Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Fenerbahçe Teknik Direktörü Aykut Kocaman belli ki yoğun maç trafiğinde futbolcularına enerjilerini ekonomik kullanmaları konusunda uyarıda bulunmuştu. Hafta içinde her açıdan zor geçen Marsilya maçı sonrası Gençlerbirliği gibi bir takım karşısında saldıran taraf olmak elbette mantıklı bir strateji değildi. Nitekim bunun ne kadar doğru bir düşünce olduğu doksan dakika sonunda ortaya çıktı.
İlk yarının genelinde rakibin üzerine gelmesini bekleyen, onun topa daha çok sahip olmasından rahatsızlık duymayan, dolayısıyla yapmak istediklerini adeta “erteleyen” bir Fenerbahçe vardı sahada. Kendi alanında hazırlık paslarının süresini uzatan başkent ekibi, orta alanda rakibin pas trafiğini yöneten Cristian, Kuyt ve Meireles’i kontrol altında tutarak, Sow’u etkisiz kılmaya çalıştı. Bu düşüncesinde de uzun süre başarılı oldu. Araya bir de duran top organizasyonunda golü sıkıştırınca her iki takımın teknik direktörü maç öncesi planlarını gözden geçirmek zorunda kaldı.
Yediği gole kadar oyunun inisiyatifini alabilmek için fazla çaba göstermeyen Fenerbahçe 30. dakikadan sonra oyundaki varlığını hissettirmeye başladı. Fazla pozisyon üretemese de, çok kritik bir anda Kuyt sahneye çıktı ve Sow’un o klas gollerinden birine daha asist yaparak arkadaşlarının üzerine serpilen ölü toprağını silkeledi.
İkinci yarıyla birlikte bambaşka bir Fenerbahçe izledik. İstekli, çok koşan, kendi sahasından hızlı çıkarak Gençlerbirliği savunmasının dengesini bozmaya çalışan ve depoladığı gücünü son zerresine kadar kullananan sarı-lacivertli takım o çok arzuladığı ikinci golü bulmakta gecikmedi.
Cristian, Kuyt ve Meireles daha çok sorumluluk alınca, orta sahanın kontrolü tamamen Fenerbahçe’ye geçti. İlk yarıda yapamadığı her şeyi denedi ve başarılı oldu. Tabii Aykut Kocaman’ın oyuna yaptığı müdahaleleri de unutmayalım.
Özellikle çok güvendiği Sezer hamlesiyle ofansif oyunun nimetlerinden yararlanmayı planlayan Kocaman, 44 dakika geride götürdüğü maçı farklı skorla kazananan takımın saha kenarındaki komutanı olmanın haklı gururunu yaşadı. Sezer de bir kez daha hocasını mahçup etmeyerek, kulübenin küskünler mekanı değil, bir takımın en önemli itici gücü olduğunu kanıtladı. Fenerbahçe açısından oyun planı riskli, sonuç önemliydi. Hepsi tıkır tıkır işledi.