Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Önce şunun altını çizelim. Fenerbahçe’nin uğradığı saldırı açıkça cinayet girişimidir. Planlı, profesyonelce ve acımasızca insanların canına kast eden canileri ortaya çıkarmak ise devletin görevidir.
İsmail Kartal’ın yaşadıkları travmayı anlatmak için yaptığı empati çağrısına bir an için kulak verin. Kim böyle bir facianın içinde olmak isterdi ki? O otobüste bulunanlar belki ilk anda farkına varamamıştır, lakin ölümle hayatta kalmak arasındaki kırmızı çizgiyi ertesi gün hep birlikte yaşamışlardır.
Sonuçta Fenerbahçe kulübünün maçların ertelenmesi isteği, tarafsız vicdanlarda karşılık bulan haklı bir taleptir.
Failler bulununcaya kadar maçlara çıkmama kararına gelince. Aziz Yıldırım’ın kurmayları tarafından düzenlenen basın toplantısında en çok ses getiren konu kuşkusuz bu oldu.
Peki, böyle bir şey mümkün mü? Elbette değil. Ya zanlıların yakalanması 6 ay sürerse? Veya olur ya (!) olay bir faili meçhule dönerse?.. Fenerbahçe kalan 9 maçı oynamayacak mı?
İşte katliamı planlayanların ulaşmak istediği sonuç da, tam bu! Hem Fenerbahçe’ye maddi manevi tahmin edemeyecekleri boyutta zarar vermek, hem de Trabzon halkını topyekün olayın tarafı yapmak.

Haberin Devamı

Radikal adımlar

Fenerbahçe camiası ve takımı bir an önce bu tuzağın farkına varıp, yaralarını sahada sarmayı tercih etmelidir. Biliyoruz kolay değil ama, verilecek en anlamlı yanıt bu olacaktır.
Birkaç meslektaşımız yaşananların basit bir husumet olmadığını ve terör saldırısı şeklinde değerlendirilmesi gerektiğini savunuyor. Katılıyor ve fazlasını iddia ediyoruz. Bu bir provokasyondur. Korkumuz, gerçek zanlılar yerine üç beş yıl hapis yatmayı göze alacak dublörlerin bulunmasıdır! Ne yalan söyleyelim, ilk deneme bu anlamda bizi endişelendirmiştir.
Futbolun tüm paydaşları, yaratılmak istenen kaosun farkına varmak ve bugüne kadar yaptıkları hatalardan arınmak zorundadır. Başta kulüp başkanları ve yöneticileri kendi yarattıkları canavarı ortadan kaldıracak radikal adımları atmalıdır. Millilik unvanı almış futbolcular yangını körükleyecek davranışları terk etmeli, yaşanan olaylar üzerinden reyting almaya çalışan futbol yorumcularına da meslek ilkeleri hatırlatılmalıdır!
Son olarak naçizane fikrimiz, keşke futbol ailesinin anlamlı bir tepkisi olarak sadece süper ligi değil, yurtta tüm maçları erteleseydiniz. Sesiniz çok daha gür ve kararlı çıksaydı, kötü mü olurdu yani?

Haberin Devamı

Sendika mı dediniz?

Fenerbahçe kafilesinin uğradığı çirkin saldırının ardından, cılız da olsa “Futbolcu Sendikası” fikri seslendirilmeye başlandı.
Aslında bu ilk değil. Kriz dönemlerinde, sendikanın ne olduğunu dahi bilmeyen, hatta bunu mevki makam olarak kullanmayı düşünen tipler var futbolumuzun içinde.
Rahmetli Metin Kurt zamanında çok mücadele etti, meslektaşlarının sendika çatısı altında toplanması için. Çabası da yaşamı da yetmedi bugün aynı acıların deşildiğini görmeye. Zaten yaşıyor olsaydı, yüz milyonlarca euroluk jiplere binip onun sıkı “solcu” kimliğinden tırsanları yanında görme şansını yine bulamayacaktı.
Bugün aklı başında bir kaç futbolcu sendikal örgütlenmenin gereğine dikkat çekse de, girişimleri olmayacak duaya amin demekten öteye gitmeyecek. Her türlü özgürlüğün tartışılır hale geldiği bir coğrafyada, ezilen ve hakları teker teker elinden alınan meslek grupları can çekişirken, futbolcuların sendika kurması traji komik bir durum olarak çıkıyor karşımıza. Üstelik onların mesajlarını taşıma görevi, sendikadan nasiplenmemiş medya emekçilerine düşüyorsa...
Sözü, Metin Kurt’un durumu özetleyen cümlesi ile bitirelim; “Atılan hiçbir şutun emekçi kalesine girmemesi ve sporda sadece ter dökenlerin kazanması için Spor Emek-Sen olarak mücadele edeceğiz.”

Haberin Devamı

Teşekkürler Altınordu

Altınorduspor kulübünün benim için özel bir yeri var.
Kendi yağı ile kavrulan, Türk futbolunun geleceğine yatırım yapan, güçlü altyapısı ile kendi kaynaklarını yaratan örnek bir kulüp İzmir temsilcisi.
Geçtiğimiz hafta yine kendine yakışır bir organizasyon düzenleyerek sadece Türkiye’nin değil, Avrupa’nın da dikkatini çekmeyi başardı.
U-12 turnuvasına dünyaca ünlü kulüplerin 12 yaş takımları davet edildi. Bu müthiş futbol şöleni ülkemizde çok az sayıda teknik adamın ilgi alanına girdi. Oysa geleceğin yetenekleri hemen yanı başlarındaydı. Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim, bizzat gitti gördü. Torku Konyaspor teknik direktörü Aykut Kocaman turnuvanın önemine dikkat çekti. Ya diğerleri? Gönül isterdi ki her kulüp bir temsilci göndersin, şimdiden yatırım yapacakları yıldızları tespit etsin. Her neyse, sanırım tercihleri farklıydı.
Buradan Altınordu kulübüne hepimizin bir teşekkür borcu var. Özellikle de başkan Seyit Mehmet Özkan’a ve ekibine... “İyi vatandaş, iyi birey, iyi futbolcu” sloganını zihinlere kazıyan Özkan ve yönetimi, daha şimdiden değişik kategorilerde 21 futbolcusunu milli takımlara göndermenin gururunu yaşıyor. Çok haklılar. İyi ki varsınız!