilen yok.
A-B-C planları nasıl işleyecek?
Hazırlıkları varsa eğer, kamuoyundan saklamak niye? Herkes bilsin, anlasın. Bunlar devlet sırrı mı?
Sadece finansal tabloların bildirimini bir ay ertelendi.
Bakın; yayıncı kuruluşun ödemeleri durdurduğu haberini bile Kulüpler Birliği Vakfı’ndan öğreniyoruz.
Oysa tebligat önce TFF’ye yapılmış.
Herkes şaşkın ve tedirgin, ama futbolu yönetenlerden çıt çıkmıyor.
Size bir şey diyeyim mi? Bu aralar TFF’nin en iyi çalışan birimi Sağlık Kurulu.
Hiç değilse arada bir devletin aldığı önlemleri güncelleyip internet sitesinden paylaşıyorlar ya... O bile ferahlatıcı.

Sadece tavsiye!
Kulüpler Birliği Vakfı ülkemizde sembolik bir örgütlenme. Yasa veya talimatlarla verilmiş bir yaptırım gücü yok. Tavsiye kararı alırlar, uygulayamazlar.
Haa şu olur; “Taleplerimiz yerine getirilmezse maçlara çıkmıyoruz” deyip bu eylemi hayata geçirebilirlerse, başımızın üzerinde yerleri var. Lakin çok zor!
Her şeye rağmen, Vakfın hafta başında toplanıp açıkladığı kararları önemsiyorum. Çalışma grubu oluşturup, durum tespitinde bulunmak kimseyi kıskandırmasın.
TFF’nin üç adım önüne geçip, ne yapılması ve hangi tedbirlerin alınması gerektiği yönünde fikir beyan etmelerini olumlu buluyorum.
Futbolu bekleyen tehlikenin boyutlarını anlamak açısından altının çizilmesi gereken öneriler var içinde.
Geçen hafta bu köşede “çarkın dönmesi için değirmene su gelmesi gerek” demiştim.
Vakıf da özetle öyle dedi; para yoksa futbol da yok.
Yıllardır kulüpleri sömüren menajerler, astronomik ücretlerle batıran oyuncular, değerinin üç katına çalışan teknik adamlar, ya kriz sürecinin parçası olup fedakârlık yapacak, ya da yapacak!
Dünyanın her yerinde böyle. Başka çıkış yolu da görünmüyor.
Kayıp daha şimdiden yüzde 30’u aşmış durumda. Oyun durduğu sürece, makasın açılması kaçınılmaz.

Herkes işini yapsın!
Bugün gelinen noktanın ilk sorumlusu elbette kulüpler. Günahları sayfalara sığmaz. Ve elbette onları yönettiğini sanan, her taşın altından çıkıp piyasayı yükselten aracılar. Paylaşmayı iyi bilirler! Neyse ki onların da beyliği sona eriyor. Attıkları kazıklara saysınlar!
Gelelim “kurtuluş” reçetesine. Vakıf teşhisi koymuş ama neşteri vurma ehliyeti yok.
Artık devreye girmesi gereken kuruluş, Futbol Federasyonu.
Dilimizde tüy bitti söylemekten. TFF “i-ni-si-ya-tif” kullanarak sorunların büyük bölümüne çözüm üretebilir.
İlk etapta yayıncı kuruluş ile kulüpler arasındaki kaosun halledilmesi gerek. Hayati önem taşıyan gelir akışını başlatmak, tüm paydaşların yararına.
Aksi takdirde futbol sektöründe yaprak kımıldayamaz.
Sonra, oyuncu kontratlarına yeni bir düzenleme. Kulüplere kolaylık. Anlaşmazlıklarda futbolun devamına katkı sağlayacak kararlar almak. Futbolun yeniden dizayn edileceği gerçeğini göz önünde bulundurarak, stresi azaltacak, kaygıları giderecek hamleler yapmak.
Yok, “bunlar bizim işimiz değil” diyorsanız.
Bırakın da beceremediklerinizi Kulüpler Birliği Vakfı yapsın, onlar yönetsin futbolu!..

Haberin Devamı

Tek devreli lig ve play-off
Covid-19 günlerinde zihinler dumanlı.
Toplumlar tanımlanmayan düşmandan korkuyor.
Bilim insanları sınırları zorluyor, mucize peşinde koşuyor.
Ülkeleri yönetenler ise bırakın geleceğe projektör tutmayı, günü kurtarmanın hesaplarını dahi yapamıyor.
Spor ve futbolda durum farksız.
FIFA ile UEFA virüsün seyrini izliyor. Bir yandan futbolun başlamasını ve sektörün süreçten en az zararla çıkmasını, diğer tarafta oyunun ekonomik boyutunu düşünüyor.
Yarattıkları canavarı aynı bonkörlükle beslemeleri artık olası değil. Düzen değişecek, ezberler bozulacak.
Futbolda liglerin planlandığından geç başlayacağı aşikâr. İlk hedef, sezonun sağlıkla sonuçlanması.
Bizde oynanmamış 7 hafta var. Öyle veya böyle yıl sonuna kadar bitecek. Bu haliyle tescili ise UEFA engeline takılır.
O halde ne olabilir?
Benim senaryom geleceğe dair. 2020-21 sezonu, Avrupa şampiyonası da dikkate alınarak Mayıs ayında tamamlanmak zorunda.
6-7 aylık süreçte ne yapılabilir?
Tek devreli lig oynanabilir. Lig 34 haftada değil de 17 maçta biter; düşecek ve şampiyon olacak takımları play-off belirler.
Türkiye Kupası bir yıl askıya alınır, maç trafiği rahatlatılır. A Milli Takımın özel müsabaka takvimine katkı sağlanır.
Kimsenin virüs ile pazarlık yapma şansı yok.
Belirsizlik ortamında her türlü öneri tartışılabilir.

Haberin Devamı

Bir darbe de kurdan!
Üç ay önce olsa yer yerinden oynardı.
İnsanlar can derdinde...
Lakin virüs kadar hızlı ilerleyen başka bir tehlike daha var karşımızda.
Türk lirasının yabancı para birimleri karşısında değer yitirmesi can sıkıcı.
Dolar 7, euro 7.5 lira sınırını zorluyor sinsice.
Tüm gelirleri durmuş futbol için facia habercisi bu.
Bir milyon euro alan futbolcunun maliyeti bugün 7.5 milyon TL.
Sözleşmesinde 1 milyon dolar yazan oyuncuya neredeyse 7 milyon TL ödenecek.
Çoğunluğu yabancılardan oluşan takımlara getirdiği ek maliyeti hesaplayın bir de.
Böyle giderse virüsün verdiğinden çok daha büyük bir zarar söz konusu olacak.
Öyleyse ne imiş?
Zor günlerde herkes fedakârlık yapacakmış. Altyapıyı hatırlayacakmış. Öze dönecekmiş.
Beğenmeyen olursa da; “güle güle kardeşim” denecekmiş!